Kıptiler, Mısır dilinin Kıpti olarak bilinen geç bir biçimini konuşan İslam öncesi Mısırlıların torunlarıdır. Kıpti terimi Yunanca "Àigüptos" kelimesinden türemiştir. Mısırlı Müslümanlar daha sonra kendilerini bu isimle anmayı bıraktırmış ve bu terim Hıristiyan azınlığın ayırt edici adı haline gelmiştir. Kıptiler Roma Katolikliğine ve Protestan mezheplerine geçmeye başladıktan sonra Doğu Ortodoks cemaatinin Kıptileri, kendilerini Kıpti kökenli diğer Hıristiyanlardan ayırmak için kendilerine Kıpti Ortodoks demeye başlamışlardır.
Mısır'daki Kıpti nüfusunu tahmin etmek zordur çünkü araştırmacıların Mısırlı yetkililer tarafından anket katılımcılarına dinini sormaları yasaklanmıştır, ancak resmi tahminler Kıpti Hıristiyanların nüfusun yüzde 10 ila 15'ini oluşturduğunu belirtmektedir. Diğer bağımsız ve Hıristiyan kaynaklar çok daha yüksek rakamları, yani Kıptilerin nüfusun yüzde 25'ini oluşturduklarını tahmin etmektedir. Bu verilere göre tüm Ortadoğu'daki en büyük Hıristiyan azınlığı olmaktadırlar.
Hıristiyanlığın, birinci yüzyılın ilk yarısında Aziz Markos tarafından İskenderiye'ye getirildiği ve Mısır'a hızla yayıldığı söylenmektedir. İskenderiye Hıristiyanlık için önemli bir merkez haline gelmiş, İznik Konsili'nde (M.S. 325) Roma ve Antakya ile aynı seviyede değerlendirilmiştir. Hıristiyanlıkta papa unvanını kullanan ilk piskoposluk olan Mısır’daki İskenderiye Patrikhanesi giderek daha etkili hale gelmiştir. En etkili sakinleri arasında Efes Konsili'ne (431) ve Nestorius'un kınanmasına öncülük eden İskenderiyeli Aziz Cyril de vardı.
7. yüzyılda Arapların Mısır'ı fethinden sonra Kıptiler Yunanca kullanmayı bıraktılar. Bu durum onlarla Yunanca konuşan Romalılar arasındaki dil engelinden kaynaklanan doktrinsel tartışmayı daha da artırdı. Bizans imparatorlarının çeşitli uzlaşma girişimleri boşa çıktı. Daha sonra Arap halifeleri İslam'ı kabul edenleri kayırma eğilimine girdiler fakat kilisenin iç işlerine pek karışmadılar. Bu arada Kıptiler, Arap yönetimi altında önemli idari ve ticari roller oynadılar. Dolayısıyla Arap dili ve kültürünü benimsemek önemli bir araç haline geldi.
Kıptilerin asimilasyonu özellikle Fatımi yönetimi sırasında belirgin hale geldi. 12. yüzyılda Kıpti Kilisesi ayinlerde kullanılmak üzere Kıpti dilinin yanı sıra Arapça'yı da resmi dil olarak benimsedi. Bu, kiliseye giden pek çok kişinin artık Kıpti dilini anlamadığı gerçeğini göstermektedir. Ayrıca Arapça, Kıpti Ortodoks Kilisesi'nin hizmetlerinde, İncil dersleri ve çeşitli ilahiler için de kullanılmıştı. Sadece kiliseye giden herkesin anladığı bazı kısa nakaratlar Arapça değildi. Aziz Markos, İskenderiyeli Aziz Kiril ve Nazianzuslu Aziz Krikor'a atfedilen ayinlerinde kullanan hizmet kitapları, paralel bir sütunda Arapça metinle birlikte Kıpti dilinde (İskenderiye'nin Bohairic lehçesinde) yazılmıştır.
Kıptiler, 1517’de Memlükler’den iktidarı devralan Osmanlı yönetiminde de yaşamlarını aynı şekilde sürdürdüler. 1805 yılında Osmanlı idaresi tarafından Mısır Valisi olarak atanan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın istikrarı ve hoşgörüsü altında olan Kıptîlerin toplumsal konumu oldukça yükseldi. Öyle ki Mehmet Ali Paşa Dönemi’nde Kıptiler Mısır ordusunda hizmet etmeye başladı.
