Trabzon’un Maçka İlçesi’nde Altındere Köyü içerisinde bulunan Karadağ’ın eteklerinde kurulmuş olan Sümela Manastırı, halk arasında ‘’Meryem Ana’’ olarak adlandırılmaktadır. Tam adı ise Panagia Sumela (Sümela Meryemi) veya Theotokos Sumela’dır. Altındere Vadisi’nden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan bu yapı, manastırların şehir dışında, su kenarlarında ve mağaralarda kurulma geleneğini sürdürmüştür. Manastır, Altındere köyü sınırları içinde olup, Maçka’ya 17 km, Trabzon şehrine ise 47 km uzaklıktadır.
Meryem Ana adına kurulan bu manastır, adını "siyah" anlamına gelen "melas" sözcüğünden almaktadır. Bu ismin manastırın inşa edildiği Karadağlar’dan geldiği düşünülmekte ise de Sümela kelimesi buradaki Meryem tasvirinin siyah renginden gelmektedir. Manastırın, tarih boyunca hem dini hem de kültürel açıdan önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. 4. yüzyılda inşa edildiği düşünülen manastır, Bizans dönemine ait birçok özelliği bünyesinde barındırmaktadır.
Sümela Manastırı, Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375-395) Atina’dan gelen Barnabas ve Sophranios isimli iki rahip tarafından kurulmuştur. 6. yüzyılda İmparator Justinianus’un manastırın onarılarak genişletilmesini istemesi üzerine generallerinden Belisarios tarafından restore edilmiştir. Sümela Manastırı’nın günümüzdeki görünümünü 13. yüzyıldan itibaren sürdürdüğü bilinmektedir. 1204 tarihinde kurulan Trabzon Komnenosları Prensliğinden III. Alexios (1349-1390) zamanında manastırın önemi artmış ve fermanlarla gelir sağlanmıştır. III. Alexios’un oğlu III. Manuel ve sonraki prensler döneminde de Sümela yeni fermanlarla zenginleştirilmiştir.
Doğu Karadeniz kıyılarının Türk egemenliğine girmesinin ardından Osmanlı Padişahları pek çok manastırda olduğu gibi Sümela’nın da haklarını korumuş ve bazı ayrıcalıklar vermiştir. Sümela Manastırı’nın 18. yüzyılda birçok bölümü restore edilmiştir. Bununla beraber bazı duvarlar da fresklerle süslenmiştir. 19. yüzyılda büyük binaların eklenmesiyle manastır daha iyi bir görünüm kazanmış, en zengin ve parlak dönemini yaşamıştır.
Sümela, Karadeniz Rumlarının en önemli hac yeri olan şifalı ayazmasıyla ünlüdür. Eylül 2015’te başlayan yaklaşık 3,5 yıl süren restorasyon çalışmaları ve yapılan çevre düzenlemelerinde su kemerleri ve manastıra çıkan merdivenler kullanılır hale getirilmiştir. Çalışmalarda yaklaşık 4 bin ton kaya temizlenmiş ve 300 metrelik yürüyüş yolu düzenlenmiştir. Ayrıca “Cennet ve Cehennem” ve “Ölüm ve Yaşam” tasvirli fresklerin olduğu gizli geçitle ulaşılan bir şapelin yanı sıra, “Çile Odası” ve ileri karakol görevi yapan “Gözetleme Şapeli” de ortaya çıkarılmıştır.
Mimarisi açıdan Sümela Manastırı oldukça etkileyici bir yapıdadır. Dağın eteklerinde, kayalıklar üzerine yerleştirilmiş olan manastır, doğal çevresiyle uyum içerisindedir. Manastırın dış cephesi, mimari detaylar ve süslemelerle zenginleştirilmiştir. Yapı, kesme taşlarla örülmüş olup, yüksek duvarları ve kemerli geçitleriyle dikkat çekmektedir. İç mekânda ise freskler ve ikonalarla süslenmiş kapalı alanlar bulunmaktadır.
