18.yüzyıla kadar bilim, kültür, sanat, edebiyat sahasında çok görülmeyen kadınlar Osmanlı’nın modernleşme çabalarıyla birlikte daha fazla gündeme gelmeye başlamışlardır. Kadının konumu, eğitimi gibi mevzular o dönemin eserlerinde ele alınmaya başlanmış, dergilerde ve gazetelerde de konu olarak işlenmiştir. Çoğunlukla erkeklerin tartıştığı bu konuya kadınlar da yazılarıyla dâhil olmuşlardır. Zamanla kadınlar düşüncelerini kendi çıkarttıkları dergi ve gazetelerde dile getirmeye başlamışlardır.
Şükûfezâr Dergisi, bu dönemde çıkarılan ilk kadın dergi olması bakımından önemlidir. Şükûfezâr Farsça “çiçek bahçesi” anlamına gelmektedir. İlk sayısında dergiye bu ismi Abdülkerim Sabit’in verdiği yazılmıştır. Şükûfezâr’ın imtiyaz sahibi 19. yüzyılın ikinci yarısının önde gelen isimlerinden Maarif Nazırı Münif Paşa’nın kızı Arife Hanım’dır. Derginin diğer yazarları ise Münire, Fatma Nevber, Fatma Nigar ve Fatma Naima Hanım’dır. İlk sayısı 1884’te yayınlanan Şükûfezâr’ın önemli olmasının nedeni herhangi bir gazetenin eki olmaksızın başlı başına kadınlar tarafından, kadınların okuması için çıkarılan ilk dergi olmasıdır.
Elimizde Şükûfezâr’ın beş sayısı bulunmaktadır. Bu sayıların tamamı Erzurum Atatürk Üniversitesi Kütüphanesi’nde muhafaza edilmektedir. Dergide sadece yıl olarak tarih verildiğinden hangi aralıklarda yayımlandığı bilinmemektedir. Ancak ilk sayıda derginin 15 günde bir neşredildiği ifade edilmiştir. Her bir sayı 16’şar sayfa olmak üzere beş sayı, toplamda 80 sayfadır.
Arife Hanım derginin ön sözünde kadınlara seslenerek çalışmayı, ilmi, gayreti ön plana çıkarır. Aynı zamanda ‘kadınların saçı uzun aklı kısa’ denilerek erkekler tarafından küçük düşürülmesinin altını çizen Arife Hanım; erkekliği kadınlığa, kadınlığı erkekliğe tercih etmeyerek ilim, eğitim, edebiyat yolunda ilerleyeceklerini ve kadınların da neler yapabileceklerini göstermek için yola çıktıklarını vurgular. Nitekim dergideki diğer yazılarda da kadınları ilme, eğitime teşvik çabası; onları bir nevi uyandırma, harekete geçirme endişesi söz konusudur. Kadınların da var olduğunu, onların da okuduklarını ve yazdıklarını göstermek istemiş, erkek-kadın karşılaştırması yapmaktan ziyade yaptıkları ve ürettikleri ile gündeme gelmeyi tercih etmiştir.
Şükûfezâr’ı birçok dergiden ayıran en önemli özelliklerden biri de kadının rolünün sadece ev içindeki görevlerinden ibaret olmadığını savunmasıdır. Diğer dergilerde kadınlar hakkındaki yazılar genel olarak çocuk eğitimi, evlilik, ahlak, ev idaresi, çocuk bakımı ve sağlığı gibi eğitici konulardan ibaretti. Onların düşüncelerine göre kadının görevi iyi bir anne ve iyi bir eş olmasıdır. Şükûfezâr’da ise kadınların bu bağlamdaki eğitimine dair tek bir yazı dahi bulunmamaktadır. Dergide kadının eğitimi ve modernleşmesi arasında çok güçlü bir bağ kurulmuştur. Kadınların eğitimi, toplumun modernleşmesinin vazgeçilmez bir koşulu olarak görülmüştür. Ancak bu bağ, sadece tek taraflı değil karşılıklı ilişkiyi ortaya koyan bir bağdır. İlk olarak konjonktür ile paralel bir şekilde kadının eğitimi, toplumun olumlu yönde değişimi için şart olarak görülmüştür. Modernleşme ve medenileşme kelimeleri her ne kadar Batı etkisinde geliştirilmiş bir tutum olarak gözükse de dergide bahsedilen modernleşme ve batılılaşma arasında büyük bir fark vardır. Modernleşme ve medenileşme ifadeleri ‘Müslüman olarak kalma’ çabasıyla birlikte ele alınmıştır. Yani dergide Batı’dan nüfuz etmiş ideolojik feminist söylemin aksine daha özgün, dini ya da muhafazakâr denilebilecek bir tutum sergilenmiştir.
Yazarlarının belli bir eğitim almış olması ve derginin eğitimli kadınlara yönelik olarak hazırlanması konu seçiminde de kendini göstermiştir. Dergide şiir, gazel ve nesir olarak yayınlanan oldukça süslü ve ağır üsluptan oluşan edebi yazılara yer verilmiştir. Ayrıca dergide kadınların bilinçlendirilmesine yönelik hazırlanmış, sade ve anlaşılır bir dille kaleme alınan fıkhî ve ilmî makaleler de mevcuttur.
Dergi yazarları, Tanzimat Dönemi edebiyatıyla başlayan yenilikleri de dikkate almışlardır. Gerek içerik gerekse biçim açısından edebiyattaki yenilikleri takip etmişlerdir. Hece veznini kullanarak şiirler yazmışlar, noktalama işaretlerini kullanmaya özen göstermişlerdir. Her ne kadar dergi bir edebiyat dergisi olarak çıkmasa da muhtevası gereği bu isimlendirmeyle anılmayı hak etmiştir. Nitekim dergi yer verdiği okur mektuplarını ve yine Dar’ü-l Muallimat öğrencilerinden gelen eserleri yayınlamasıyla edebiyata katkılar sağlamıştır. Kadın yazarlar tarafından yazılmış olmaları, kadın yazarların adının duyulması ve bu yazarların yenileşme sürecine etkileri gibi konular dergiyi bir derece daha önemli kılmıştır.
Haber365. “Osmanlı Döneminin ilk kadın dergisi; ‘Şükûfezar’ - Mihrab Kurt”. Haber365. Erişim 17 Haziran 2023. https://www.haber365.com.tr/yazarlar/mihrab-kurt/osmanli-doneminin-ilk-kadin-dergisi-sukufezar-948
Yaşar, Fatma Tunç. “Şükûfezar: Kadınlar Tarafından Kadınlar İçin İlk Süreli Yayın”. Dem Dergi, Yıl 1, Sayı 4. Erişim 17 Haziran 2023. https://www.academia.edu/3049944/%C5%9E%C3%BCk%C3%BBfezar_Kad%C4%B1nlar_Taraf%C4%B1ndan_Kad%C4%B1nlar_%C4%B0%C3%A7in_%C4%B0lk_S%C3%BCreli_Yay%C4%B1n
“Feminist Odalar (VIII): Osmanlı’da İlk Kadın Dergisi, Şükûfezâr (I) - Onur Bütün”. Erişim 17 Haziran 2023. https://birikimdergisi.com/guncel/10258/feminist-odalar-vii-osmanlida-ilk-kadin-dergisi-sukufezar-i
Çavuş, Burak. “Osmanlı_Kadın_Yazınında_Sukufezar_Dergisi_ve_Derginin_Tam_Cevirisi”. Erişim 17 Haziran 2023. https://www.academia.edu/70799557/Osmanl%C4%B1_Kad%C4%B1n_Yaz%C4%B1n%C4%B1nda_Sukufezar_Dergisi_ve_Derginin_Tam_Cevirisi
Hemen hemen her erkeğin dolabında bulunan özel günlerde ya da işe giderken tercih ettiği kravatın tarihi M.Ö....
Yunan mitolojisinde “Adonis Miti” olarak bilinen, doğadaki ölüm ve yenilenmeyi sembolize ettiği kabul...
Birbirine dolanan siyah ve beyaz iki yarım dairenin, her iki tarafında zıt renklerden bir nokta bulunan Yin-Yang sembolü...
Maviyi yaygın bir renk olarak düşünmek doğaldır. Mavi, gökyüzü ve okyanus ile ilişkilendirilir....
Barok kelimesi Portekizce “tam yuvarlak olmayan şekilsiz inci” anlamına gelen “barroco” kelimesinden...
Vatikan, 44 hektarlık bir yüz ölçümüne sahip olması nedeniyle dünyanın en küçük...
Samarra Ulu Camii, Irak'ın Samarra şehrinde bulunmaktadır ve Sâmerrâ 'da bulunan en önemli tarihi...
Hurma palmiyesi olarak bilinen büyük bir ağaçta yetişen hurma dünyanın en tatlı meyvelerinden biridir....
“Ankh” sembolü, “yaşamın haçı, hayatın sembolü” olarak bilinmekte ve düz bir...
Bishwa Bengalce "dünya", ijtema ise Arapça 'içtima' yani "toplantı" anlamına gelir. "Dünya...