İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik dil bilme yetisidir. Bu sayede insanlar konuşma yeteneği kazanır ve birbirleriyle iletişim kurar. Dil sayesinde gelişen yazı ise duyguları ve düşüncelerini ifade etmekte, bunları iletmekte kullanılan en yaygın yöntemdir. Yazı, farklı formlar, çizgiler, semboller ve işaretler aracılığıyla insanlar arasında anlaşma sağlayan bir sistemdir. Bu nedenle yazı, insanlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
Büyük nehirlerin kıyılarında kurulan dünya üzerindeki ilk yerleşik medeniyetlerin yazıyı farklı formlarda kullandığı bilinmektedir. Ön Asya’da bulunan üç ana kültür olan Mezopotamya, Mısır ve Anadolu kendilerine özgü bir yazı biçimleri geliştirmişlerdir. Mezopotamya kültür alanı, hiyeroglif ve çivi yazısı gibi farklı yazı sistemleri kullanmış, Mısır kültür çevresi ise sadece hiyeroglif yazısını benimsemiştir.
Mezopotamya'da yazı, M.Ö. 3200 yıllarında Sümerliler tarafından icat edilmiştir. Sümer yazısının ekonomik ihtiyaçlardan doğduğu belirtilir. Eski Uruk kenti -şu anki adıyla Warka- kazılarında bulunan IV. tabakada ortaya çıkan tabletler, yazının başlangıçta piktogramlar (resim yazısı) şeklinde başladığını ve daha sonra düz çizgilerden oluşan işaretlere dönüştüğünü göstermektedir. Uruk tabletlerinden elde edilen bilgilere göre bu yazıyla hazırlanan tabletler, tahıl çuvalları ve büyükbaş hayvan listelerinden oluşmuş, bir tür tapınak muhasebesi kaydı tutulmuştur.
Yazı kalemi olarak kullanılan stilus kilden yapılmıştı ve ucu kesikti. Temas ettiği yerde üçgen biçiminde bir iz bırakan stilus, çekildiği zaman yüzeyde düz bir çizgi oluşturuyordu. Bu nedenle bu yazı biçimine Latince "cuneus" (kama) ve "forma" (biçim) kelimelerinden türetilen "cuneiform" yani "çivi biçimli yazı" denilmiştir. Bu yazı biçimi M.S. 74 yılına kadar kullanılmaya devam etmiştir.
Tüm dünyadaki yazıların kökeni aslında resimlere dayanır. Bir resim, bir mesaj iletiyorsa bu "yazı" işlevini gördüğü anlamına gelir. Hiyeroglif yazı, Mısır'da icat edilen ve daha sonra Ege ve Anadolu bölgelerinde etkili olan, işaretlerin resimsel özellikler taşıdığı bir yazı türünün genel adıdır. Hiyeroglif kelimesi, "tanrıların yazısı" anlamına gelir ve Yunanca kökenlidir. "Hieros" (kutsal) ve "gluphein" (kazımak) köklerinden türetilmiştir. Eski Mısırlılara göre yazı, tanrı Thot tarafından yaratılmış ve insanlara verilmiştir. Mısır, komşuları olan Sümerlerden farklı olarak her şeyi ifade edebilen bir grafik sistem bulmuşlarıdır. Mısırlıların yazı için taşları kullandığı bilinmektedir. Hiyeroglifleri taşlara kazıdıkları gibi daha ince ve esnek bir araç olan papirüse de yazmışlardır.
Asurlu tüccarlar, Anadolu'ya yazıyı getirerek tarihin akışını değiştirmişlerdir. Asurlu tüccarların getirdiği Eski Asur çivi yazısı Anadolu'da kullanılıyordu ancak Hititler, Eski Babil yazısını benimsemişlerdir. Bu tercihin nedeni, muhtemelen Asur ticaret kolonileri döneminde çivi yazısının henüz Hititçe ile uyumlu hale getirilmemiş olması olabilir. İlk Hattuşili dönemi incelendiğinde Kuzey Suriye seferlerinden dönerken Eski Babil okuryazarları Anadolu'ya, başkent Hattuşa'ya getirilmiştir. Ancak önemli bir ayrıntı da şudur ki I. Hattuşili vasiyetnamesini Akadca ve Hititçe olmak üzere iki dilde yazdırmıştır. Hititler, Akadca'yı kendi yazışmalarında değil devletlerarası antlaşmalarda ve mektuplarda diplomatik dil olarak kullanmışlardır. Hitit çivi yazısını ise resmi belgeler, yazışmalar, antlaşma ve dini metinlerde kullanmışlardır.
