Platon, bir iddiaya göre M.Ö. 427, başka bir iddiaya göre ise M.Ö. 429 yılında Atina’da dünyaya gelmiştir. Yaşadığı dönemde siyasi ve içtimai kavgalara şahit olmuş ve özellikle hocası olan Sokrates’in idam edilmesinden sonra siyasete girme düşüncelerinden sıyrılarak, M.Ö. 387 yılında Atina’da, bugün Akademi olarak bilinen Akademos’u kurmuş ve dönemindeki bütün bilim adamları ve filozoflarla birlikte felsefeyle uğraşmıştır.
Platon, felsefe tarihinin en ünlü analojisi olan mağara benzetmesinde, bilgi felsefesinin temel noktalarını anlatmaktadır. Ayrıca ortaya koyduğu bu benzetme ile insanlığın durumunu da gözler önüne sermekte ve insanların nasıl yanlış fikirlere sahip olduklarını göstermektedir. Son olarak, insanları bu yanılsamalarla yaşamaya mahkum eden toplumları eleştirmektedir.
Mağara alegorisinde anlatılana göre; bir tarafı açık olan mağaranın derinliklerinde sırtları bu aydınlık kısmına gelecek şekilde elleri, ayakları ve boyunları bağlanmış şekilde oturan insanlar bulunmaktadır. Bu insanlar çocukluklarından beri burada yaşamaktadır. Mağarada oturan insanların arkasında yanan bir ateş ve bu ateşle insanlar arasında da duvar bulunmaktadır. Duvarın arkasında konuşan, ses çıkaran ve ellerinde çeşitli figürler, kuklalar taşıyan insanlar vardır. Çocukluklarından beri mağarada bağlı olan insanlar ateşin aydınlığı sayesinde duvarın arkasından karşılarına yansıyan gölgeleri görmekte ve çıkarılan sesleri duymaktadır. Platon’a göre mağaraya zincirlenmiş olan bu mahkumların bilgisi, mağara duvarına yansıyan gölgeler ve seslerin bilgisidir.
Mağara alegorisi şöyle devam etmektedir. Bir gün mağarada yaşayan insanlardan bir tanesi bütün zincirlerinden kurtulup mağaradan dışarıya çıkmaktadır. Ancak dış dünyaya olan bu çıkış tıpkı insanların eski alışkanlıklarını terk etmesi gibi çok sancılı bir süreçtir. Dışarıda ne görürse görsün, eski gördükleri ona daha gerçekçi görünmeye devam etmektedir. Dışarıya çıkmayı başaran bu mahkum, kendisinden beklenen değişmeyi gerçekleştiremezse belki de mağaraya geri dönmeyi isteyecektir. Fakat mağara dışında kalmayı başarır ve parlak güneş ışınlarına dayanabilirse gerçek gölgeleri ve nesnelerin suya yansımalarını görecektir. Zamanla dış dünyada gölgeleri değil, nesnelerin kendisini, gökyüzünü, yıldızları görmeyi başaracaktır. Bütün bunların sonunda mevsimleri düzenleyen, görünmeyenleri görünür kılan her şeyin kaynağı olan güneşin farkına varacaktır.
Platon’un mağara benzetmesinde geçen mağara; bizim duyular dünyası ile algıladığımız dünyadır; mağaranın dışı ise asıl formların bulunduğu yani Platon’a göre idealar dünyasıdır. Mağarada mahkum olan insanlar; illüzyona kapılmış ve sorgulamadan yaşamlarını sürdüren insanları sembolize etmektedir. Mahkumlara gösterilen gölgeler; insanların içinde bulunduğu kültür tarafından anlatılan ve sorgulanmadan inanılan anlatılardır. Mahkumların arkasında yanan ateş; aydınlık, ancak geçici ve sahte olan aydınlıktır; mağaradan çıkmayı başaran insan ise filozoftur. Mağaradan kurtulmak ise aydınlanmak yani idealar dünyasına ulaşmak anlamına gelmektedir. Dışarıya çıkan mahkumun mağara hakkında düşünmesi; filozofun arzuların kurtularak, mağara içerisindeki insanların durumuna üzülmesidir. Bu üzüntü sonunda mağaraya dönen mahkumun gördüklerini anlatması; filozofun hissettiği sosyal sorumluluk hissidir. Anlattıklarından dolayı mağaradaki mahkumlar tarafından tepkiyle karşılanması; başka dünya ihtimallerine karşı olan ve illüzyonlarla yaşayanların verdiği tepkidir. Mağaradaki mahkumlar için gölgeler neyse bizim bu dünyada değer atfettiğimiz ve vazgeçemediğimiz bilgilerimiz de odur. Mağaraya girip çıkarken yaşanan körlük hali ise aydınlık ve illüzyon arasındaki geçişe alışılması gerektiğini simgelemektedir. Son olarak güneş, en iyi ideadır ve ancak onun sayesinde görmek mümkündür.
Platon mağara alegorisinde ortaya koymuş olduğu bu benzetmeyle; tıpkı mahkumların ışığı görmek için zincirlerinden kurtularak ayağa kalkması ve geriye dönmesi gerektiği gibi ruhumuzun da körlüğe neden olan aldatıcı nedenlerden uzaklaşarak gerçeklik dünyasına dönmesi gerektiğini söylemektedir.
Ahmet Cevizci. Felsefe Tarihi. Bursa: Say Yayınları, 2009.
Elliott, R. K. “SOCRATES AND PLATO’S CAVE”. Kant-Studien 58/1-4 (1967). https://doi.org/10.1515/kant.1967.58.1-4.137
Fahrettin Olguner. “Eflatun”. TDV İslam Ansiklopedisi. 10/469-476. İstanbul: TDV Yayınları, 1994.
Macit Gökberk. Felsefe Tarihi. İstanbul: Remzi Kitabevi, 2010.
Silverman, Allan. “Plato’s Middle Period Metaphysics and Epistemology”. The Stanford Encyclopedia of Philosophy. ed. Edward N. Zalta - Uri Nodelman. Metaphysics Research Lab, Stanford University, Fall 2022., 2022. https://plato.stanford.edu/archives/fall2022/entries/plato-metaphysics/
Evrenin nasıl ortaya çıktığı, evrende var olan şeylerin kökeninin ne olduğu sorusu insanlığın en eski ve temel...
Yol, kaos ve düzen Çin felsefesinin merkezinde yer alan üç önemli kavramdır. Yol, düşünce...
Karakteristik pos bıyığı, acı yaşantısı ve kafa karıştıran eserleriyle tanınan Friedrich W. Nietzsche, felsefenin büyük...
Zihin felsefesinde tartışılagelen en temel konulardan biri fizikalizm üzerinedir 1931 yılında Otto Neurath ve 1932’de...
Ockham'ın usturasının prensibi genellikle İngiliz teolog, mantıkçı ve bir Fransisken rahibi olan Ockhamlı William'a...
Müslüman filozof ve hukuk bilgini Ebu Hamid el-Gazzâli (1058-1111), Descartes'tan 500 yıl önce...
Türkçeye “hayvancılık” olarak çevirebileceğimiz animalizmin ayırt edici iddiası temel metafizik...
Yaklaşık 2500 yıl kadar önce Elealı filozof Zenon ortaya birtakım fikirler attı ve çılgınca sorular sordu. Zenon...
8. ve 15. yüzyıllar Hıristiyan Ortaçağ felsefesinde Skolastik dönem olarak bilinmektedir. Bu dönemde...
Orwell’in siyaset felsefesinde temel iki kavram; 1930’ların ortasından hayatının sonuna kadar savunduğu sosyalizm...