el-Harrani ve el-Sufi olarak da anılan Ebu Musa Cabir İbn Hayyan El-Ezdi, Arap kimyasının ve modern eczacılığın kurucularından biri olarak kabul edilir. Avrupalılar tarafından Geber olarak bilinir.
Abbasî Halifeliği ile birlikte İslam medeniyeti dünyaya dalga dalga yayılıyordu. Öte yandan İspanya’da yeni bir medeniyet inşa eden Endülüs Emevîleri de başka bir ilim efsanesi olma yolunda ilerliyordu. O dönemde İslam dünyasında özellikle bilim alanında cesur bir ilerleyiş başlamıştı. Bu cesaretin ilk ve en büyük temsilcisi Ebu Musa Cabir bin Hayyan oldu.
Hayat hikayesi hakkında fazla bilgi bulunmayan Cabir’in 721 yılında İran’ın Horasan vilayetinde doğduğu genel kabul görmektedir. Cabir, temel eğitimini eczacı olan babasından almıştır ve bu durum “modern kimyanın kurucusu” olma yolundaki ilk adımıdır. Eğitim için İran’dan Irak’a göç eden Cabir eski kimya geleneğinin önemli temsilcilerinden ve Kûfe’de aktarlık yapan Cafer es-Sadık’ın talebesi oldu. Eğitim aşamalarını tamamladıktan sonra dönemin bilim ve düşünce merkezi olan Bağdat’a gitti. Burada Abbasi Halifesi Harun Reşid tarafından saray alimi olarak göreve getirildi. Bağdat’ta birtakım yönetimsel sorunların olması sebebiyle 803 yılında tekrardan Kûfe’ye döndü. Ömrünün geri kalanını Kûfe’de ilmi çalışmalarına adadı ve nitekim 815 yılında vefat etti.
Cabir b. Hayyan, kimya, tıp, eczacılık, matematik, metalürji, astronomi, felsefe, tarih ve fizik üzerine çalışmalar yaptı. Bu ilimler arasında tarihe adını altın harflerle kazımasına sebep olan uğraş ise kimyadır. Öyle ki ünlü Fransız bilim tarihçisi Marcellin Berthelot, Cabir hakkında “Aristo’nun mantık ilmindeki yeri neyse Cabir b. Hayyan’ın kimya ilmindeki yeri odur. Aristo mantığın kurucusu ve üstadı olarak kabul edildiği gibi Cabir b. Hayyan da kimyanın kurucusu ve üstadıdır.” demiştir. Yaptıklarıyla birlikte yalnızca kimyaya değil birçok bilim dalına ve bilimsel sürece katkı sağladı. Örneğin Yunan bilim adamlarının aksine deney ve gözlemin desteklemediği hiçbir sonucu kabul etmedi. Ayrıca tarihte bilinen ilk laboratuvarı da yine Cabir b. Hayyan kurdu.
Câbir bin Hayyan, birçok kimyasal yöntem bularak kimya ilmine önemli katkılar sundu. Örneğin, çelik ve diğer metallerin yapımı, kristalleşme, buharlaşma, damıtma, paslanmayı önleme, altın işleme, pigmentlerin ve diğer metallerin kimyasal analizi gibi süreçler bunlardan sadece birkaçıdır. Câbir bin Hayyan ayrıca, cam yapımında manganez dioksit kullanımını geliştirdi. Bu yöntem günümüzde hala kullanılmaktadır.
Ayrıca, kaynamakta olan şarabın yanıcı bir buhar çıkardığına dikkat çeken Câbir, bu keşif sayesinde el-Razi'nin etanolü keşfetmesine yol açtı. Bu buluşların yanı sıra Câbir ısıtıldağında metalin ağırlığını arttıracağını keşfetti. Ayrıca, gümüş nitrat üzerindeki ışığın karartıcı etkisiyle ilgili yaptığı deney, negatif fotoğraf tekniğinin erken habercisi olarak yorumlanabilir.
Cabir, asitler konusunda da kimyaya birçok katkı sağladı. Nitrik ve sülfürik asidin üretimi, altının diğer metallerden ayrıştırılması için potasyum nitrat (güherçile) ve kurşun kullanılması, civanın saflaştırılması gibi birçok önemli buluşa imza attı. Ayrıca, alkali kelimesini ilk kez baz gibi maddeleri adlandırmak için kullandı. Şapın ısıtılmasıyla sülfürik asit elde edilmesi, amonyum klorid ve nitrik asidin karıştırılmasıyla altını çözebilen aqua regia adlı bir çözeltinin ortaya çıkarılması, kristalleştirme yöntemiyle maddelerin saflaştırılması ve arsenik asidinin keşfi de Cabir'in çalışmaları arasındadır. Ayrıca, değişik maddelerin farklı miktarlarda sülfür ve cıva içerdiğini de ilk defa söyleyen bilim adamıdır.
Ayrıca Cabir bin Hayyan elementleri, günümüzde kullanıldığı gibi metaller-ametaller şeklinde tasnif etmiştir. Yani üç kategori öne sürmüştür:
1) Isınma yoluyla buharlaşan spirit ya da “cevher”, “öz”: Kükürt, kâfur, arsenik, sülfür, amonyum klorid ve amonyak
2) Metaller: Altın, gümüş, bakır, demir, kurşun ve kalay
3) Metal olmayan, toza dönüşebilen ametaller: Taş
Deney ve pratik bilgiye dayalı deneyimlerin önemi üzerinde durdu. Ateşte yanmayan kâğıdın imalatını gerçekleştirdi. Sadece materyalleri değil, hayvanları ve bitkileri de içeren varlıkları çeşitli kategorilere ayırdı. Evrenin anlaşılmasında sayıların önemine dikkat çekti. Özellikle 17 ve 28 sayıları, Cabir bin Hayyan'ın sisteminde özel bir öneme sahiptir. Maddelerin özelliklerini belirlemede denge prensibinden yararlandı. Bu prensip, maddelerin gerçek yoğunluklarını veya diğer maddelerdeki oranlarını tespit etmede kullanılmaktaydı. Maddenin atomik yapısını gösterir çizimler yaptı ve atomun parçalanabileceğini söyleyen ilk bilim adamı oldu. Aynı zamanda Cabir, maddenin sıcaklık, kuru, ıslak ve soğuk olmak üzere dört niteliğe sahip olduğunu ifade etti. Bunların yanı sıra, doğal yollarla oluşan maddelerin yapay olarak "üretilebileceğini" savundu.
