Yüzyıllarca insanları parmak izlerinden tanıyabilmek akıllara bile gelmedi. Sir William Herschel, Henry Faulds, Francis Galton, Juan Vucetich ve Thomas Taylor’un da aralarında bulunduğu birçok öncünün çalışmaları sayesinde bir insanı parmak izinden tanımak mümkün hale geldi.
Aslında insanların parmak izleri hakkındaki bilgisi yeni değildir. Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika'daki birçok mağarada muhtemelen çizerinin kimliğini gösteren parmak izleri bulunan mağara resimleri vardır. Çin'de kilden yapılmış parmak izi baskılarının resmi belgeler için kullanıldığına dair kanıtlar bulunmaktadır. Arkeolojik materyaller 7. yüzyıla tarihlenebilirken, yazılı kanıtlar bu uygulamanın Han Hanedanlığı dönemine (M.Ö. 220-M.S. 202) kadar erken bir zamanda gerçekleştiğini göstermektedir. Orta Çağ döneminde, Kutsal Roma İmparatorluğu'na ait bazı balmumu mühürler, genellikle bir sıra halinde üç adet olmak üzere derin parmak izleri taşıyordu.
Parmak izi tanımlamasından önce kimlik bilimi oldukça sınırlıydı. Sanayi devriminin değiştirdiği dünyada, pek çok insan kırsal kesimden kentlere göç ediyor, aynı zamanda toplumsal ölçekte de bir aşağı bir yukarı hareket ediyordu. Sonuç olarak, birbirini tanımayan yabancılardan oluşan bir toplum oluşturuldu ve bu nedenle yalnızca yerel topluluğun bilgisine dayanarak kişilerin kimliğinin belirlenmesi çok zorlaştı. Markalamanın modası geçtiğinden ve toplum ‘olağan suçlulardan’ yani suçlu olarak doğduğuna ve toplum için kitlesel hasar yaratacağına inanılanlardan korktuğundan, sabıka kaydı olan kişileri tespit etmenin yollarını bulmak giderek daha önemli hale geldi. Başlangıçta birincil tanımlayıcı olarak benler, doğum lekeleri, çiller ve yara izleri gibi vücut işaretleri kullanıldı. Fakat insan hafızasının bir şeyleri gerçekten olduğu gibi hatırlama konusunda şaşırtıcı derecede zayıf olması nedeniyle insanları yanlış tanımlamanın oldukça kolay olduğu kısa sürede fark edildi. Örneğin, 1849'da Bangor, Maine, ABD'de Luther Hause'un ebeveynleri, oğulları olduğuna inandıkları bir adamı yanlış tanımladılar çünkü sahtekâr, Hause'ların oğulları hakkında hatırlayabildikleri şeyleri (dizinde, göğsünde ve boynundaki yara izlerini) gösterebilmişti.
İnsanları tanımlamaya yönelik fikirler oldukça tuhaf olabiliyordu. Örneğin, frenoloji adı altında bir bilim dalı çıkmıştı: Burada belirli karakter özelliklerine bağlı olarak kafatasında oluşan şişlik ve çıkıntılardan kişiliğin ve özelliklerin çıkarılması söz konusuydu.
19. yüzyılın sonlarına doğru Alphonse Bertillon dünya çapında hızla benimsenen bir tanımlama sistemi oluşturdu. Sistemi on bir hassas ölçüm içeriyordu. Aldığı ölçümlerden bazıları arasında boy, baş genişliği, sol küçük parmak, dirsekten orta parmağın ucuna kadar olan uzunluk, yanak genişliği ve kilo almak veya kaybetmekten dolayı değişmediği için sol ayak uzunluğu yer alıyordu. Bireye ait çok sayıda bilgiyi içeren kodlanmış açıklamalar alınarak iki fotoğrafla birlikte 'Bertillon' kartlarına dâhil ediliyordu.
Bertillon'un ölçüm sistemi çok karmaşıktı ve birçok polis teşkilatının bu ölçüm sisteminin eğitimini almaya ne zamanı ne de parası yetiyordu. Bertillon tekniği, birçok 'kimlik tespit memurunun' ölçümlere uyma zahmetine girmeye yanaşmadığı bir düzeyde kesinlik gerektiriyordu. Genellikle Bertillon tekniğinin kesinliği için gerekli olan metrik sistem yerine kendi birimleriyle ölçüm yapıyorlardı. Bu nedenle ölçümler ülkeden ülkeye değişti ve bu da tutarsızlıklara sebep oldu. Örneğin Fransız inç'i İngiliz inç’inden çok daha büyüktü. (Napolyon’un kısa boylu olduğu yanlış algısı da bu sebepten kaynaklanmıştır.)
