Sir William Wallace, soylu ancak pek varlıklı olmayan bir ailenin ikinci oğluydu. Gözü pek bir İskoç savaşçısıydı ve kısa yaşamında yaptıkları efsanelere konu oldu. Günümüzde Cesur Yürek (Braveheart) adlı yapımla hafızalara kazınmış olan bu adam yalnızca bir efsane miydi?
Elbette Wallace tamamen kurgusal bir karakter değildir. Abartılı anlatımların dışında İskoç bağımsızlığını temsil eden ve tarih sahnesinde yerini alan bir şövalyedir. Dünyaya 1270 yılında geldiği sanılmaktadır. Ailesi ve geçmişi ile ilgili fazla bilgi bulunmamasına rağmen kendisinin yerinde duramayan bir genç olduğu anlatılır. İngiliz baskısı ve işgali altındaki İskoçya topraklarında, pek sevmediği İngiliz birlikleriyle sürekli uğraştığı bilinmektedir. Buradaki maceraları biraz da efsaneleştirilerek anlatılagelmiştir. En yaygın bilinen anlatımlar Kör Harry adlı bir şaire ve Fordounlu John’a aittir.
Wallace zor bir sürecin ardından İskoçlar için bir simge haline gelmiştir. 13. Yüzyıl İskoç halkı ve Wallace için epey zorluydu. Her şey, barış ve refah döneminin kralı III. Alexander’ın ölümü ile başladı. Taht boş kalmıştı, veliaht krizi yaşanıyordu. Bunu fırsat bilen İngilizler ülkeyi işgal etmeye başlamıştı. Yerel halk zor durumda bırakılıyor, yağma ve baskıya dayanamıyordu. Söylenene göre Wallace ilk kez bu günlerde kendini göstermişti. Kurduğu küçük çetesiyle ani baskınlar yapıyor, İngiliz askerlerini ortadan kaldırmaya çalışıyordu. Yaptıkları İskoç halkı tarafından dikkat çekiyordu ama o sırada Fransa savaşıyla meşgul olan yaşlı İngiliz Kralı I. Edward’ı etkilememişti. Wallace’ın ünü giderek artarken düşmanlarının sayısı da artıyordu.
Anlatılanlara göre Wallace’ın bir sevgilisi vardı ve evlilik hayalleri kuruyorlardı. Bir anlatıma göre hakkında fazla bilgi bulunmayan bu kadın Lanarklı Morian'dı. Lanark güçlü bir İngiliz işgal kuvvetine ev sahipliği yapıyordu. Söylenene göre aşıkların buluştuğu bir günde baskın yapıldı ve Wallace çok sayıda İngiliz askerini de öldürerek oradan kaçtı. Ancak Morian yakalandı ve Sir William Heselrig tarafından öldürüldü. Bunun üzerine deliye dönen Wallace bir gece adamlarını topladı ve Heselrig şatosuna baskın yaparak intikam aldı. Abartılı anlatımlara göre Heselrig feci işkenceler ile öldürüldü. Wallace bu olayla birlikte Kral Edward’ın dikkatini çekmeyi başardı. Ayrıca Fordounlu John’un anlatımına göre Wallace’ın intikamından sonra baskılara dayanamayan halk onun yanında yer almaya başladı.
Tüm bunlar olurken taht krizi sürüyordu, John Balliol ve Robert Bruce gibi isimler çatışıyor, iç savaş tehlikesi büyüyordu. Soylu heyetinden oluşan hükümet daha fazla dayanamayarak I. Edward’ı aracı olarak davet etti. Bu, elbette bir hataydı. Edward hem kendine yakın olan hem de kolayca kontrol edebileceği Balliol’ın tacı elde etmesini sağladı. Artık önünde hiçbir engel yoktu. İngiliz despotizmi şiddetini artırıyordu. Son hamlesiyle kendini kanıtlayan Wallace’ın üzerine ise I. Edward tarafından bir ordu gönderilmişti. 1297 yılı, puslu bir Eylül gününde Wallace ve ordusu, Kral’ın ordusunu Stirling Köprüsünde karşıladı. Kesin bir zafer kazanan Wallace, resmen İskoç Bağımsızlık Savaşı’nı başlatmıştı.
