Konya Bilim Merkezi İlimge

Stockholm Sendromuna Dair Açık Bir Vaka: Natascha Kampusch Olayı

 Derya Bakır
 5 dk  6812

1973 yılında, İsveç’in Stockholm şehrinde büyük bir banka soygununa kalkışıldı. Soyguncular dört banka çalışanını rehin aldı ve altı gün süresince bankada rehin tuttular. Altıncı gün polisler rehineleri çıkarmak için içeri girdiklerinde rehinelerin soyguncuları koruduklarını fark ettiler. Bu altı gün içerisinde rehineler kendilerini alıkoyanlara bir sempati duymaya başlamıştı. Öyle ki mahkeme sürecinde rehineler soyguncular için tanıklık etmedi. Hatta soyguncular hapishanedeyken onlar için kendi aralarında para biriktirmeye başladılar. Bu olayın üzerine rehinelerin durumunu ifade eden bu sendroma, olayın yaşandığı yer olan “Stockholm’’ adı verildi.

Stockholm sendromu, rehin veya rehinelerin kendilerini alıkoyan kişi veya kişilere duyduğu sempatidir. Zaman geçtikçe ve literatüre yeni vakalar kaydedildikçe Stockholm sendromunun kapsadığı alan da gelişmiştir. Toplama kampındaki mahkûmlarda askerlere ve gardiyanlara karşı, tarikat/kült üyelerinde önderlerine karşı, şiddete uğrayan kadınlarda kocalarına karşı gözlenen tuhaf ve anlaması güç bağlılık, Stockholm sendromuna dahil edilmiştir.

Stockholm sendromu bir noktada şiddet mağdurunun kendinden daha güçlü ve yine kendisine şiddet gösteren şahsa biat etme olayıdır. Mağdur biat eder onu kızdırmaktan kaçınır, ona “ben sana tehdit değilim” mesajı vermek isterken onun istediği gibi olur. Zamanla hoşuna gitmek ister, yaptıklarıyla kendisinden güçlü olanın beğenisini ve güvenini kazanır. Kaçırma gibi birçok adli vakada Stockholm sendromuna rastlanır. Kurban yıllarca kendisini istismar eden kişiye biat eder, o hayatı kanıksar ve uyum gösterir. Kaçmak için şansı olduğunda dahi harekete geçmez. Bu süreçte mağdur dışarı çıkabilir ve birçok kişiyle bir araya gelebilir ama tek açık vermez, kendisini tutan şahsa bir sorumluluk ve bağlılık hisseder.

Bir noktada kişi Stockholm sendromunu benimser, hayatının bir parçası haline getirir. Artık kurbana zorbalık yapan kişi mağdurun gözünde bir ’kahraman’ statüsüne yükselir ve kurban aslında onu yanlış anladığını düşünür.

Natascha Kampusch Olayı

Natascha Kampusch, 2 Mart 1998 günü, henüz on yaşındayken okulunun önünde, kırk dört yaşındaki elektrikçi Wolfgang Priklopil tarafından kaçırıldı ve tam sekiz yıl boyunca esir tutuldu. Natascha bu süre içerisinde küçük bir bodrum katında yaşadı. Priklopil ilk dönemlerde onu dışarı çıkarmadı, ev içinde olmasına izin vermedi hatta bulunduğu hücrenin ışığını dahi uzun süre açmadı. Bazen de ışığı hiç kapatmayıp Natascha’yı rahatsız etti. Zamanla kendi varlığını ve üstünlüğünü ona dikte etti. Natascha uzun bir süre banyo yapmaktan dahi alıkonuldu. Priklopil’in amacı onu kendine bağlamak, her şeyden soyutlamaktı.

Priklopil yıllar geçtikten sonra Natascha’nın ev içerisinde gezinmesine, bulaşık yıkamasına ve evde bulunmasına izin verdi. Bazen de bahçeye çıkarttı. Natascha bu süreçte başka insanlarla da yüz yüze gelebildi. Bir zaman sonra Priklopil bir ev satın aldı ve onu da yanında götürdü. Natascha gidiş ve dönüş yolunda ses çıkarmadı, her şey yolundaymış gibi davrandı. Kampusch’un yazdığı kitaba göre bu sekiz yıllık süreçte Priklopil’in onu istismar ettiği olaylar yaşandı. Kampusch, Priklopil’in istediği gibi davranmaya ve öyle yaşamaya başladı, onun davranışlarına ses çıkarmadı ve daha durağan hale geldi.


