1927-1945 yılları arasında Çin'de Komünistler ve Milliyetçiler arasında uzun bir iç savaş yaşandı. Bir yanda ABD'nin desteğiyle Milliyetçiler, diğer yanda SSCB'nin desteğiyle Komünistler savaş meydanlarındaydılar. Bu savaşı Komünistler kazandı ve Milliyetçilerin lideri Çan Kay-şek Tayvan'a kaçtı. Bu Mao’nun kesin zaferi anlamına geliyordu. Ardından, Çin Halk Cumhuriyeti adında yeni bir komünist devlet ilan edildi ve bu devlet SSCB tarafından anında tanındı.
Çin; İngilizler ve diğer Batılı devletlerle yaşadığı sorunlar, Afyon Savaşları sonrası yaşanan gerileme ve çalkantılardan sonra 100 yılın ardından ilk kez yeniden ayağa kalkma fırsatı buldu. Ancak ülke çok toprak kaybetmişti. Bu nedenle Mao, iç savaşın sona ermesinin ardından Sincan ve Tibet gibi yerleri yeniden işgal etti ve Çin topraklarını genişletti. Tayvan ise ABD desteğine sahip olduğu için Mao’nun bu işgallerinden korunmuştur.
Mao, son 100 yılda yaşanan sorunlar nedeniyle diğer devletlere karşı oldukça temkinliydi. En büyük destekçisi olan SSCB'nin kurduğu Varşova Paktı'na bile katılmayı reddetmişti. Çin ve Mao, geçen yüzyılın bu travmalarını kolayca atlatamayacaktı. Sonuç olarak Mao hiçbir devlete güvenmedi. İdeolojik yakınlığı olan SSCB'ye bile tam anlamıyla hiç güvenmedi. Öte yandan SSCB ve Stalin, Mao'nun güvensizliğine rağmen Çin'e birçok yönden yardım etti. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ele geçirdiği toprağı Mançurya'dan Çin için çekilmesi bunun kanıtıydı.
Mao uluslararası ortamı çalkantılı ve her an büyük bir savaşın patlak verebileceği bir ortam olarak görüyordu. Devrimi sürdürmek isteyen Mao, diğer devletleri "düşman" olarak nitelendirdi. Diğer devletler de onu dışlamışlardı. Hiçbir şeyi olmayan Çin'e sadece SSCB teknik ve askeri yardım sağladı ve sanayileşmesi için birçok teknisyen gönderip proje sundu. Çin'de, Sovyet tarzı eğitim kurumları kuruldu ve binlerce Çinli öğrenci eğitim için SSCB'ye kabul edildi. 1950'de “İşbirliği ve Kapsamlı Yardım Antlaşması” ile resmiyet kazanan bu ittifak, Stalin'in ölümüne kadar devam etti.
Kruşçev, Stalin'in ölümünden sonra SSCB'nin yeni lideri oldu. Mao, Stalin'e saygı duyuyordu ama Stalin'den sonra Komünist dünyanın liderinin kendisi olması gerektiğini düşünüyordu.. Kruşçev ise öyle düşünmüyordu. Mao'nun aksine, Stalin yönetimini eleştiriyordu. Bunu sadece düşüncede bırakmadı ve “De-Stalinizasyon” hareketini başlattı. Bu ayrımla birlikte Mao ile Kruşçev arasındaki rekabet ve anlaşmazlık iki ülke arasındaki ilişkileri de etkiledi.
1960'lara gelindiğinde Çin, ABD ve Batılı devletlerin ardından kendisini SSCB'den de uzaklaştırmıştı. Stalin döneminde Çin'e verilen sübvansiyonlar ve teknik/askeri destekler sayesinde Çin daha bağımsız bir ülke haline gelmişti. Artık daha özgür hareket etme fırsatı bulmuştu. Bu dönemde Çin, Üçüncü Dünya ülkelerine yaklaşmaya başladı. Çin, herhangi bir blokta olmayan bu ülkelere liderlik etmek istedi. 1964 yılında nükleer denemelerinin başarısı ile Çin’in bu iddiasını daha da güçlendirmiştir. Çin aslında Üçüncü Dünya ülkelerine yaklaşmak zorunda kalmıştı. Etrafı düşmanlarla çevriliydi. Japonya onun tarihi düşmanıydı ve ABD bloğunun bir parçasıydı. Eski dost SSCB de artık dost değildi. Geriye sadece Üçüncü Dünya ülkeleri kalıyordu.