Kıptiler modern çağa kadar Mısır'da etkili bir grup olarak kaldı. İngiliz himayesi altında iki Kıpti başbakanlık görevini üstlendi. Kıptiler büyük arazilere ve zengin işyerlerine sahip olmaya devam ettiler. Ancak 1952 Mısır Devrimi, Kıptiler açısından oldukça önemli bir siyasi kopuşa neden oldu. Cemal Abdülnasır hükümetinin belirlediği yeni siyasi çerçeve ve mezhepçi politikaların giderek daha fazla öne çıkması, Kıptilerin partinin önde gelen pozisyonları ve yüksek devlet makamlarından ayrılmalarına yol açtı. 1952 Devriminden sonra Kıptîlerin Millî Meclisi’nin faaliyetlerinin dondurulması, patrik seçimine devletin müdahil olması gibi pek çok uygulama birçok Kıptinin ülkeden göç etmesine neden olmuştur.
1971'de Envar Sedat döneminin başlangıcında ekonomik merkezileşmenin çözülmesi üst sınıf Kıptilere fayda sağladı. Ancak 1970'lerde Envar Sedat’ın tutumları daha fazla sorunun ortaya çıkmasına neden oldu. 1978 ve 1979 yıllarında Yukarı Mısır'da Müslümanlarla Kıptiler arasında çok sayıda çatışma yaşandı. Sedat, 1981 yılındaki bir suikastla öldürüldükten sonra yerine Hüsnü Mübarek geldi. Mübarek dönemi diğer dönemlere kıyasla Kıptiler için daha ılımlı bir dönemdir. Papa Şenouda, Mübarek hükümetinin desteğiyle himayesi altında güçlü ve her şeyi kapsayan bir Kıpti topluluğu oluşturdu. Böylece Kıptı halkı statülerini tekrar kazandı.
Arap Baharı’nın olduğu dönemde Mısır yönetimi ve kilise ortak hareket etmiş, bu süreci durdurmak için büyük çaba sarf etmişlerdir. Arap Baharı ile ortaya çıkan özgürlük, eşitlik ve demokrasi istekleri kayıtsız kalmıştır. Kıptî Kilisesi de bu süreçte Kıptilerin yanında değil devletin yanında yer almıştır. Günümüzde de tam bir pozisyonu olmayan Kıptiler, Mısır’ın azınlık grubu olarak yaşamaktadırlar.
“Copt | Definition, Religion, History, & Facts | Britannica”. 02 Ekim 2023. Erişim: 12 Ekim 2023. https://www.britannica.com/topic/Copt
Elsässer, Sebastian. “The Copts and the Republican Regime (1952–2011)”, Oxford University Press, 2014.
Sert, Ekrem & Güç, Ahmet, “1952 Mısır Devrimi’nden Arap Baharı’na Kadar Geçen Süreçte Kıptîler”, Oksident 2(2), 2020, 193-219.
The Washington Institute. “The Copts and Their Political Implications in Egypt”. Erişim: 12 Ekim 2023. https://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/copts-and-their-political-implications-egypt
Yunanca “eikon” sözcüğünden gelen ikon veya ikona, imge, simge, tasvir anlamlarına gelmektedir....
1054 yılında Hıristiyan kiliseler arasında yaşanan büyük ayrılığın ardından İstanbul'da Roma'dan bağımsız...
“Işık Festivali”, “Makkabi Bayramı” olarak da bilinen Hanuka, Yahudiler tarafından her yıl Kislev...
Evanjelizm’in Amerika’ya girmesi ve burada sağlam şekilde inşa edilmeye başlaması, İngiltere’de ortaya...
Obon olarak da adlandırılan Bon festivali, Japonya’da “ataları anma bayramı” olarak kutlanmaktadır. Bon...
Caynizm’in dünya üzerinde tanınması ve yaygınlık kazanmasında etkili olan en önemli inanç “ahimsa”...
Şia, Hz. Peygamber’in vefatından sonra Hz. Ali’nin nass ile halife oluğuna inanır ve imametin kıyamete kadar...
Leonardo da Vinci denilince akla gelen eserlerinden biri de hiç şüphesiz Milano’da Santa Maria delle Grazie...
Yahudiler yüzyıllar boyunca seçilmiş halk olmaları nedeniyle kendilerini her zaman diğer toplumlardan ayrı tutmuş...
Aziz Shirdi Sai Baba'nın reenkarnasyonu olduğu kabul edilen Sathya Sai Baba'nın, Hindistan'da başlattığı...