Manastırın yapılışının temel nedeni, keşişlerin manevi yaşamlarını sürdürebilecekleri bir ortam sağlamaktır. Manastır, dağın zirvesine yapılmış olmasıyla, izolasyon ve meditasyon için ideal bir mekân sunmaktadır. Aynı zamanda manastır, çevredeki halka hizmet etmek, dini ayinler düzenlemek ve eğitim faaliyetlerinde bulunmak amacıyla kullanılmıştır.
Manastırın yapımında kullanılan teknikler ve malzemeler de dönemin koşullarını yansıtmaktadır. Kesme taşlar, manastırın sağlamlığını sağlamak için kullanılmıştır. Aynı zamanda inşa sürecindeki zorluklar ve kullanılan işçilik, manastırın değerini artıran etkenler arasında yer almaktadır. Manastırın yapımı, o dönemdeki ustaların büyük bir özveriyle çalışmalarını gerektirmiştir. Sümela Manastırı'nın yapımında kullanılan yapı tekniği ve malzemeler, o dönemin ustalığını yansıtmaktadır. Manastırın temel malzemesi kesme taştır ve bu taşlar, sağlamlık ve dayanıklılık sağlamak için dikkatle yerleştirilmiştir. Ayrıca, manastırın kayalıklar üzerine inşa edilmesi, inşaat sürecini oldukça zorlu hale getirmiştir. İnşaat işçileri, kayalıkları oyarak ve taşları yukarı taşıyarak manastırı oluşturmuşlardır.
Sümela Manastırı'nın yapımı sonucunda ortaya çıkan etkileyici yapısı ve doğal güzellikleri, turistlerin ve ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Manastır, günümüzde bir turistik cazibe merkezi halindedir. Doğa ve tarih severlerin uğrak noktası haline gelen manastırın bulunduğu bölgeye yapılan turistik ziyaretler, yerel ekonomiye de katkı sağlamaktadır. Denizden 1150, vadiden 300 metre yüksekteki bu Rum Ortodoks manastır ve kilise kompleksi, UNESCO “Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer almaktadır.
Spray, Aaron. ‘’Sumela Monastery: Turkey's Most Extreme Cliff-Hanging Monastery’’. Erişim Tarihi: 24 Mayıs 2023. https://www.thetravel.com/visit-sumela-monastery/
Doğanay, H. ‘’Türkiye Turizm Coğrafyası’’.Çizgi Kitabevi, Konya, 2001.
Kılıçaslan, A. ‘’Trabzon- Değirmendere Havzası’nın Beşerî ve İktisadi Coğrafya Özellikleri’’. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 1994.
Çoğu zaman kendisine atfedilen kutsallıkla birlikte anılan öğretmenlik mesleğinin de bir tarihsel süreci...
Sicarii olarak tanımlanan grup adını suikast faaliyetlerinde kullanılan hançerden almaktadır. Kısa ve kıvrımlı olan...
Amerikan İç Savaşı, ekonomileri tarıma dayalı olan ve köleleri iş gücü olarak kullanan Güney...
Suriye ve Mısır önderliğinde Arap Devletleri 1973 yılının 6 Ekim’ine denk gelen Ramazan ayının onuncu gününde,...
Vaat Edilmiş Topraklar (Arz-ı Mev’ud), Tanrı'nın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere verdiğine inanılan...
Hitler'e karşı savaş başladığında neredeyse tüm Yahudi örgütleri müttefiklerle güçlerini...
Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İsrail'in kuruluş süreci de katliamlarla doludur. İsrail'in...
30 yıl savaşları 1618-1648 yılları arasında Almanya merkezli gerçekleşen ama bütün Avrupa’yı içine...
1578 yılında Portekiz Kralı, Muhammed El Mütevekkil’e destek vermek amacıyla ordusuyla Fas’a çıkarma...
Günümüzde neredeyse her alanda kullandığımız bir ürün olan şeker, Hindistan'dan başlayarak...