Asya, Avrupa ve Afrika’nın birbirine en çok yaklaştıkları yerleri kapsayan, komşu ülkelerin oluşturduğu bölge Orta Doğu (Middle East) - (الشرق الأوسط) olarak adlandırılır. Avrupa merkezci bir bakış açısının ürünü olarak ortaya çıkan bu kavram; doğu ile batıyı, Akdeniz ile Hint Okyanusu’nu, Rusya ile sıcak denizleri birbirine bağlayan, aynı zamanda doğu ile batı arasındaki bütün ticari ve kültürel bağlantıların yapıldığı bölgeyi ifade eder.
Çok önemli jeopolitik değeri Orta Doğu’yu tarihin ilk dönemlerinden itibaren dünya egemenliğini hedefleyen güçlerin ana hedefi haline getirmiştir. Dünyada en önemli dokuz stratejik deniz geçiş yolundan beşi (İstanbul ve Çanakkale boğazları, Süveyş Kanalı, Aden ve Hürmüz geçişleri) bu bölgede yer almaktadır. En köklü dini ve kültürel oluşumlar Orta Doğu’da ortaya çıkmıştır. Orta Doğu her zaman medeniyetlerin ve semavi dinlerin beşiği olmuş, diğer bölgelerde gelişen çeşitli medeniyet, kültür ve dinlerin yayılmasında kavşak görevi yapmıştır. Tarih boyunca sürekli çatışmalar, anlaşmazlıklar, bölgesel ve küresel güç mücadeleleri sebebiyle Orta Doğu uluslararası siyasetin devamlı olarak ilgi odağı olmuş, olmaya da devam etmektedir.
ABD donanmasında uzun yıllar deniz subayı olarak görev yapan tarihçi Alfred Thayer Mahan, Orta Doğu kavramı ilk kez 1902 yılında yayınlanan National Review adlı dergide "The Persian Gulf and International Relations" başlıklı makalesinde kullanmıştır. Bu kavramı Arap Yarımadası ile Hindistan arasında yer alan bölgeyi ifade etmek için kullanmış ayrıca Basra Körfezi’nin bölgenin kontrolü için hayati bir yer olduğunu belirtmiştir.
1903 yılında İngiliz gazeteci Ignatius Valentine Chirol "The Middle Eastern Question" başlıklı yirmi makalelik bir yazı dizisinde Orta Doğu kavramını, Hindistan’ın batısında yer alan tüm Asya topraklarını veya İngilizlerin Hindistan’a ulaşmasını sağlayan coğrafya üzerinde Avrupa ile Hindistan arasında yer alan bölgeleri içerecek şekilde genişletmiştir.
1909 yılında Angus Hamilton’un Londra’da basılan kitabı "Problems of the Middle East" ile birlikte Orta Doğu kavramı bilim insanlarının terminolojisine girmiştir. Hindistan’da Kral naibi olan Lord Curzon’un 1911 yılında resmi bir konuşmasında Orta Doğu kavramını kullanması artık İngiliz devleti nezdinde bu kavramın resmiyet kazandığının göstergesidir.
İngilizler 1930’ların sonlarında sömürge bölgelerinde oluşabilecek bir tehdide karşı askeri güçleri için Kahire merkezli Orta Doğu Komutanlığı (Middle East Command) kurmuşlardır. 1939’da Amerika’da kurulan "Middle East Supple Center" adlı ekonomi kuruluşu Orta Doğu ifadesini küresel bir boyuta taşımıştır. Bu tarihten sonra Orta Doğu kavramı birçok uluslararası kuruluş tarafından kullanılmaya başlanmıştır.
II. Dünya Savaşı sonrasında 1946’da Washington’da kurulan Orta Doğu Enstitüsü (Middle East Institute) ile Orta Doğu kavramı, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde daha geniş bir kullanım kazanmıştır.
Orta Doğu kavramı, Şark (Orient), Yakın Doğu (Near East) ve Uzak Doğu (Far East) gibi Batı merkezli bir kavramlaştırmanın ürünüdür. Bu kavrama göre Avrupa dünyanın merkezi olarak kabul edilmekte ve dünyanın diğer bölgeleri bu merkeze olan uzaklıklarına göre yakın, orta ve uzak şeklinde kategorize edilmektedir.
Dünya coğrafyasına bu açıdan bakmak, kavramın üretildiği toplum tarafından anlamlı görülebilir. Fakat bu kategorizasyona tabi tutulan bölgelerde yaşayanların bu kavramı kullanıyor olmaları tam olarak Postkolonyal bir anlayışın özümsendiğinin göstergesidir. Kendine ötekileşme olarak değerlendirilecek bu yaklaşım geleceğe dair bir medeniyet oluşturma iradesinin bulunmadığını ortaya koymaktadır.
Çetinsaya, Gökhan. “Ortadoğu”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 33/403-407. İstanbul: TDV Yayınları, 2007.
Dadan, Ali. “Orta Doğu, Neyin Ortası Kimin Doğusu?” Uluslararası Ortadoğu’da Din ve Medeniyet Sempozyumu. Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları, 2021.
“Orta Doğu | Tarih, Harita, Ülkeler ve Gerçekler | Britanya”. 16 Mart 2023. Erişim 16 Mart 2023. https://www.britannica.com/place/Middle-East
Levha tektoniği, Dünya'nın yer kabuğunun yavaş yavaş hareket ettiği fikrini ortaya koyan bir teoridir. Yer kabuğu...
Coğrafyacı al-Mas’udi, İber yarımadasında yaşayan Müslüman Arapların Atlantik okyanusunu keşfetmek amacıyla...
Babil tarihi, Mezopotamya'daki Babil kentinin tarihini kapsar. Babil, günümüzde Irak'ın güneyinde...
Tikal Tapınağı, Maya uygarlığı tarafından M.Ö. 4. yüzyılda inşa edilmiştir. Tikal, Maya uygarlığı döneminde...
Mısır Piramitleri, insanlık tarihindeki en etkileyici mimari başarılardan bazılarıdır.
Angkor Vatı, Kamboçya'da bulunan ve dünyanın en önemli arkeolojik bölgelerinden biri olan Angkor...
Antik ticaret yollarından oluşan bir ağ olan Baharat Yolu, baharatların menşe yerlerinden uzak noktalara taşınmasını kolaylaştırarak...
Dünya üzerinde hiçbir devletin söz hakkının olmadığı, insanlar tarafından kolonileştirilmemiş, yerli...
Faslı bir alim ve seyyah olan İbn Battuta, dönemin tüm kaşiflerinden daha uzaklara giderek yaptığı olağanüstü...
Güney Amerika’nın kadim halkları arasında yer alan Aztek İmparatorluğunun başkenti konumundaki Tenochtitlan,...