Eski çağlarda insanlar yazıyı çok farklı malzemeler üzerinde kullanmıştır. İlk bilinen yazı malzemesi taşlardır. İletişim kurmada ses ve işaretler kullanılması sebebiyle yazı malzemelerinde gelişim yavaştır. Taştan sonra insanlar tarafından ostrakon yani toprak veya seramikten, kırık/sağlam çanak çömlek parçaları her yerde bolca bulunabilen, basit ve ucuz bir malzeme kullanılmaya başlanmıştır. Zaman ilerledikçe madenler keşfedilmiş; bronz, kurşun, gümüş ve altın gibi madenler üzerine yazı yazılmaya başlanmıştır.
Ahşap, fildişi, maden gibi sert malzemelerin yüzeyine şekillerin rahat çizilemeyişi, insanoğlunu farklı yazı yüzeyleri aramaya yöneltmiştir. M.Ö. 4000 yılından itibaren Mezopotamya’da kil tablet üzerine yazı yazılmıştır. Palmiye yaprakları, ağaç kabukları, fildişi, kemik, hayvan kabuk ve organları, ceviz ve fındıkkabukları, ahşap, keten bezi zaman içerisinde yazı yazmak için kullanılan malzemelerdendir. M.Ö. 3000 yılında Nil kıyıları ve Nil deltası bataklıklarında yetiştirilen papirüs bitkisinden yapılan dayanıklı ve bitkisel kökenli bir kâğıt türü keşfedilmiştir. Bu keşif ile yazının kâğıt üzerine yazılması yaygınlaşmış ve günümüze ulaşmıştır.
Gümüşhan, Hümeyra, “Yazının Tarihsel Gelişimi ve Bu Süreçte Yazının Çeşitli Yüzeylere Uygulanabilirliği”, 6. Uluslararası Matbaa Teknolojileri Sempozyumu, 2018.
Özkaral, Tuğba Cevriye, “Eskiçağda Yazı, Kitap Ve Kütüphanenin Oluşum Süreci; Günümüz Eğitimine Katkıları”, Selçuk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Dergisi, 34, 2015, 371-384.
Brewminate, “A History of Ancient Book and Writing Materials”, Erişim Tarihi: 15.10.2023. https://brewminate.com/a-history-of-ancient-book-and-writing-materials/
British Library, “A brief history of writing materials and technologies”, Erişim Tarihi: 16.10.2023. https://www.bl.uk/history-of-writing/articles/a-brief-history-of-writing-materials-and-technologies
Hemen hemen her erkeğin dolabında bulunan özel günlerde ya da işe giderken tercih ettiği kravatın tarihi M.Ö....
Yunan mitolojisinde “Adonis Miti” olarak bilinen, doğadaki ölüm ve yenilenmeyi sembolize ettiği kabul...
Birbirine dolanan siyah ve beyaz iki yarım dairenin, her iki tarafında zıt renklerden bir nokta bulunan Yin-Yang sembolü...
Maviyi yaygın bir renk olarak düşünmek doğaldır. Mavi, gökyüzü ve okyanus ile ilişkilendirilir....
Barok kelimesi Portekizce “tam yuvarlak olmayan şekilsiz inci” anlamına gelen “barroco” kelimesinden...
Vatikan, 44 hektarlık bir yüz ölçümüne sahip olması nedeniyle dünyanın en küçük...
Samarra Ulu Camii, Irak'ın Samarra şehrinde bulunmaktadır ve Sâmerrâ 'da bulunan en önemli tarihi...
Hurma palmiyesi olarak bilinen büyük bir ağaçta yetişen hurma dünyanın en tatlı meyvelerinden biridir....
“Ankh” sembolü, “yaşamın haçı, hayatın sembolü” olarak bilinmekte ve düz bir...
Bishwa Bengalce "dünya", ijtema ise Arapça 'içtima' yani "toplantı" anlamına gelir. "Dünya...