Parmak izi alma sistemleri 19. yüzyılda Hindistan ve Arjantin'de oluşturuldu. Hindistan'da bazı İngiliz yetkililer, Hintlilerin dolandırıcılık yapma potansiyeli ve ölü kişilerin kimliklerini üstlenme olasılığı konusunda paranoyaktı. Arjantin'de suç ve kitlesel göç temel sorunlardı çünkü yetkililer yeni göçmenlerin ‘olağan suçlular’ olup olmadığını bilmiyorlardı.
İngilizler, Temmuz 1858'de Hindistan'ın Jungipoor Hooghly Bölgesi Baş Yargıcı Sir William James Herschel'in yerel sözleşmelerde parmak izini ilk kez kullanması ile parmak izi kullanmaya başladı. Herschel, kişisel kimlik belirlemeyi düşünmeden, yerel bir işadamı olan Rajyadhar Konai'ye bir sözleşme üzerine el izini bastırttı. El izinin amacı "imzasını reddetme düşüncesinden onu caydırmaktı." Herschel, yerel halkla yapılan her sözleşmede avuç içi izlerini ve daha sonra sadece sağ işaret parmağı ve orta parmak izlerini istemeyi alışkanlık haline getirdi. Hintliler, belgeyle kişisel temasın, sözleşmeyi imzalamaktan daha bağlayıcı hale getirdiğine inanıyorlardı. Böylece parmak izinin günümüzdeki ilk geniş çaplı kullanımı bilimsel kanıtlara değil, batıl inançlara dayanıyordu.
Ancak Herschel, parmak izi koleksiyonu büyüdükçe, mürekkepli izlerin kimliği kanıtlayabileceğini veya çürütebileceğini fark etmeye başladı. Parmak izi alma konusundaki deneyimi sınırlı olmasına rağmen, Sir William Herschel'in tüm parmak izlerinin kişiye özel olduğu ve aynı zamanda kişinin yaşamı boyunca kalıcı olduğu yönündeki özel inancı, ona bu parmak izlerinin kullanımını genişletme konusunda ilham verdi.
1877’de Amerikalı mikroskopçu Thomas Taylor, herhangi bir nesne üzerinde bırakılan parmak ve avuç içi izlerinin suçları çözmek için kullanılabileceğini öne sürdü. Taylor, avuç içi ve parmak uçlarındaki işaretleri bir ekranda sergiledi ve bu olasılığa dikkat çekti. Herhangi bir nesne üzerinde bırakılan el izlerini şüpheli kişilerin ellerinden alınan balmumu izleri ile karşılaştırarak suçluları, özellikle de elleri kana bulaşmış katilleri tespit etmenin mümkün olacağını öne sürdü.
1870'lerde, Japonya'nın Tokyo kentindeki Tsukiji Hastanesi'nin İngiliz Cerrah-Müfettişi Dr. Henry Faulds, "tarih öncesi" çanak çömlek örnekleri üzerinde parmak izlerini fark ettikten sonra "deri izleri" çalışmasına başladı. Bilgili ve çalışkan bir adam olan Faulds, yalnızca kimlik belirleme aracı olarak parmak izlerinin önemini kabul etmekle kalmadı, aynı zamanda bir sınıflandırma yöntemi de geliştirdi. 1880'de Faulds, sınıflandırma sisteminin bir açıklamasını ve mürekkepli baskıları kaydetmek için tasarladığı formların bir örneğini Sir Charles Darwin'e iletti. İlerlemiş yaşta ve sağlık durumu kötü olan Darwin, Dr. Faulds'a kendisine yardımcı olamayacağını bildirdi, ancak malzemeleri kuzeni Francis Galton'a ileteceğine söz verdi.
Böylece İngiliz antropolog ve Charles Darwin'in kuzeni Sir Francis Galton, kimlik belirleme aracı olarak parmak izlerini gözlemlemeye 1880'lerde başlamış oldu. 1891’de Arjantinli Polis Memuru Juan Vucetich, Galton desen türlerine dayalı ilk parmak izi dosyalarını oluşturmaya başladı. 1892'de Buenos Aires, Arjantin'de Müfettiş Eduardo Alvarez ilk suçlu parmak izi tespitini yaptı. Suçu başkasına atmak amacıyla iki oğlunu öldüren ve ardından kendi boğazını kesen Francisca Rojas isimli hasta ruhlu bir kadın, parmak izi yöntemiyle kimliği tespit edilen ilk suçlu olmuştu. Kanlı parmak izi kapı direğinde kalmıştı ve bu onun cinayet mahallinde olduğunu kanıtlıyordu.