İngilizlerle savaş halinde olan Fransızlar, İskoçlara destek veriyorlardı. Ancak kendileri de savaştan dolayı zayıf düşmüşlerdi. Fransa Kralı IV. Philippe ağır şartlar altında barış yapmak zorunda kaldı. Kral Edward’ın şartları arasında İskoçlara verilen desteğin kesilmesi de vardı. Böylece İskoçlar bir başlarına kalmışlardı. Stirling’ten bu yana epey ilerleme kaydeden Wallace, İngiltere’yi işgal ediyor ve ganimet topluyordu. Şanı da oldukça yükseklerdeydi, adeta halkın umudu olmuştu. Ancak Fransa ile barış yapan Edward, tüm gücüyle Wallace’ın üzerine yürüdü. Falkirk yakınlarındaki Forth Vadisi’nde gerçekleşen kanlı muharebe Wallace için ağır bir yenilgiyle sonuçlandı ve saklanmak zorunda kaldı. Söylenene göre gizlendiği yıllarda krallıkları dolaşarak destek istedi ancak hiçbir karşılık bulamadı. İskoçya kaderiyle baş başa bırakılmıştı ve Edward durmaya niyetli değildi.
Direniş ayakta kalmaya uğraştı, hatta 1302 yılında bir barış antlaşması bile yapıldı. Ancak o da kısa sürdü, Kral Edward antlaşmayı bozdu ve işgal devam etti. Halk inancını kaybetmişti, İngiliz işgal güçleriyse Stirling Kalesi’ne kadar gelmişti. Daha fazla dayanamayan İskoç halkı teslim oldu. Bir süre sonra da ihanete uğradığı söylenen Wallace yakalandı ve Londra’ya gönderildi. Savunma yapmasına izin verilmedi, suçları yüzüne karşı okundu ve idamla yargılandı. Bir söylentiye göre suçları okunduğu sırada vatana ihanet ve krala sadakatsizlik söylemlerine karşı “Ben Kral Edward’a ihanet etmedim, çünkü asla ona bağlı olmadım!” diye haykırmıştır. Sonunda Wallace vahşice idam edildi, parçalara ayrıldı ve cesedinin parçaları halka sergilendi. Barbarlık seviyesindeki bu ölüm cezası halk tarafından dikkatle takip edildi.
Wallace’ın bu acı sonu İskoçları harekete geçirdi o günden sonra Robert Bruce önderliğindeki İskoçlar tekrar direniş gösterdiler. Bruce, Wallace’ın yolunu izledi, canlanan İskoç halkıysa onu takip etti. Bazı küçük çaplı başarıların ardından I. Edward tekrar İskoçya’ya doğru yola çıktı. Ancak yaşlı ve hasta olan Kral, yolculuğu bitiremeden öldü. Ardından tahta II. Edward çıktı ancak İskoç hareketi engellenemedi. Rüzgar tersine dönmüştü.
Wallace’ın ölümü, en az yaşamı kadar etkili olmuştur. İngilizler büyük yenilgiler almış ve Kral II. Edward pes etmiştir. Kral Bruce ise İskoçya’nın bağımsızlığını ilan etmiştir. O günden bugüne William Wallace adı özellikle bir kavramla anılır olmuştur: Özgürlük!
Bauer, W. Susan. Rönesans Dünyası. Çev. Mehmet Moralı. ALFA: İstanbul, 2014.
Morton, Graeme. William Wallace: A National Tale. Edinburgh University Press: Edinburgh, 2014.
Yavaş, Halil. Geç Orta Çağ İngilteresi’nde Krala Karşı İşlenen Suçlar İçin Uygulanan bir İdam Şekli, Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 7(19), 2019, 139-147.
İngiltere tarihinde Protestan reformuna karşı çıkarak, Katolik inancını savunan Kraliçe Mary'nin Protestan...
Wilhelm von Humboldt, Prusyalı bir devlet adamıdır. Bakanlık ve diplomatlık yanında filozof, dilbilimci ve eğitimcidir....
Asıl adı Saadia ben Yosef olan Saadia Gaon Müslümanlar arasında Said el-Feyyumi olarak tanınmaktadır. Babilonya’da...
Osmanlı’nın en gözde mimarı olan Sinan, Kayseri’nin Ağırnas köyünde dünyaya gelmiştir. Yavuz...
Said Halim Paşa, döneminin İslam çizgisindeki aydınlarındandır. Çağdaşlarının aksine İsviçre’de...
Sıdıka Cuma, eleştirmenlerce beğenilen, birçok ödüle sahip çağdaş İslam sanatçısı, grafik...
Hz. Peygamber’i, ashabını ve İslâm dinini, müşriklerin hicivlerine karşı şiirleriyle savunduğu için...
755-769 yılları arasında Çin’de süren An Lushan ayaklanması sonucu 36 milyon insan hayatını kaybetmiştir....
Astronomi insanlık tarihi kadar eski bir bilimdir. Gökyüzü her zaman insanlar için bir merak konusu...
“Hüccetülislâm” ve “Zeynüddin” isimlendirmeleri ise İmam Gazzali’nin...