Günümüzde Avrupa kıtasının batı bölgesinde bulunan İber Yarımadısı’nı İspanya ile paylaşan Portekiz, dünyanın en küçük yüzölçümüne sahip ülkelerinden birisidir. Ayrıca Portekiz, ana toprağının dışında sömürgecilik faaliyetlerinden kalan iki kara parçasına daha sahiptir. Bu topraklar özerk yönetimleriyle Atlas Okyanusu’nun kuzey yarım küresinde bulunan Azorlar ve Madeira takımadalarıdır.
Neredeyse her Batılı devletin yapmış olduğu sömürgecilik faaliyetleri elbette Portekiz’in tarihinde de mevcuttur. Portekiz’in sömürgeciliği diğer devletlere nazaran biraz daha farklı boyuttadır.
Portekiz, o dönemde sırtını İngiltere’ye dayayıp özgürlüğünü garanti altına aldı ancak etrafında gerçekleşen ve ardı arkası kesilmeyen savaşlar ülkeyi epeyce yıprattı. Bağımsızlığını kazanmasının ardından 200 yıl geçmesine rağmen ülke hala istikrarsız, fakir ve krizlere gebeydi. O dönemde Portekizliler, yoksulluktan ve geri kalmışlıktan kurtulmanın tek yolunun okyanus ötesinde olduğunu düşünüyordu.
Bu hususta Portekiz’in alamet-i farikası denizcilik yoluyla keşfettiği ülkeleri sömürmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntemle denizciliğin gelişimini önemli ölçüde etkilediler ve “Keşif Çağı” olarak adlandırılan dönemin başlamasına sebep oldular. Bu “keşif” sonucunda “yeni dünya” olarak isimlendirilen kara parçaları elbette daha önceden vardı. Var olan bu bölgelerde yerel halklar ve birçok ırktan, kültürden insan bulunuyordu. Buradaki insanların kendi düzeni, kültürü, inancı ve yaşamı vardı. Ancak Batılı devletler bu yerleşimlerden bihaberdi. Tabii ki toprakların “keşfedilmesinin” asıl amacı da oranın maddi manevi her anlamda sömürülmesiydi.
Afrika’nın batı kıyılarına ve Atlas Okyanusu’na keşif gezilerinin gerçekleşmesi için Portekizli Infante Dom Henrique önemli çalışmalara imza attı ve bu çalışmalar neticesinde “Gemici Henrique” lakabını aldı.
Prens Henrique, Portekiz’in güneyinde bulunan küçük bir körfezde kendine saray yaptırdı ve dönemin en ünlü astronomlarını, haritacılarını, matematikçilerini ve denizcilerini bu sarayda topladı. Ayrıca çeşitli liman kentlerini ziyaret ederek önemli sayılabilecek haritaları ve kitapları araştırmalarında kullanmak üzere bir araya getirdi. Seneler süren hummalı çalışmaların ardından pusula, usturlap ve gemi gibi deniz yolcuğunun olmazsa olmaz araçlarını geliştirerek Hindistan ile doğrudan ticaret yapmayı amaçladı. Bunun yanı sıra özellikle Afrika’nın batı kıyılarına gitmeyi, kaynaklarını sömürmeyi ve Hristiyanlığı yaymayı da kendisine gaye edindi.
İlk keşif seyahati Afrika’nın kuzey kısmında bulunan Mariniler’e (günümüzde Fas) gerçekleşti ve görece küçük bir toprak parçası işgal edildi. Böylelikle 1415 yılında “Portekiz İmparatorluğu” devri resmen başlamış oldu. Ardından 1420 yılında Atlantik’te bulunan Maderia’yı, 1427 yılında ise yine Atlantik’te olan Azorlar’ı işgal etti. Bu iki takımada günümüzde hala Portekiz yönetimi altındadır. 1430 yılına kadar bu iki bölge kolonileştirilerek adalarda bulunan buğday ve şeker kamışının ticaretini yapmaya başladılar. Buğdayın temel ihtiyaçların hammaddelerinden biri olması ve şeker kamışının az bulunan bir ürün olmasından dolayı Portekiz İmparatorluğu sömürdüğü mallardan yaptığı ticaretle hazinelerini doldurmaya başladı. Portekiz, içinde bulunduğu sefalet halinden kurtulmayı başarmıştı ancak bunu yaparken binlerce insanın emeğini sömürmüş ve bu sefer de onları sefalete sürüklemiştir.