SSCB ve Çin arasındaki uzun sınır, Mao'yu tedirgin ediyordu. Yaklaşan bir saldırı karşısında devrimi sona erme tehlikesiyle karşılaşabilirdi. Ama bu düşmanlığı dengeleyen bir ülke daha vardı; ilk düşman ABD. Mao bu dengeden yararlanarak hareket alanını genişletiyordu ancak yine de Çin'in güvenliği risk altındaydı. İki ülke arasındaki gerilim o kadar yüksekti ki, bazen sınırda sıcak çatışmalar yaşanıyordu. Mao bu durumu çözmek için aradığı fırsatı 1971 yılında buldu. Çin, Japonya'da düzenlenen “Dünya Masa Tenisi Şampiyonası”na katılacaktı. Çin bu tarihe kadar hiçbir uluslararası müsabakaya katılmamıştı ve bu bir ilk olacaktı. Bu turnuvadan sonra Mao, Amerikan masa tenisi takımını Çin'e davet etti. Karşılıklı davetlerle devam eden bu süreç, daha sonra tarihe "Ping-Pong Diplomasisi" olarak geçmiştir. Daha sonra Henry Kissinger'ın bir heyet ile Çin'e gitmesi ve gizli görüşmeler yapması, Birleşmiş Milletler koltuğunun Tayvan'dan alınarak Çin Halk Cumhuriyeti'ne verilmesi ile Çin'in Batı bloğu ile yakınlaşması devam etti. Nihayet 1972’de ABD Başkanı Richard Nixon'un Çin ziyareti ile yeni bir sayfa açıldı. 28 Şubat 1972 tarihli “Şangay Deklarasyonu”nun imzalanması, yirmi yıllık düşmanlığın sona erdiğinin somut kanıtıydı.
Çin, 1949'dan 1950'lerin ortalarına kadar ideolojik kardeşi SSCB ile iyi ilişkiler içindeyken, SSCB ile ilişkileri bozulmaya başlayınca Üçüncü Dünya ile daha fazla iş birliği yaptı. 1971'den sonra başta SSCB olmak üzere yakın çevresindeki birçok ülke ile yaşanan çatışmalar, Çin'in güvenliğini sağlamak için Batı'dan destek almasını gerektirmiştir. Diğer bir deyişle Çin, 1950'lerin büyük bir bölümünde SSCB'nin askeri garantisi altındaydı. 1960-1970 yılları arasında Çin, Soğuk Savaş'ın çalkantılı yılları ve bu dönemde ABD ile SSCB'nin birbirlerine odaklanmaları sayesinde Soğuk Savaş'ın yıkıcı etkilerinden uzak durmayı başarmıştır. 1971 sonrasında ABD ile yakınlaşmanın ardından Çin, SSCB tehdidine karşı Batı Bloku'nun desteğini kazanmıştır. Mao, ideolojisine ters de olsa pragmatik bir liderlik sergilemeye çalışmıştır.
Dillon, Michael. Modernleşen Çin’in Tarihi. İstanbul: İletişim Yayınları. 2016
Gelber, Harry G. MÖ. 1100’den Günümüze Çin ve Dünya: Ejder ve Yabancı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. 2007
Holcombe, Charles. Doğu Asya Tarihi Çin, Japonya, Kore: Medeniyetin Köklerinden 21. Yüzyıl'a Kadar. İstanbul: Dergah Yayınları. 2016.
Keay, John. Çin Tarihi: Dünyanın En Az Anlaşılan Ulusunun İlginç Tarihi. İstanbul: İnkılap Kitabevi. 2008.
Çoğu zaman kendisine atfedilen kutsallıkla birlikte anılan öğretmenlik mesleğinin de bir tarihsel süreci...
Sicarii olarak tanımlanan grup adını suikast faaliyetlerinde kullanılan hançerden almaktadır. Kısa ve kıvrımlı olan...
Amerikan İç Savaşı, ekonomileri tarıma dayalı olan ve köleleri iş gücü olarak kullanan Güney...
Suriye ve Mısır önderliğinde Arap Devletleri 1973 yılının 6 Ekim’ine denk gelen Ramazan ayının onuncu gününde,...
Vaat Edilmiş Topraklar (Arz-ı Mev’ud), Tanrı'nın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere verdiğine inanılan...
Hitler'e karşı savaş başladığında neredeyse tüm Yahudi örgütleri müttefiklerle güçlerini...
Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İsrail'in kuruluş süreci de katliamlarla doludur. İsrail'in...
30 yıl savaşları 1618-1648 yılları arasında Almanya merkezli gerçekleşen ama bütün Avrupa’yı içine...
1578 yılında Portekiz Kralı, Muhammed El Mütevekkil’e destek vermek amacıyla ordusuyla Fas’a çıkarma...
Günümüzde neredeyse her alanda kullandığımız bir ürün olan şeker, Hindistan'dan başlayarak...