Strabon, Amasyalı zengin bir ailenin oğluydu. Dili ve eğitimi itibariyle Yunanlıydı, gençliğinde Karia’daki Nysa’da retorikçi Aristodemus’un yanında çalıştı. M.Ö. 44 civarında coğrafyacı Tyrannion ve filozof Xenarchus ile çalışmak için Roma’ya gitti. İmparator Augustus’un arkadaşı ve öğretmeni olan filozof Athenodorus Cananites aracılığıyla Stoacılığa geçti, ancak Roma dinine güvenmemeye ve ilk neden olarak tek tanrıya inanmaya devam etti. M.Ö. 31’de Girit’e, M.Ö. 29’da Korint’e gitti ve büyük kütüphanede eğitim görmüş olabileceği İskenderiye’de M.Ö. 25’ten 20’ye kadar beş yıl geçirdi. M.Ö. 25 ya da 24’te, Romalı vali Marcus Alius Gallus’un eşliğinde İskenderiye’den Nil Nehri’ne, Asvan’a ve Etiyopya sınırına bir yolculuk yaptı.
Roma İmparatorluğu’nun bir hayranı olan Strabon, eserlerini yazarken siyasi bir motivasyona sahip gibi görünmektedir zira bunlar kendisine sunulan büyük miktarda bilgiyi de içermektedir. Bu eserlerden sadece bir tanesi olan Geographica günümüze ulaşmıştır. Strabon’un, aralarında ünlü kişilerin hayatlarındaki olayları anlattığı Hypomnematahistoria’nın da bulunduğu çok sayıda tarihi eser yazdığı bilinmektedir. Tarihi M.Ö. 146/145 yıllarına kadar uzanan Polybius’un eserinin devamı niteliğinde, aynı malzemenin bir kısmını içeren daha kapsamlı bir çalışma yapmayı amaçlamıştır. Strabon’un eserleri kırk üç veya kırk yedi kitapta yer almıştır.
Görünüşe göre Strabon hayatta kalan Geographica’nın bir kısmını M.Ö. 7 civarında yayınladı; bunun kısmen revize edilmiş bir versiyonu yaklaşık M.S. 18’de ortaya çıktı ve on yedi kitaptan oluşan tamamlanmış ancak hala tam olarak revize edilmemiş bir çalışma daha sonra, belki de Strabon’un ölümünden sonra yayınlandı. Eser yüksek mevkilerdeki devlet adamlarına hitap ediyordu; Strabon bunun genel bir ilgiye sahip olması gerektiğini belirtmesine rağmen eserini özellikle devlet adamlarına, hükümdarlara, askerlere ve ayrıca bilinen toprakların anlatılmasını isteyenlere tavsiye etti. Bu yüzden eser beşinci yüzyıla kadar halk arasında çok tanınır hale gelmedi.
Her ne kadar Strabon kendi beyanına göre Ermenistan’dan Etrurya’ya, Karadeniz’den Etiyopya’ya seyahat etmiş ve Pontus’tan Suriye’ye kadar Küçük Asya’nın birçok bölgesini biliyor olsa da Geographica’sı kişisel gözlemlerinden çok okumalarına dayanıyordu. Güney ve orta kısımlardaki Roma yolları boyunca uzanan alanlar dışında İtalya hakkında çok az şey biliyordu ve imparatoru yakından tanımasına rağmen Roma kaynaklarından çok az yararlandı. Strabon’un malzemesinin büyük bir kısmı (nasıl olduğunu doğrudan belirlemek mümkün olmasa da) şu anda kayıp olan bazı Yunan kaynaklarından geldi. Strabon, diğer yazarların yanı sıra matematiksel coğrafya, haritacılık ve Hindistan hakkındaki bilgilerini Eratosthenes’ten; astronomi hakkındaki bilgilerini Knidoslu Eudoxus’tan aldı. Matematiksel haritacılık için Hipparchus’u; İspanya ve Galya hakkındaki bilgileri için Polybius’u; Küçük Asya ve Mısır hakkındaki bilgileri için Artemidorus’u kaynak olarak kullandı. Matematikçilerden ve gökbilimcilerden aldığı bilgilere ve fizik ilkelerinin önemini kabul etmesine rağmen Strabon’un bilimsel becerileri sınırlıydı. Kısacası Strabon, “insan” üzerine odaklı bilgilere daha fazla sempati duyarak bilimi hafife alma eğilimindeydi.