Kampusch, bir gün bahçede çalışırken, Priklopil’in göremeyeceği bir yerde tek başına kalınca kaçmak ve kaçmamak arasında ikilemde kaldı: “Priklopil’in benden başkası yoktu, sekiz yıldır yanındaydım ve kaçtığımda dünyanın beni tanımayıp bana inanmamasından korkuyordum.” Bunları düşünürken, aklına bunun tek şansı olabileceği fikri geldi ve harekete geçti, sadece koştu. Kampusch, komşu evlerde oturanlarla iletişime geçince polis çağırıldı ve polis merkezine alındı. Merkezde ailesinin yaşadığı evin, götürüldüğü evden aslında çok da uzakta olmadığını öğrendi.

Bu sırada Kampusch’un kaçtığını anlayan Priklopil intihar etti. Polis Kampusch’a elektrikçinin intihar ettiğini bildirdiğinde Kampusch inanamadı ve üzüldü. Elektrikçinin iyi biri olduğundan bahsetti, onun tarafını tuttu ve kendisini suçladı. Eğer kaçmasaydı elektrikçinin kendisini öldürmeyeceğini, hayatta olacağını söylüyordu. Elektrikçi için iyi şeylerden bahsediyordu.

Kampusch küçüklüğünde alıkonulmuş, esareti sekiz sene süren bir çocuktu. Çevresinde sadece Priklopil’i görmüş ve onu bilmişti. Yıllar içinde ona bağlanmış, onun istekleri doğrultusunda yaşamıştı. İçinde sadece bir nokta ona buradan kurtulmasını söylüyordu, o nokta da Kampusch on sekiz yaşındayken onu harekete geçirmişti.

Kampusch’un özgürlüğünü kazandıktan sonra verdiği röportajlarda onu kaçıran şahıs hakkındaki söylemleri insanlara şok etkisi yaptı. Doktorlar Kampusch için Stockholm sendromu teşhisi koydu: Genel anlamıyla celladına âşık olan kurban profili. Kampusch’un esaret dönemlerini anlatmak için yazmış olduğu kitabı ve sonrasındaki söylemleri esasında Stockholm sendromunun bir yansımasıdır.

#Stockholm #sendrom #psikoloji #Natascha Kampusch
0
0
0
Kaynakça

What is Stockholm syndrome? - BBC News , Erişim: 13.07.2023 https://www.bbc.com/news/magazine-22447726

Kampusch, Natascha. “3096 Gün”. Pegasus Yayınları, İstanbul, 2015.

Ronson, Jon, “Interview, Natascha Kampus: Inside the head of my torturer”. Erişim: 18.07.2023 https://www.theguardian.com/world/2010/sep/11/natascha-kampusch-interview


BENZER MAKALE
Matematik Öğrenme Güçlüğü: Diskalkuli

Matematik Öğrenme Güçlüğü: Diskalkuli

Matematiğin sevilmeme nedenleri arasında yer alan öğretmen, okul ve çevre gibi faktörlerin yanında başka...

Beş Faktörlü Kişilik Modeli

Beş Faktörlü Kişilik Modeli

Kişilik, toplumda bireyleri birbirinden ayıran ve faklı kılan özellikler bütünüdür. Kişilerde ve...

Gestalt Teorisi ve İlkeleri

Gestalt Teorisi ve İlkeleri

Gestalt teorisine göre; bütün, parçaların toplamından farklı bir anlam ifade eder ve birey, bütünü...

Müziği Neden Seviyoruz?

Müziği Neden Seviyoruz?

Müziği seviyoruz çünkü bizi iyi hissettiriyor. Peki, neden kendimizi iyi hissetmemizi sağlıyor? 2001...

Kompulsif Biriktirme Hastalığı: Dispozofobi

Kompulsif Biriktirme Hastalığı: Dispozofobi

Daha önce ‘belki ileride işe yarar’ düşüncesi ile eşyalarınızı atamadığınız oldu mu? Başkalarının...

Somatik Bellek

Somatik Bellek

Somatik bellek, vücudun motor hareketlerini ve fiziksel deneyimlerini hatırlama yeteneğidir.

Renkleri Tatmanın, Sayıları Duymanın Yolu: Sinestezi

Renkleri Tatmanın, Sayıları Duymanın Yolu: Sinestezi

Synesthesia” kelime kökleri itibariyle Yunanca syn (birlikte) ve aesthe-sis (algılamak) olan iki kelimenin birleşiminden...

Bir İkna ve Retorik Sanatı: Kırmızı Sazan Safsatası

Bir İkna ve Retorik Sanatı: Kırmızı Sazan Safsatası

Retorik, iletişim yoluyla ikna etme sanatlarından bir tanesidir. Motive etmek veya bilgilendirmek için insanların...

Abraham Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi

Abraham Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi

Psikolog Abraham Maslow, 20. yüzyılın en tesirli psikologlarından biri olarak kabul edilmiş ve 1943 yılında yayımladığı...

Bilinçli Rüya Görmek

Bilinçli Rüya Görmek

Lusid rüya, kişinin rüya gördüğünün farkında olduğu ve rüyayı yönetebildiği rüya...

ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER