Postmodern, ‘modern sonrası’ anlamına gelmektedir. Terim anlamı, modernleşmeden sonra ortaya çıkan dönemdir. İlk kullanımı 1960’lı yıllardadır. Postmodernizm, modernizme karşı tam bir cephe almamakla beraber bir modernizm eleştirisi sunmaktadır. Buna rağmen postmodernizmi modernizm içerisinde değerlendirmek daha doğru olur.
Temelinde sunduğu düşünce, mutlak bir gerçeğin olmadığıdır. Dünya, değer ve gerçeklikten soyutlanmıştır. Bunun sonucunda bir gösteri toplumu ortaya çıkmıştır. Günümüze yakın bir dönemde yaşamış Fransız sosyolog Jean Baudrillard bir simülasyon iddiası ortaya atar. Buna göre modernite sonrası dönem adeta bir simülasyondur. Bu simülasyonda gerçekler yer almaz. Her gerçeğin yeri onu temsil eden bir gösterge ile doldurulmuştur. Bu süreç içerisinde nesnelerin ruhları ölür, her türlü kategori gerçekliğini yitirerek birer gösterge halini alır.
Post modern dönemde, sınıfların yaşam tarzları birbirine karışır. Bu sebeple bireyler mensup oldukları sınıfa uygun olmayan davranışlar sergileyebilirler. Seküler bir yaşamı benimsemiş ve modern dünyanın kriterlerine uyum sağlamış birisi ibadetlerini yerine getirirken, muhafazakar dünya görüşü benimsemiş dindar sayılabilecek birisi ibadetleri konusunda hassasiyet sahibi olmayabilir. Bahsettiğimiz bütün bu değişimler modern dünyanın katılığını ve tutarlılığını kırıp yerlerine çoğulculuk ve göreceliliği getirmiştir.
Postmodernizm, dini kaynaklar temel alınarak ortaya atılan dünya yorumlarını reddeder. Geleneksel din kaynaklarında kadının aşağılanması, kölecilik, sömürgecilik gibi kavramların meşrulaştırıldığını iddia eder. Tarihsel süreçte din bir meta haline gelmiştir. Gösteriş için ibadet etmek, şirket reklamlarında dini unsur kullanımı, seçimlerde insanlardan oy toplayabilmek için dindar gözükmek bunun örnekleridir.
Bunların yanı sıra bazı düşünürler moderniteyle beraber darbe alan toplum yapısının yeniden düzelmesinin sadece dinler vasıtasıyla mümkün olacağını savunur. Moderleşmeyle beraber bir anlamda kökenlerinden ve dinlerinden uzaklaşan bireyler hırs, para, makam peşinde koşan ruhsuz varlıklar haline gelmiştir. İnsanlığa aykırı olan bu durum ancak köklere dönüş ile son bulabilir.
Postmodern dönemde din mensuplarının başka inançlara karşı tutumları genel olarak üç başlık altında incelenir:
1. Dışlayıcılık: Hakikat mevcuttur ve diğer inançlar kişiyi hakikate ulaştırmaz. Kutsal metinlerin genelinde bu şekilde bir yaklaşımı görmek mümkündür.
2. Kapsayıcılık: Tek bir hakikat mevcuttur ve sadece bir din bu hakikati temsil edebilir fakat diğer dinler tek olan hakikatten tamamıyla kopuk değildir, onu nisbi bir şekilde temsil eder.
3. Dini Çoğulculuk: Dinsel eşitlik olarak da isimlendirilen bu görüşe göre bütün dinler doğruluk bağlamında aynı değere sahiptirler.
Türkiye’deki güncel din algısına baktığımız zaman tek bir akımdan veya anlayıştan söz etmemiz mümkün değildir. Dini çoğulculuk düşüncesi gittikçe yaygınlık kazanırken eskiden beri var olan kapsayıcı ve dışlayıcı akımlar varlığını sürdürmektedir.
Adıç, N. (2008). Türk Sekülerleşlmesi İncelemelerinde Paradigma Değişimine Doğru. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 6(11), 61-92.
Kurt, A. (2018). Din Sosyolojisi. Ankara: Sentez Yayınları
Evrenin nasıl ortaya çıktığı, evrende var olan şeylerin kökeninin ne olduğu sorusu insanlığın en eski ve temel...
Yol, kaos ve düzen Çin felsefesinin merkezinde yer alan üç önemli kavramdır. Yol, düşünce...
Karakteristik pos bıyığı, acı yaşantısı ve kafa karıştıran eserleriyle tanınan Friedrich W. Nietzsche, felsefenin büyük...
Zihin felsefesinde tartışılagelen en temel konulardan biri fizikalizm üzerinedir 1931 yılında Otto Neurath ve 1932’de...
Ockham'ın usturasının prensibi genellikle İngiliz teolog, mantıkçı ve bir Fransisken rahibi olan Ockhamlı William'a...
Müslüman filozof ve hukuk bilgini Ebu Hamid el-Gazzâli (1058-1111), Descartes'tan 500 yıl önce...
Türkçeye “hayvancılık” olarak çevirebileceğimiz animalizmin ayırt edici iddiası temel metafizik...
Yaklaşık 2500 yıl kadar önce Elealı filozof Zenon ortaya birtakım fikirler attı ve çılgınca sorular sordu. Zenon...
8. ve 15. yüzyıllar Hıristiyan Ortaçağ felsefesinde Skolastik dönem olarak bilinmektedir. Bu dönemde...
Orwell’in siyaset felsefesinde temel iki kavram; 1930’ların ortasından hayatının sonuna kadar savunduğu sosyalizm...