1892’de Sir Francis Galton “Parmak İzleri” adlı kitabını yayınladı. Kitap, parmak izleri için yayınlanan ilk sınıflandırma sistemini içeriyordu. 1893 yılında Galton, “Bulanık Parmak İzlerinin Deşifresi” kitabını, 1895 yılında ise “Parmak İzi Dizinleri” kitabını yayımladı. Galton’un parmak izlerine olan ilgisi, öjeni araştırmalarına yardım etmeyi de içeriyordu. Galton’un formüle ettiği öjeni, daha iyi insanlar üretmek için kalıtımı veya üremeyi manipüle etmeye ve biyolojik olarak aşağı kabul edilenleri ortadan kaldırmaya odaklanan bilimselliği tartışmalı bir felsefeydi.
Galton kısa süre sonra parmak izlerinin genetik araştırmasına hiçbir faydası olmadığını keşfetti: parmak izleri bu konuda hiçbir kesin ipucu sunmuyordu. Bununla birlikte Herschel ve Faulds'un zaten inandıkları şeyi bilimsel olarak kanıtlamayı başardı: Yaralanma veya hastalık haricinde, parmak izi desenleri bireyin yaşamı boyunca değişmez ve hiçbir iki parmak izi tam olarak aynı değildir. Galton'un hesaplamalarına göre iki ayrı parmak izinin aynı olma ihtimali 64 milyarda 1 idi.
Golton’dan bu yana modern adli tıp terminolojisinde parmak iziyle ilgili birçok terim üretildi, birçok ilerleme kaydedildi. Yine de hala bunların delil olarak kullanılmasına itiraz eden akademisyenler, hukuk insanları ve gazeteciler bulunmaktadır. Eleştirilerinde, nokta sayma yöntemleri için tek tip standartların olmadığını, parmak izlerini eşleştirmedeki hata oranının yeterince araştırılmadığını ve parmak izi kanıtlarının güvenli bir istatistiksel temele sahip olmadığını ileri sürmektedirler. Buna rağmen kimliğin tespit edilmesinde parmak izi yöntemi bugün vazgeçilmez bir yöntem olarak görünüyor.
Britannica, “Alphonse Bertillon, French Official”, Erişim: 09.09.2023. https://www.britannica.com/biography/Alphonse-Bertillon
Gillham, Nicholas Wright, “A Life of Sir Francis Galton: From African Exploration to the Birth of Eugenics”, Clarendon Press, 2001.
Herschel, William James, “The Origin Of Fingerprinting”, Kessinger Publishing, 2010.
Maltoni, Davide & Maio, Dario & Jain, Anil K & Prabhakar, Salil, “Handbook of Fingerprint Recognition” Springer, 2006.
Onin, “The History of Fingerprints”, Erişim: 08.09.2023. https://onin.com/fp/fphistory.html
Roberts, Paul, Expert Evidence and Scientific Proof in Criminal Trials, Routledge, 2017.
The Saturday Evening Post, “American Imposture”, Erişim: 10.09.2023. https://www.saturdayeveningpost.com/sep-keyword/luther-hause/
Çoğu zaman kendisine atfedilen kutsallıkla birlikte anılan öğretmenlik mesleğinin de bir tarihsel süreci...
Sicarii olarak tanımlanan grup adını suikast faaliyetlerinde kullanılan hançerden almaktadır. Kısa ve kıvrımlı olan...
Amerikan İç Savaşı, ekonomileri tarıma dayalı olan ve köleleri iş gücü olarak kullanan Güney...
Suriye ve Mısır önderliğinde Arap Devletleri 1973 yılının 6 Ekim’ine denk gelen Ramazan ayının onuncu gününde,...
Vaat Edilmiş Topraklar (Arz-ı Mev’ud), Tanrı'nın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere verdiğine inanılan...
Hitler'e karşı savaş başladığında neredeyse tüm Yahudi örgütleri müttefiklerle güçlerini...
Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İsrail'in kuruluş süreci de katliamlarla doludur. İsrail'in...
30 yıl savaşları 1618-1648 yılları arasında Almanya merkezli gerçekleşen ama bütün Avrupa’yı içine...
1578 yılında Portekiz Kralı, Muhammed El Mütevekkil’e destek vermek amacıyla ordusuyla Fas’a çıkarma...
Günümüzde neredeyse her alanda kullandığımız bir ürün olan şeker, Hindistan'dan başlayarak...