Asıl önemli keşif 1434 yılında Afrika’nın batısında bulunan Bojador Burnu’na yapıldı. O dönemde Bojador Burnu denizciler arasında “dünyanın sonu” olarak nitelendiriyordu. Portekizli denizci Gil Eanes tarafından yapılan keşifle Avrupa denizciliği için önemli bir gelişme yaşandı. Bu keşif Portekiz açısından da son derece önem teşkil etmekteydi çünkü Portekiz artık karabiber, fildişi ve altın gibi ürünlerin ticaretine de başlayacaktı. Özellikle karabiber aralarında en kâr getiren maddeydi. Çünkü o dönemde buzdolabı yoktu ve bu yüzden birtakım erzaklar daha uzun süre saklansın diye karabiberle terbiye ediliyordu. Karabiberin Avrupa’da yetişmemesi ve ihtiyacın fazla olması sebebiyle Batılılar, Arap tüccarlara muhtaç kalıyordu. Arapların tekelinde olan karabiber artık Portekizlilerin de eline geçmişti. Bojador’un keşfiyle Portekiz servetine servet katmaya başladı.
Bojador’un keşfedildiği yıl yani 1434’te Afrika sahillerinde bulunan Portekiz sömürgelerinin kontrol edilmesi ihtiyacı hasıl oldu. Bunun sonucunda Lizbon’da “Casa de Ceuta” kuruldu ancak muhtelif sebeplerden kurum kapatıldı. Portekiz bu sefer de 1445’te Bojador Burnu’nun güneyinde bulunan Arguin’i işgal etti ve geçmişte kapatılan “Casa de Ceuta” Arguin’de “Casa da Argium ve Casa da Guiné” ismiyle tekrar kuruldu. O dönem bu üslerden Portekiz’e çalıştırılmak üzere günde 800 köle gönderiliyordu. Portekiz talep olması halinde diğer ülkelere de elinde bulunan köleleri satıyordu. Bu merkezler; vergilendirme, muhasebe, gümrük, lojistik, posta dağıtımı ve köle gönderimi gibi görevleri yerine getiren çok fonksiyonlu kurumlardı.
Afrika’nın güneyine doğru hareket eden Portekiz; 1446 yılında Sierra Leone’u, 1460 yılında ise Yeşil Burun Adaları’nı işgal etti ve kolonileştirdi. Güneye doğru hareket edilmesindeki esas amaç Hindistan’a ulaşılıp Arap tüccarlara bağlı kalmaksızın Hindistan ile doğrudan ticaret yapılmasıydı. Ancak güneye inildikçe Afrika’nın sahil kesiminin sömürülmesiyle gelen zenginlik, umduklarından fazlasını bulmalarına sebep oldu. 1461’de Gemici Henrique’nin ölmesinin ardından başa gelen Fernao Gomes, köle ticaretinin merkezini Gine Körfezi’nde bulunan Elmina’ya taşıdı. Artık Afrika’da bulunan tüm koloniler buradan kontrol ediliyordu.
Doymak bilmeyen Portekizli denizciler 1482 yılında Kongo’yu da sömürgeleri haline getirdi. Ardından Portekiz kâşif Bartolomeu Dias, Ümit Burnu’nu keşfeden ilk denizci olma ünvanını kazandı. Nihayetinde ilerleyen yıllarda ise Portekizli kâşif Vasco de Gama, Hindistan’a ulaşmayı başardı. Bölgeye ulaştıklarında ise öncelikle 6 farklı bölgeyi birkaç yıl sonra 4 farklı bölgeyi daha işgal ederek kolonisi haline getirdi. Asıl amaçları Hindistan ile doğrudan ticaret olan Portekiz, daha hedefe varmadan onlarca toprağı işgal etti ve o bölgeleri sömürdü. Portekiz, buradaki insanları ve kaynakları yalnızca kendi çıkarları uğruna kullanmaktan asla geri durmadı.
Sömürgecilik faaliyetlerini ve hakimiyet alanını iyice genişleten Portekiz, tüm kontrollerini “Casa da Argium” ve “Casa da Guiné” kurumu aracılığıyla yürütüyordu. Ardından Lizbon’a taşınan bu kurum yöneticiler arasında kısaca “Casa da Guiné e da Mina” olarak ifade edilmiştir. Daha sonra Asya’daki kolonilerin artmasından dolayı 1501 yılında kurumun adına “India” ifadesi eklenerek bu merkezler “ Casa da Guiné, da Mina e da Índia” olarak anılmaya başlandı. Son olarak yapılan bir kraliyet yazışmasında sömürü üssünden kısaca “Casa de India” olarak bahsedildi.
Amerika’nın keşfiyle birlikte artan sömürgecilik yarışında Portekiz’in kıtadaki payına Brezilya düşmüştü. 1532 yılında kolonileştirilmeye başlayan Brezilya 1580’e kadar elde tutulabildi. O dönemde Portekiz Kralı Sebastian’ın, Osmanlı Padişahı III. Murad ile girdiği savaşta hayatını kaybetmesinden istifade eden İspanya, Portekiz yönetimini kolonileriyle birlikte ele geçirdi. 80 yıl sonra Portekizli soyluların ayaklanması sonucunda yönetim İspanyollardan geri alındı ancak Asya’daki birçok koloninin elden çıkmasına engel olunamadı.
Sömürgelerde ardı arkası kesilmeyen isyanları bastıramayan Portekiz, gün geçtikçe kan kaybediyordu ve bir türlü eski gücüne dönmeyi başaramamıştı. Zaten 1460 yıllarında Portekiz’in sömürge kurumu olan Casa de India, Portekiz tarihçi Garrett Mattingly’nin tabiriyle “iflas etmiş bir toptancı” durumuna dönüşmüştü. O zamanlardan beri güç kaybetmeye başlayan Portekiz’in düşüşü 20. yüzyılın sonlarına kadar artarak devam edecekti.
Ana karada hakimiyetin kaybedilmesi, koloni isyanlarının bastırılamaması ve son olarak da 25 Nisan 1974 tarihinde solcu askerler tarafından yapılan darbe sonucunda tüm kolonilere bağımsızlıkları teslim edildi ve Portekiz İmparatorluğu devri resmen sona erdi.
İnan, Sertuğ Galip, “Portekiz’in Hint Sularında Yayılması ve Doğu Akdeniz Ticaretine Etkileri (1500-1517)”, T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı. Doktora Tezi, 2023.
Özensoy, Ahmet Utku, “15 ve 16. Yüzyıllarda Sömürgecilik Hareketleri, Fiyat Devrimi ve Sömürgecilik İdeolojisi”, Tarih ve Gelecek Dergisi, 5(3), 819-834, 2019.
Önalan, Hava, “15. Yüzyıl Portekiz Keşiflerinin Afrika’da Tezâhürü ve Bir Hakimiyet Göstergesi Olarak Padrão Sembolü”, Tarih Araştırmaları Dergisi, 40(70), 206-228, 2021.
İnan, Sertuğ Galip, “Prens Henrique’nin Bojador Burnu’nu Keşfi (1434) ve 22 Ekim 1443 Tarihli Bağış Mektubu”, Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, 5(1), 192-227, 2020.
Çoğu zaman kendisine atfedilen kutsallıkla birlikte anılan öğretmenlik mesleğinin de bir tarihsel süreci...
Sicarii olarak tanımlanan grup adını suikast faaliyetlerinde kullanılan hançerden almaktadır. Kısa ve kıvrımlı olan...
Amerikan İç Savaşı, ekonomileri tarıma dayalı olan ve köleleri iş gücü olarak kullanan Güney...
Suriye ve Mısır önderliğinde Arap Devletleri 1973 yılının 6 Ekim’ine denk gelen Ramazan ayının onuncu gününde,...
Vaat Edilmiş Topraklar (Arz-ı Mev’ud), Tanrı'nın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere verdiğine inanılan...
Hitler'e karşı savaş başladığında neredeyse tüm Yahudi örgütleri müttefiklerle güçlerini...
Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İsrail'in kuruluş süreci de katliamlarla doludur. İsrail'in...
30 yıl savaşları 1618-1648 yılları arasında Almanya merkezli gerçekleşen ama bütün Avrupa’yı içine...
1578 yılında Portekiz Kralı, Muhammed El Mütevekkil’e destek vermek amacıyla ordusuyla Fas’a çıkarma...
Günümüzde neredeyse her alanda kullandığımız bir ürün olan şeker, Hindistan'dan başlayarak...