Konya Bilim Merkezi İlimge

Öğretmen Değil Rehber

 Azime Selin Ekici
 5 dk  325

Çoğu zaman kendisine atfedilen kutsallıkla birlikte anılan öğretmenlik mesleğinin de bir tarihsel süreci vardır. Bu süreçte öğretmenliğin tanımında ve rolünde çeşitli değişiklikler olmuştur. Aslında bu, içerisinde bulunulan çağın toplumsal, siyasal, kültürel, ekonomik vb. açılardan değişen mevcut koşulları doğrultusunda ortaya çıkmış doğal bir durumdur. En genel tanımıyla öğretmen, bireyde istendik davranış değişikliği meydana gelmesini sağlamak amacıyla onu yönlendirip kılavuzlayan kişidir. Öğretmenliğin ortaya çıkışı ise insanlık tarihi ile eş zamanlıdır.

Tarihsel sürece baktığımız zaman göçebe topluluklarda örgün bir eğitimden söz etmek mümkün değildir. Yetişmekte olan çocuklar tüm bilgi, beceri, duygu ve sezgilerini doğal ve toplumsal çevreyle geçirdikleri yaşantılar yoluyla öğreniyorlardı. Bu öğrenme işi, “model alarak” ve “yaparak-yaşayarak” gerçekleşiyordu. Kurumsal olarak bir okul ve öğretmen yoktu ama eğitim vardı.


İnsanlar yerleşik hayata geçince bilgi, beceri ve duyguları da zenginleşmeye başladı. Sadece yaşamdan öğrenmek yeterli olmadı, iş bölümü çoğaldı ve boş zaman kavramı ortaya çıktı. Bundan dolayı da kurumsal eğitim ön plana çıkarak, okulların kurulmasına ve öğretmenlerin yetiştirilmesine başlandı. İlk Yerleşik toplum olan ve yazıyı icat edip kullanan Sümerlerde okul ve öğretmen bulunmaktaydı. Okullar saraya bağlı olmaktaydı. Genellikle maddi imkanı iyi olan ailelerin erkek çocukları bu okullara kabul edilmekteydi. Okul süresi çocukluktan başlayıp ergenlik çağına kadar sürüyordu. Kil tabletler üzerine öğretmenin yazdıklarını öğrenciler kopya ederek okuma ve yazmayı öğreniyorlardı. Diploma alacakları zaman tüm öğretmenlerin huzurunda öğrendiklerinin tümünden sınava tabi tutulurlardı. Sümerlerin dışında diğer yerleşik toplumlar olarak bilinen Mısır, Eski Yahudi, İran, Çin, Hint ve Grek toplumlarında da benzer şekilde okul, öğretmen ve eğitim uygulamalarının varlığından söz etmek mümkündür.

Eski Grek ve Roma’da eğitimin temelinde insan varken ortaçağ Avrupa’sında eğitim merkezi Hıristiyanlık olmuştur. Her türlü eğitim, İncil’in ve kilise babalarının dediklerinin kanıtlamak için işe koşulmuştur. Bu dönemde Avrupa’da skolastik düşünce hakim olmuş ve okulların büyük çoğunluğu kiliseye bağlanmıştır. Buradaki yöneticiler ve öğretmenler papazlardır.


Ortaçağ’da İslam dünyasındaki eğitimin Avrupa’dan çok ileri seviyede olduğu bilinmektedir. Abbasiler döneminde kurulan ve son derece önemli bir eğitim kurumu olan Beytü’l Hikme vasıtasıyla tercüme faaliyetleri başlamış böylece antik kültür mirasının İslam dünyasına aktarılması sağlanmıştır. Bu dönemde dikkat çeken diğer eğitim kurumları küttâblar (çocuklara okuma-yazma, Kur’an ve ilk dini bilgilerin öğretildiği mekanlar), camiler ve daha sonra da İslam coğrafyasının birçok bölgesinde kurulan medreselerdir. Özellikle Nizamiye (Bağdat), İskenderiye (Mısır), Sevilla ve Granada (İspanya) medreseleri dünyanın bilim, sanat ve felsefe merkezi olma özelliğine sahip önemli eğitim kurumlarıdır. Genellikle İslam’ın ilk dönemlerinde çocukların öğretmenleri için “muallim” veya “müeddib” kavramları kullanılmıştır. Muallimler, küttab öğretmenleridir. Müeddibler ise devlet adamları ve varlıklı kimselerin çocuklarını eğiten kimselerdir. Daha sonra İslami ilimlerin birer ihtisas alanı haline gelmesiyle birlikte derslere göre öğretmenlere verilen unvanlar da farklılaşmıştır. Fıkıh, tefsir ve diğer dini ilimleri okutan hocalar için “müderris”, hadis öğretimi yapan hocalar ile hankah ve zaviyelerde ders veren mutasavvıflar için “şeyh” kavramı tercih edilmiştir. 


Osmanlı Devleti’nde “mülazemet usulü” gereğince, müderris olma şartlarını taşıyan adaylar “matlab” adı verilen deftere isimlerini kaydettirerek sıralarının gelmesini beklerler, şayet bir medreseye aynı derecede birkaç müderris talip olursa aralarında imtihan yapılarak atama gerçekleştirilirdi. Sonraları bu sistem de bozulmuştur. Osmanlı Devleti’nde ilk öğretmen okulu (Darülmuallimin) 1848 yılında açılmıştır. Böylece 19. yüzyılın ikinci yarısında ve 20. yüzyılın başlarında öğretmenlik uzmanlık gerektiren bir meslek olarak tanımlanmış ve öğretmen yetiştiren okullar yaygınlaşmaya başlamıştır.

Avrupa’da Rönesans ve Reform hareketlerini izleyen Aydınlanma Dönemi, Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi pozitif bilimlere ağırlık veren yeni bir eğitim anlayışının gelişmesini hızlandırarak laik eğitim sisteminin kurumsallaşmasına ve okulların yaygınlaşmasına zemin hazırlamıştır. Bu yeni eğitim anlayışı, öğretmenlik mesleğine bakış açısını da değiştirmiş ve bu okullarda “din adamı-öğretmen” tipi yerine, yeni anlayışa uygun bir şekilde öğretmen olarak eğitilmiş bireylerin görev almaları gerektiği düşüncesini yaygınlaştırmıştır. Bu süreçte birçok Avrupa ülkesinde öğretmen yetiştiren okullar açılmıştır. Aydınlanma çağı olarak ifade edilen bu dönemde insan ve akıl merkeze alınmış, bilim ve pozitif düşünce ön plana çıkarılmıştır. Fransız devriminden sonra okullar kiliseye alınarak devlete bağlanmış, üniversiteler özgür düşüncenin merkezi haline gelmeye başlamıştır.

Hızlı bir şekilde gelişen eğitim teknolojisinin eğitim ortamlarında daha yaygın kullanıldığı günümüzde, artık konu ve öğretmen merkezli anlayışın yerini öğrenci merkezli yaklaşımlar almıştır. Öğretmene “rehberlik” misyonu yüklenmiştir. Her bir öğrencinin kendisini keşfetmesi ve yeteneklerini en üst seviyeye kadar geliştirmesi, olaylara ve hayata çok boyutlu bakabilen bireyler olarak yetiştirilmeleri günümüz öğretmenlerinin asıl görevi sayılmaktadır.


#sümer #öğretmen #eğitim #islam ve eğitim #fransız ihtilali sornasıeğitim #ortaçağda eğitim
0
0
0
Kaynakça

Güneş, Adem (ed.). Geçmişten Geleceğe Öğretmen ve Öğretmenlik. Otto Yayınları, 1. Basım, 2020.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Devleti’nin İlmiye Teşkilatı. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2014.

Demirci, Mustafa. “Beytü’l-Hikme: Antik Kültür Mirasının İslam Dünyasına Aktarılması”. İslam Kurumları Tarihi. ed. Eyüp Baş. Grafiker Yayınları, 2017.


BENZER MAKALE
Pelerinin Altındaki Hançer: Sicarii Suikast Örgütü

Pelerinin Altındaki Hançer: Sicarii Suikast Örgütü

Sicarii olarak tanımlanan grup adını suikast faaliyetlerinde kullanılan hançerden almaktadır. Kısa ve kıvrımlı olan...

Birlik ve Konfederasyon Mücadelesi: Amerika iç Savaşı

Birlik ve Konfederasyon Mücadelesi: Amerika iç Savaşı

Amerikan İç Savaşı, ekonomileri tarıma dayalı olan ve köleleri iş gücü olarak kullanan Güney...

Son İsrail-Arap Savaşı: Yom-Kippur Muharebesi

Son İsrail-Arap Savaşı: Yom-Kippur Muharebesi

Suriye ve Mısır önderliğinde Arap Devletleri 1973 yılının 6 Ekim’ine denk gelen Ramazan ayının onuncu gününde,...

Vaat Edilmiş Topraklar Efsanesi ve Siyonizm

Vaat Edilmiş Topraklar Efsanesi ve Siyonizm

Vaat Edilmiş Topraklar (Arz-ı Mev’ud), Tanrı'nın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere verdiğine inanılan...

Naziler ve Siyonist Ortakları

Naziler ve Siyonist Ortakları

Hitler'e karşı savaş başladığında neredeyse tüm Yahudi örgütleri müttefiklerle güçlerini...

İsrail’i Kuran Terörist Örgütler: Haganah, Irgun ve Lehi

İsrail’i Kuran Terörist Örgütler: Haganah, Irgun ve Lehi

Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İsrail'in kuruluş süreci de katliamlarla doludur. İsrail'in...

Protestanlık Uğruna Bir Savaş: 30 Yıl Savaşı

Protestanlık Uğruna Bir Savaş: 30 Yıl Savaşı

30 yıl savaşları 1618-1648 yılları arasında Almanya merkezli gerçekleşen ama bütün Avrupa’yı içine...

Üç Kralın Savaşı: Vadisseyl Muharebesi

Üç Kralın Savaşı: Vadisseyl Muharebesi

1578 yılında Portekiz Kralı, Muhammed El Mütevekkil’e destek vermek amacıyla ordusuyla Fas’a çıkarma...

Şekerin Acı Tarihi

Şekerin Acı Tarihi

Günümüzde neredeyse her alanda kullandığımız bir ürün olan şeker, Hindistan'dan başlayarak...

Etkin Azınlık: Moriskolar

Etkin Azınlık: Moriskolar

Müslümanlar, 8. yüzyılla birlikte İspanya topraklarında varlık göstermeye başladı. Önce fetihler...

ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER