Zihin felsefesinde tartışılagelen en temel konulardan biri fizikalizm üzerinedir. 1931 yılında Otto Neurath ve 1932’de Rudolf Carnap tarafından felsefede kullanılmaya başlanan fizikalizme göre; dünyada her şey fizikseldir ve her şey fizik yasaları ile açıklanabilir. Dile getirilen şeylerin fiziksel yasalarla açıklanabileceği düşünülmektedir.
Fizikalizm görüşünü reddeden, bilinç ve fizikalizm çalışmalarıyla tanınan 20. yüzyıl filozofu Frank Cameron Jackson, “What Mary Didn’t Know?” isimli makalesinde ortaya koymuş olduğu “Mary’nin Odası” deneyi ile fizikalizme meydan okumuştur. “Mary'nin Odası”, yalnızca bilinçli deneyim yoluyla keşfedilebilecek fiziksel olmayan özelliklerin ve ulaşılabilir bilgilerin var olduğunu ortaya koymaya çalışan bir düşünce deneyidir.
Frank Jackson’un ortaya koymuş olduğu “Mary’nin Odası” deneyi şu şekildedir:
Mary siyah beyaz bir odada, siyah beyaz bir televizyon monitörü aracılığıyla dünyayı araştırmaya zorlanan parlak bir bilim insanıdır. Görme nörofizyolojisi konusunda uzmanlaşmıştır ve diyelim ki olgun domatesleri veya gökyüzünü gördüğümüzde ve "kırmızı", "mavi" gibi terimleri kullandığımızda ne kast edildiğine dair tüm fiziksel bilgiler zihninde mevcuttur. Örneğin gökyüzünden gelen hangi dalga boyu kombinasyonlarının retinayı uyardığını, merkezi sinir sistemi aracılığıyla ses tellerinin kasılmasını ve akciğerlerden havanın atılmasını sağlanarak “gökyüzü mavidir” cümlesinin söylenmesinin hangi süreçler sonunda gerçekleştiği bilinmektedir. Burada temel soru, “Mary siyah beyaz odasından serbest bırakıldığında ne olacaktır?” ya da “Mary’e kırmızı bir elma verildiğinde Mary kırmızının ne olduğunu öğrenecek midir?” sorularıdır.
Jackson’ın deneyinde Mary, renk bilimi hakkında her şeyi bilen ancak renkleri hiçbir zaman deneyimlememiş biridir. Odadan çıkıp renkleri deneyimlediğinde Mary yeni bir şey öğrenmiş midir yoksa öğrenmemiş midir? Bu deneydeki argüman şu şekildedir;
1. Mary, serbest bırakılmadan önce insanın renk görüşüne ilişkin tüm fiziksel bilgilere sahiptir.
2. Ancak serbest bırakılmadan önce insanın renkli görmesi hakkında bazı bilgilere sahip değildir.
Bu durumda fizikalistlerin iddia ettiği gibi “her bilgi fiziksel bilgi değildir” sonucu ortaya çıkmaktadır.
Jackson’un deneyine karşı çıkan birçok fizikalist, deneydeki eksik ve yanlış yerlere vurgu yapmıştır. İlk olarak Paul Churchland, deneyin öncülleri ve sonuçlarını şu şekilde ele almıştır;
1. Mary beyin durumları ve özellikleri hakkında bilinmesi gereken her şeyi biliyor.
2. Mary’nin duyular ve onların özellikleri hakkında bilinmesi gereken her şeyi bildiği söylenemez.
Sonuç olarak Churchland duyular ve bunların özelliklerinin, beyin durumu ve özellikleri ile aynı olmadığını söyleyerek Jackson’ın öncüllerini eleştirmiştir.
Evan Thompson, Jackson’ın deneyinin uygulanamayacağına dair bir iddia ile deneye karşı çıkmaktadır. Ona göre Mary’nin tek renkle sınırlı bir alanda kalması, onun renk deneyimine engel olmamaktadır. Çünkü rüya görürken, gözlerini ovuştururken yahut ışık algısından kaynaklanan görüntülerde renkleri görebilmektedir. Fakat bu itiraz mantıklı değildir, zira felsefi deneyler ortaya koyulurken bu durumların gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinden öte ardındaki düşünceye odaklanılması gerekmektedir. Kısacası Thompson’ın bu deneyi gerçekleşmiş gibi düşünmesi ve deneyin kendisi ile ilgili itirazlarda bulunması gerekmektedir. Aynı şekilde bazı filozoflar da deneyin ilk öncülü olan; “Mary’nin odada iken renkleri görme ile ilgili tüm fiziksel gerçekleri biliyordur.” önermesine itiraz etmişler ve deneyin mümkün olmadığını söylemişlerdir.