Geographica’nın ilk iki kitabı, daha önceki coğrafya teorilerinin incelemesini içermekte ve çalışmanın geri kalanına bir giriş görevi görmektedir. Burada Strabon, coğrafi özelliklerin, ürünlerin ve ulusal karakterin bir açıklamasını ortaya koymaya çalışmıştır. Sunumu aynı anda matematiksel, topografik, fiziksel, politik ve tarihseldir. Eseri kaçınılmaz olarak bilinen dünyayla ilgiliydi; o tarihte Kuzey Avrupa, Afrika’nın büyük bir kısmı keşfedilmemişti. Asya yalnızca Hindistan ve Seylan’a kadar biliniyordu. Bu nedenle doğu ve kuzey Asya’nın bilinmeyen büyük bölgelerini görmezden geldi ve Afrika’yı, ekvatorun tamamen kuzeyinde yer alan, Avrupa’dan daha küçük bir alan şeklinde ele alarak onun Mısır dışında büyük oranda çöl olduğunu belirtti.
Bu sınırlamalar dâhilinde ve değişen doğruluk derecelerine sahip raporlara güvenmesi göz önüne alındığında Strabon, Batı Avrupa, Küçük Asya ve Mısır’ın bazı kısımlarına ilişkin mükemmel bir açıklama üretmiştir. Her ne kadar son Roma kayıtlarına çok az güvenmiş ve Pireneler’i kuzeyden güneye doğru uzatmış olsa da Galya konusunda, gerçeğe çok yakın bilgiler vermiştir. Britanya Adaları’na ilişkin açıklaması ise Baltık bölgesi ve İskandinavya’ya ilişkin yaklaşımı gibi zayıf kalmıştır. Yunanistan’a ilişkin açıklaması ise tam bir hayal kırıklığıdır.
Strabon, bilinen dünyayı Avrupa, Asya, Afrika ve bunlarla ilişkili adalardan oluşan, okyanusla çevrili tek bir kara kütlesi (oikoumene) olarak gösteren Eratosthenes’i takip etti. Eratosthenes’e göre Oikoumene kara kütlesi, dönen küresel bir evrende hareketsiz kalan bir küre üzerindeydi ve denizlerin yarısından daha azını kaplıyordu. Strabon, oikoumene’yi kürenin ekvatorunun tamamen kuzeyinde, bütünün dörtte birini kaplayan bir yer olarak temsil etti. Bununla birlikte Strabon, henüz bilinmeyen başka kara kıtalarda yerleşim olabileceğini tahmin etmekteydi.
Strabon kuzey-güney ekseninde beş bölge veya “kuşak” kavramını benimsedi: Onan göre en kuzeydeki kuşak, soğuk ve yaşanmaz bölgeydi. Onun altındaki bölgeye “ılıman kuzey” adını verdi ve yerleşim yerlerinin bu kuşakta olduğunu savundu. Ortadaki kuşak kavurucu sıcak bölgeydi ve burada kısmen yerleşim olduğuna inanıyordu. Yaşanabilir diğer bir bölge olan “ılıman güney” dördüncü ve ıssız kuşak olan “soğuk güney” de beşinci kuşağı oluşturuyorlardı.
Strabon, oikoumene’yi, doğuya ve batıya doğru sivrilen bir manto şeklinde temsil etti. Uzunluğunun İspanya’dan Rodos’a ve Ganj’a uzanan bir paralel boyunca yaklaşık 7.000 mile kadar ulaştığını ve Rodos’tan geçen ana meridyen boyunca yaklaşık 3.000 mil genişliğinde olduğunu iddia etti. Ana kıtayı çevreleyen okyanus, özellikle Hazar Denizi, Basra Körfezi, Arap Körfezi (Kızıldeniz ) ve en büyüğü olan Akdeniz olmak üzere birçok körfez yoluyla kara kütlesine giriyordu. Bu bağlamda Strabon, uzun ve değişken bir kıyı şeridi ile ılıman bir iklimi uygarlığın yükselişinde önemli faktörlerden biri olarak görüyordu. Bu nedenle Strabon, Akdeniz topraklarının, özellikle Yunanistan’ın, kıyı şeridinin geniş olmasına rağmen çeşitlilikten yoksun olduğu oikoumene’nin dış kenarlarındaki topraklardan daha üstün bir kültür geliştirdiğini düşünmekteydi.
Strabon, Oikoumene’yi oluşturan güçlere çok fazla tartışma ayırdı. Kaydettiği sonuçların bir kısmı muhtemelen Posidonius’tan türetilmişti. Aynı zamanda Aristoteles’in depremler ve volkanik faaliyetler hakkındaki teorileriyle ve Strato’nun, Akdeniz’in bir zamanlar nehirlerle dolup Cebelitarık Boğazı’ndan geçen bir göl olduğu yönündeki fikriyle de ilgileniyordu. Strabon, bazı adaların depremlerle anakaradan koptuğunu, diğerlerinin (Sicilya dâhil) volkanik hareketlerle fırlatıldığını öne sürdü. Hem yerel hem de küresel toprak çökmelerinden örnekler verdi; deniz yataklarının taşmasına ve bunun sonucunda ortaya çıkan su baskınlarına değindi; ayrıca alüvyonlu ovalar ve deltalar oluşturan nehirlerin alüvyonla kaplanmasını anlattı. Tuz bataklıkları, tuz yatakları, kum, deniz kabukları ve diğer deniz döküntülerini içeren iç bölgelerin denizin dibinden çıktığı yönündeki uzun süredir kabul gören görüşü kabul etmesi, onu Mısır’ın ve oikoumene’nin büyük bir kısmının denizden çıktığı sonucuna varmasına yol açtı.
Strabon’un tüm çalışması, belki de ona son şeklini veremediğinden dolayı düzenli değildir. Tarihsel ve mitolojik konulardan söz etmekten hoşlanıyordu, bazı konularda tartışmacı ve takıntılıydı. Geographica yine de coğrafyanın gelişimini sergilemesi bakımından son derece değerlidir. Mevcut tüm coğrafi bilgileri tek bir incelemede bir araya getiren ilk girişimdir. Coğrafya felsefesi, Batlamyus’un matematiksel coğrafyasından, Yaşlı Pliny’nin Doğa Tarihi’nin coğrafi bölümlerinden, kısacası antik coğrafyanın hayatta kalan diğer çalışmalarından tamamen farklıdır.
Can, Alper, “A Critical View On The Arguments Of Strabo And Pliny About The Foundation Of Prusa”, Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 10 (31), 296-312, 2022.
Encyclopedia.com, “Strabo”, Erişim 9 Şubat 2024, https://www.encyclopedia.com/people/science-and-technology/geography-biographies/strabo
Özür, Nazan Karakaş, “Strabo’nun Coğrafyası”, Coğrafya Dergisi, 30, 79-90, 2015.
Strabon, “Antik Anadolu Coğrafyası”, çev. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2012.
İngiltere tarihinde Protestan reformuna karşı çıkarak, Katolik inancını savunan Kraliçe Mary'nin Protestan...
Wilhelm von Humboldt, Prusyalı bir devlet adamıdır. Bakanlık ve diplomatlık yanında filozof, dilbilimci ve eğitimcidir....
Asıl adı Saadia ben Yosef olan Saadia Gaon Müslümanlar arasında Said el-Feyyumi olarak tanınmaktadır. Babilonya’da...
Osmanlı’nın en gözde mimarı olan Sinan, Kayseri’nin Ağırnas köyünde dünyaya gelmiştir. Yavuz...
Said Halim Paşa, döneminin İslam çizgisindeki aydınlarındandır. Çağdaşlarının aksine İsviçre’de...
Sıdıka Cuma, eleştirmenlerce beğenilen, birçok ödüle sahip çağdaş İslam sanatçısı, grafik...
Hz. Peygamber’i, ashabını ve İslâm dinini, müşriklerin hicivlerine karşı şiirleriyle savunduğu için...
755-769 yılları arasında Çin’de süren An Lushan ayaklanması sonucu 36 milyon insan hayatını kaybetmiştir....
Astronomi insanlık tarihi kadar eski bir bilimdir. Gökyüzü her zaman insanlar için bir merak konusu...
“Hüccetülislâm” ve “Zeynüddin” isimlendirmeleri ise İmam Gazzali’nin...