Öte yandan yazdığı kitaplar Ortaçağ Avrupası’nda yaşamış kimyacıları da etkiledi. Ortaçağ'da, Cabir bin Hayyan'ın kimya üzerine kaleme aldığı çalışmalar, Latince'ye çevrilerek Avrupalı kimyacılar arasında standart kitaplar olarak kabul ediliyordu. Bu kitaplar arasında Kitab al-Kimya ve Kitab al-Zuhra gibi eserler, farklı şekillerde adlandırılarak yayımlanıyordu. Böylece bakır ve kalay gibi elementlerin altına dönüştürülebileceği yöntem arayışı için sembol niteliğinde olan “filozof taşını” bulmaya çalışmalarına bir gerekçe oluşturmuştur. Bu da simya biliminin var oluşu amacı açısından büyük önem teşkil etmektedir. Orta çağ kimyagerleri, Cabir bin Hayyan’ın eserlerinden önemli ölçüde teorik ve pratik bilgi edinmişlerdir.
Genetik ilmiyle de ilgilenen Cabir bir eserinde “Allah bize fiziki kanunlar vermiştir. Bunlarla bitki, hayvan hatta insanın benzerini yapabiliriz.” demiştir. Günümüzde insansı robotların ve yapay zekanın bu kadar gelişmiş olması 1200 yıl sonra Cabir’i haklı çıkarmıştır.
Her ne kadar simya ilmi değerli metallerin hazırlanmasıyla ilgili olsa da Cabir bin Hayyan hayatını, çalışmalarında deneyler kullanarak temel kimyasal yöntemlerin geliştirilmesine ve kimyasal reaksiyonların ve prensiplerinin incelenmesine adamıştır. Böylece simyayı mitler ve efsaneler alanından bilimsel bir disiplin olarak kimyaya dönüştürmenin yolunu açmıştır. Avrupa’da kimyanın “gelişimi doğrudan Cabir bin Hayyan’a kadar izlenebilmektedir.
Cabir bin Hayyan'ın yüzlerce eseri ve çalışması bulunmaktadır. Bunların az bir kısmı bugüne kadar incelenmiş ve yayınlanmıştır. Günümüzdeki tercüme çalışmaları da oldukça az ve yetersizdir. Cabir'in bilime katkısının gerçek büyüklüğünü ve derinliğini anlamak için daha fazla çalışma yapılması gerektiği açık bir husustur.
Akyol, Aygün, “Cabir b. Hayyan’ın İlimler Tasnifi ve İslam Epistemolojisindeki Yeri”, Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 18 (1), 11-22, 2018.
Amr, Samir S., Tbahhi, Abdelghani, “Cabir bin Hayyan”, National Library of Medicine, Erişim 23 Ocak 2024, https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6077026/
Bıyıklı, Murat, “Câbir b. Hayyân”, Siyer Yayınları, 2022.
Kaya, Mahmut, “Câbir b. Hayyân”, TDV İslam Ansiklopedisi, Erişimi 25 Ocak 2023, https://islamansiklopedisi.org.tr/cabir-b-hayyan
Saraç, Celal, “Cabir İbni Hayyan Üzerine”, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 1 (1), (Aralık 2013), https://doi.org/10.15370/muifd.95576.
Uysal, Enver, “İslam Düşüncesinde Erken Dönem Kavram Çalışmaları: Câbir b. Hayyan ve Kindî Örneği”, Avrasya Terim Dergisi, 4 (1), 1-14, 2016.
İngiltere tarihinde Protestan reformuna karşı çıkarak, Katolik inancını savunan Kraliçe Mary'nin Protestan...
Wilhelm von Humboldt, Prusyalı bir devlet adamıdır. Bakanlık ve diplomatlık yanında filozof, dilbilimci ve eğitimcidir....
Asıl adı Saadia ben Yosef olan Saadia Gaon Müslümanlar arasında Said el-Feyyumi olarak tanınmaktadır. Babilonya’da...
Osmanlı’nın en gözde mimarı olan Sinan, Kayseri’nin Ağırnas köyünde dünyaya gelmiştir. Yavuz...
Said Halim Paşa, döneminin İslam çizgisindeki aydınlarındandır. Çağdaşlarının aksine İsviçre’de...
Sıdıka Cuma, eleştirmenlerce beğenilen, birçok ödüle sahip çağdaş İslam sanatçısı, grafik...
Hz. Peygamber’i, ashabını ve İslâm dinini, müşriklerin hicivlerine karşı şiirleriyle savunduğu için...
755-769 yılları arasında Çin’de süren An Lushan ayaklanması sonucu 36 milyon insan hayatını kaybetmiştir....
Astronomi insanlık tarihi kadar eski bir bilimdir. Gökyüzü her zaman insanlar için bir merak konusu...
“Hüccetülislâm” ve “Zeynüddin” isimlendirmeleri ise İmam Gazzali’nin...