1948 yazında yaklaşık 110.000 Filistinli Celile'den sürüldü ve sınırı geçerek Lübnan'a yerleşti. Lübnan’a yerleşenlerin çoğu mülteci oldu. Yetmişli yıllarda Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), liderleri ve aktivistleri Ürdün'den sürüldükten sonra merkezini Lübnan'a taşıdı. FKÖ yaklaşık 340.000 Filistinliden sorumluydu. Sosyal hizmetler ve temel altyapılar sağladı; ekonomik, kültürel, sosyal ve politik kurumlar inşa etti. Aynı zamanda FKÖ'nün tarihi lideri Yaser Arafat, İsrail'e karşı silahlı mücadeleye önderlik edecek bir askeri aygıt geliştirdi. Binlerce Filistinli savaşçı (fedayinler) barındıkları mülteci kamplarında eğitildi. 1969'da Yaser Arafat ile Lübnan ordusunun komutanı arasında imzalanan bir anlaşmaya göre kampların tamamen Filistin askeri polisinin kontrolü altında olması şartı getirildi. Bu sayede mülteci kampları Filistin direnişinin sembolü haline geldi.
1975 yılında Lübnan'da iki kampı karşı karşıya getiren bir iç savaş patlak verdi: "Hıristiyan-muhafazakarlar" ve "İslami-ilericiler". İlk grup çoğunlukla Hıristiyanları (özellikle Marunileri) içeriyordu ve geleneksel düzenin korunması için cumhurbaşkanlığı etrafında bir blok oluşturmuşlardı. Pierre Gemayel tarafından 1936 yılında kurulan Falanjistler (ya da Kataeb) giderek koalisyonu yönetir hale geldi. Solcu, Müslüman ve Filistinli olmak üzere üç odağa sahip heterojen bir koalisyon oluşturan ikinci grup ise hâkim liderliğe şüpheyle yaklaşıyordu.
1976 yılında Suriye silahlı kuvvetleri Lübnan iç savaşına katılarak Lübnan'ı işgal etti ve kampları güçlendirdi. İsrail'in Hıristiyanlara desteği de hemen hemen aynı zamanda başladı. Lübnanlı Hıristiyanların varlığının tehlikeye girmesi durumunda İsrail'in yardım edeceğine dair bir anlaşmaya varıldı. Falanjistlere göre çoğunluğu Müslüman olan Filistinli mültecilerin sayısı ülkedeki Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasındaki demografik dengeyi tehdit ediyordu. Ayrıca bu durumun siyasi konumlarını zayıflatmasından da korkuyorlardı.
6 Haziran 1982'de IDF Lübnan'ı işgal etti. İsrail birlikleri FKÖ'nün karargâh kurduğu Batı Beyrut'u hızla kuşattı ve şehrin doğu kesiminde konuşlanmış Falanjist güçlerle karşılaştı. “Celile İçin Barış” adlı bu askeri operasyon, resmi olarak Kuzey İsrail sakinlerinin güvenliğini sağlamayı amaçlıyordu. Ancak FKÖ'nün altyapısının ve aygıtının zayıflaması da gündemdeydi. Ağustos ayının ortasında Filistinli savaşçıların ve FKÖ yetkililerinin tahliyesi, FKÖ ofisleri ile altyapılarının dağıtılması prensibi üzerinde bir anlaşmaya varıldı. Bu anlaşmaya göre bu bölgenin tahliyesi bazı İtalyan, Fransız ve Amerikan birliklerinden oluşan ve geldikleri tarihten itibaren otuz gün boyunca savaş alanında kalmaları planlanan çok uluslu bir gücün gözetimine verildi. Ayrıca bu anlaşmaya göre FKÖ'nün ayrılmasından sonra kamplarda kalacak olan Filistinli sivillerin güvenliği de garanti altına alınıyordu. Tahliye 21 Ağustos'tan 1 Eylül 1982'ye kadar sürdü ve ardından çok uluslu kuvvet planlanandan daha erken geri çekildi. FKÖ'nün tahliyesinin ardından parlamento tarafından yeni bir Lübnan cumhurbaşkanı seçildi. 23 Ağustos'ta yapılan oylamayı Falanjistlerin lideri Beşir Gemayel kazandı. Ancak İslami-ilericiler, Hıristiyan-muhafazakârların liderini İsrail'in adayı olarak gördükleri için seçimleri boykot ettiler. B. Gemayel göreve gelmeden önce 4 Eylül'de öldürüldü. Bu siyasi suikast, İsrail hükümetinin eline Filistinlileri kınama fırsatı ve Batı Beyrut'a girme argümanı verdi. Sabra ve Şatila katliamı bu olaydan iki gün sonra başladı.