Nemirow, bir deneyimin nasıl olduğunu bilmekle o deneyimi yaşamayı nasıl hayal edeceğimizi bilmenin aynı şey olduğunu iddia etmektedir. Yani Mary renkleri gördüğünde yeni bir şeyin bilgisini değil, yalnızca bir şeyi yapma yetisini kazanmaktadır. Bu nedenle Mary’de olan şey yeni bilgiler öğrenmek değil yeni yeteneklerin keşfedilmesidir. Yani yeni gerçeklere karşı bir bilgi öğrenmemekte, yalnızca belirli şeylerin nasıl yapılacağına dair yeni yetenek kazanmış olmaktadır. Nemirow, bu açıklamasıyla Jackson’ın ortaya koymak istediği iddiaya karşı çıkmaktadır.
Jackson'ın “Mary’nin Odası” deneyini tasarlamasındaki amaç, fiziksel olmayan gerçeklerin veya özelliklerin var olduğunu fizikalizm taraftarlarına göstermektir. Onun argümanı; Mary'nin kırmızı görmeyle ilgili tüm fiziksel gerçekleri bilmesine rağmen odasından çıkıp kırmızı bir şey gördüğünde, yeni bir gerçeği öğrendiği yönündedir. Jackson'a göre fizikalizm doğruysa Mary'nin tek renkli odasında bile kırmızıyı görme konusunda tam bilgiye sahip olması gerekmektedir. Ancak Jackson onun tam bilgiye sahip olmadığını ileri sürmektedir. Çünkü Jackson, fizikalizmin fiziksel gerçekleri açıkladığını ancak olağanüstü durumları açıklayamadığını kabul etmektedir.
Jackson’un yapmış olduğu düşünce deneyi ile ortaya koymak istediği şey, bilinçli deneyimle öğrenilecek fiziksel olmayan özelliklerin var olduğudur. Ortaya koymuş olduğu deney pek çok soru işareti ve itirazları da beraberinde getirmiştir. Ancak her iki taraf içinde kesin bir sonuca ulaşıldığı söylenememektedir. Sonuç olarak bilgi argümanına ilişkin bu tartışmaların yakın gelecekte sona ermeyeceği, bilincin doğası ve insan bilgisinin sınırları üzerine düşünmenin devam edeceğini göstermektedir.
Cagatay, Hasan. “Mary’nin Odası ve Fizikalizm”. Felsefe Tartışmaları 47 (ts.), 26-33.
Nida-Rümelin, Martine - O Conaill, Donnchadh. “Qualia: The Knowledge Argument”. The Stanford Encyclopedia of Philosophy. ed. Edward N. Zalta - Uri Nodelman. Metaphysics Research Lab, Stanford University, Fall 2023., 2023. https://plato.stanford.edu/archives/fall2023/entries/qualia-knowledge/
“Mary’s Room Knowledge Argument – HiSoUR – Hi So You Are”. Erişim 15 Kasım 2023. https://www.hisour.com/marys-room-knowledge-argument-26967/
“What Did Mary Know? | Issue 99 | Philosophy Now”. Erişim 15 Kasım 2023. https://philosophynow.org/issues/99/What_Did_Mary_Know
Evrenin nasıl ortaya çıktığı, evrende var olan şeylerin kökeninin ne olduğu sorusu insanlığın en eski ve temel...
Yol, kaos ve düzen Çin felsefesinin merkezinde yer alan üç önemli kavramdır. Yol, düşünce...
Karakteristik pos bıyığı, acı yaşantısı ve kafa karıştıran eserleriyle tanınan Friedrich W. Nietzsche, felsefenin büyük...
Ockham'ın usturasının prensibi genellikle İngiliz teolog, mantıkçı ve bir Fransisken rahibi olan Ockhamlı William'a...
Müslüman filozof ve hukuk bilgini Ebu Hamid el-Gazzâli (1058-1111), Descartes'tan 500 yıl önce...
Türkçeye “hayvancılık” olarak çevirebileceğimiz animalizmin ayırt edici iddiası temel metafizik...
Yaklaşık 2500 yıl kadar önce Elealı filozof Zenon ortaya birtakım fikirler attı ve çılgınca sorular sordu. Zenon...
8. ve 15. yüzyıllar Hıristiyan Ortaçağ felsefesinde Skolastik dönem olarak bilinmektedir. Bu dönemde...
Orwell’in siyaset felsefesinde temel iki kavram; 1930’ların ortasından hayatının sonuna kadar savunduğu sosyalizm...
Sokrates etik ve ahlak konularında konuşmuş önemli bir isimdir. Mutlu olmayı ahlaklı olmakla bir sayan Sokrates'e...