Katliam ayın 15'inde, Çarşamba sabahın erken saatlerinde tank bombardımanı ve savaş gemileriyle başlatıldı. Sharon operasyonu denetlemek için saat 9:00'da sahaya geldi. 16 Eylül Perşembe günü öğlen 12:00'de şehrin askeri olarak ele geçirildiğini duyurdu. IDF'nin karargâhı, Kuveyt büyükelçiliğinin Sabra ve Shatila kamplarının yakınındaki trafik çemberinde bulunuyordu. İsrail tankları kampları çevreledi ve ana girişleri kontrol noktalarıyla kapattı. İsrail'in Batı Beyrut'u işgali dünya çapında protestolara yol açtı. ABD'de hatta İsrail hükümetinin bilgilendirilmeyen bazı üyeleri arasında bile öfke yükselirken İsrail Başbakanı, Savunma Bakanı ve üst düzey askeri liderler, önlerini kesmek için Beyrut'a girdiklerini iddia ettiler.
Falanjistler, perşembe günü öğleden sonra Sabra ve Şatila kamplarına girdiler. Çok sayıda kaynak tarafından kanıtlandığı üzere girişleri IDF ile koordine edilmiş ve IDF tarafından yetkilendirilmişti. Bir İsrail Komisyonu'nun (Kahan Komisyonu, 1983) siyasi ve askeri hiyerarşinin tanıklıklarına dayanan soruşturmasına göre İsrailli liderler, çarşamba günü yapılan bir toplantıda Falanjistleri kamplara göndermeye karar vermişlerdi.
16 Eylül öğleden sonra Falanjistler ile Beyrut'taki IDF şefi General Amos Yaron da dâhil olmak üzere İsrail askeri komutanlığı arasında toplantılar yapıldı. 17:00 - 18:00 civarında, ilk Falanjistler birimi (yaklaşık 150 erkek), başında E. Hobeika ile kamplara girdi. Sakinlerin ifadelerine göre öldürme Falanjistlerin girişinden hemen sonra başladı. Öğleden sonra elektrikler kesilmişti ancak IDF tarafından atılan işaret fişekleri kampların üzerini iyi aydınlatıyordu. Milisler bu fişekler sayesinde evlere girerek insanları vuruyor, bıçak veya baltalarla insanları kesiyor, kadınlara ve kızlara tecavüz ediyorlardı.
17 Eylül Cuma sabahı yeni Falanjist birlikler kamplara girdi. Saldırının zirvesinde milisler yaklaşık 400 kişiydi. Öldürme, yargısız infazlar, ev yıkımları ve para ya da mücevher gibi özel eşyaların yağmalanmasıyla katliam tüm gün sürdü. Cesetler, harabelerin altına terk edilmiş ya da buldozerlerle toplu mezarlara gömülmüştü. Tanıklar, birçok cesedin kamyonlara yüklendiğini ve kampların dışında bilinmeyen yerlere götürüldüğünü gördü. Onlara ne olduğunu kimse bilmiyordu. Onlar, Sabra ve Şatila katliamının kayıplarıydı.
Kampların girişlerinde görev yapan bazı IDF askerlerinin sivillerin öldürülmesine tanık olması ve bunu hiyerarşilerine rapor etmesi İsrail komutanlığına ulaştı. İsrail Soruşturma Komisyonu (Kahan Komisyonu, 1983), General A. Drori'nin Cuma günü öğlen 12:00'de Tel Aviv'deki amiri General R. Eytan'ı uyardığını ve daha sonra kontrol için Beyrut'a uçmaya karar verdiğini ortaya çıkardı. Sonraki saatlerde IDF genelkurmay başkanı, F. Ephram ve E. Hobeika görüştüler ve milislerin ertesi sabah geri çekilmesi konusunda anlaştılar.
Cumartesi sabahının erken saatlerinde Falanjistler, hoparlörle kamp sakinlerine teslim olmalarını emretti. Onları dışarıda topladılar. Lübnanlıları Filistinlilerden, erkekleri kadınlardan ayırdılar. Bazılarını idam ettiler bazılarını da kamyonların içine attılar ve erkeklerin çoğunu IDF subayları ve Falanjistlerin kendilerini sorguladıkları Sports City Stadyumuna götürmeye zorladılar. Saat 10:00'da Falanjistler, Sabra ve Şatila kamplarından ayrıldılar. Ancak ifadeler, sorgulamaların Sports City stadyumunda devam ettiğini doğrulamaktadır. Ardından Lübnan ordusu 19 Eylül Pazar günü kampların kontrolünü ele geçirdi.
Sabra ve Şatila katliamındaki kurbanların sayısı kesin olarak bilinmiyor ve asla bilinmeyecektir. Tahminler 700 ila 3500 arasında büyük farklılıklar göstermiştir. En düşük sayı IDF tarafından 700 ila 800 kurban arasında olduğu söylenmiş ve sözde veri İsrail Soruşturma Komisyonu tarafından kullanılmıştır. Resmi kaynaklar kayıpların 2.000'e ulaştığını gösteriyordu. Lübnanlı tarihçi Bayan al-Hout, 1982 ile 1984 yılları arasında Sabra ve Şatila'daki kayıplar üzerine saha çalışması yürüttü. 906 ölü ve 484 kayıp olmak üzere 1390 vaka tespit etti.
Uluslararası toplum, İsrail'in toplu katliamdaki rolünü kınadı ve 400.000 kadar İsrailli (nüfusun %8’i) Menachem Begin hükümetine karşı gösteri yaptı ve adli soruşturma talep etti. Yüksek Mahkeme Başkanı Yitzhak Kahan başkanlığındaki üç kişilik bir İsrail komisyonu, Filistinlilerin can düşmanı olan Falanjistlerin kamplara girmesini sağladıkları ve İsrailli subaylar ve hükümet yetkilileri zulümle ilgili raporlar almalarına rağmen bunları görmezden gelerek Falanjistlerin kamplarda kalış sürelerini uzatmalarına izin verdikleri için İsrailli yetkililerin "dolaylı olarak sorumlu" olduklarını tespit etti. Birleşmiş Milletler eski genel sekreter yardımcısı Sean MacBride başkanlığındaki Uluslararası Komisyon, uluslararası hukuk uyarınca İsrail'in doğrudan sorumlu olduğunu söylemiştir. Çünkü İsrail, IDF'nin kamplara girişini ve kamplardaki faaliyetlerini planlayıp kolaylaştırdığı, hayatta kalanların kamplardan ayrılmasını engellediği ve katliamı durdurmadığı için suçlandı.
Haziran 2001'de katliamdan sağ kurtulan 23 kişinin avukatları, insanların dünyanın herhangi bir yerinde işlenen savaş suçlarından yargılanmasına izin veren bir yasa uyarınca, Sharon aleyhinde Belçika mahkemesinde yasal işlem başlattı. Ocak 2002'de, Falanjist lider ve 1982 işgali sırasında İsrail ile baş irtibat görevlisi Elie Hobeika, Beyrut'ta bomba yüklü bir araçla öldürüldü. Hobeika, katliamdan sorumlu Falanjist milislere önderlik etmiş ve Belçika'daki olası savaş suçları davasında dönemin İsrail başbakanı olan Sharon aleyhinde ifade vermeye hazır olduğunu açıklamıştı. Hobeika'nın katilleri asla bulunamadı. Haziran 2002'de, Belçikalı yargıçlardan oluşan bir heyet, Şaron ülkede yargılanmak üzere bulunmadığı için ona yöneltilen savaş suçlamalarını reddetti. Ocak 2006'da Sharon ağır bir felç geçirdi ve 2014 yılında vefat edene kadar komada kaldı.
“Sabra and Chatila | Sciences Po Violence de masse et Résistance - Réseau de recherche”. 29 Nisan 2019. Erişim 17 Temmuz 2023. https://www.sciencespo.fr/mass-violence-war-massacre-resistance/fr/document/sabra-and-chatila.html
IMEU. “The Sabra & Shatila Massacre | IMEU”. Erişim 17 Temmuz 2023. https://imeu.org/article/the-sabra-shatila-massacre
The Independent. “Another War on Terror. Another Proxy Army. Another Mysterious”. 28 Kasım 2001. Erişim 17 Temmuz 2023. https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east/another-war-on-terror-another-proxy-army-another-mysterious-massacre-and-now-after-19-years-perhaps-the-truth-at-last-9255784.html
“Sabra and Chatila | Sciences Po Violence de masse et Résistance - Réseau de recherche”. 29 Nisan 2019. Erişim 17 Temmuz 2023. https://www.sciencespo.fr/mass-violence-war-massacre-resistance/fr/document/sabra-and-chatila.html
Çoğu zaman kendisine atfedilen kutsallıkla birlikte anılan öğretmenlik mesleğinin de bir tarihsel süreci...
Sicarii olarak tanımlanan grup adını suikast faaliyetlerinde kullanılan hançerden almaktadır. Kısa ve kıvrımlı olan...
Amerikan İç Savaşı, ekonomileri tarıma dayalı olan ve köleleri iş gücü olarak kullanan Güney...
Suriye ve Mısır önderliğinde Arap Devletleri 1973 yılının 6 Ekim’ine denk gelen Ramazan ayının onuncu gününde,...
Vaat Edilmiş Topraklar (Arz-ı Mev’ud), Tanrı'nın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere verdiğine inanılan...
Hitler'e karşı savaş başladığında neredeyse tüm Yahudi örgütleri müttefiklerle güçlerini...
Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İsrail'in kuruluş süreci de katliamlarla doludur. İsrail'in...
30 yıl savaşları 1618-1648 yılları arasında Almanya merkezli gerçekleşen ama bütün Avrupa’yı içine...
1578 yılında Portekiz Kralı, Muhammed El Mütevekkil’e destek vermek amacıyla ordusuyla Fas’a çıkarma...
Günümüzde neredeyse her alanda kullandığımız bir ürün olan şeker, Hindistan'dan başlayarak...