Tasmanya Kara Savaşı (1824-1831), Avustralya tarihindeki en yoğun sınır çatışmasıydı. Bu, o zamana kadar kültürel ve teknolojik açıdan birbirleri arasında uçurum olan iki grup arasında geçen ilk çatışmaydı. Bir yanda ülkenin kontrolünü ele geçirmek isteyen son teknolojinin ürünü silahlara sahip İngiliz sömürgecilerin çabası, diğer yanda topraklarını korumak isteyen bir halkın hayatta kalma mücadelesiydi.
Karşılıklı çatışmalarda 600’ü yerli Aborjinlerden olmak üzere yaklaşık 1000 kişi hayatını kaybetti. Bununla birlikte Tasmanya’da bir halkın ve kültürün yok edilmesi çok daha acı vericiydi. Bu savaş, dünyanın bu uzak coğrafyasından başka bir yerde olsaydı, herkesin bildiği bir tarihi vaka olurdu. Ancak üzerinden neredeyse iki yüzyıl geçmesine rağmen çoğu Avustralyalı bu konuda neredeyse hiçbir şey bilmemektedir.
Britanya’nın 1803’te Tasmanya’ya yerleşmesinden sonraki ilk 20 yıl boyunca, Derwent ve Tamar nehirleri üzerindeki küçük ileri karakolları sadece birkaç binden fazla, yetersiz donanıma sahip sömürgeciden oluşuyordu. Adanın büyük çoğunluğu Aborjin kontrolü altındaydı ve çatışmalar oldukça nadir gerçekleşiyordu. Napolyon’un yenilgisinin ardından bu durum kısa süre sonra değişti ve 1820’lerin ortalarında adanın iç kesimlerine yerleşim hızla ilerlemeye başladı.
Kabile topraklarının bu işgali Kara Savaş’ın temel nedeniydi, ancak Aborjinlerin itiraz ettiği şey yalnızca beyaz adamın varlığı değildi. Sömürgelerde kadın sayısının altı katı kadar beyaz erkek vardı ve özellikle Aborjin topraklarına sınır olan bölgelere kaçak, mahpus, maceracı veya sürgün erkekler gönderilmişti. Tahmin edilebileceği gibi bu erkeklerin bazıları Aborjin kadın ve çocuklara şiddete başvurarak musallat oldular ve bu, savaşın en temel tetikleyicisi oldu.
Giderek daha fazla sömürgeci akın ettikçe, Aborjin saldırılarının sayısı 1824’te 20’den 1830’da 259’a yükseldi. Savaş ekipleri düzinelerce mülkü ateşe verdi, yüzlerce evi yağmaladı ve binlerce koyun ve sığırı mızrakladı. Daha da yıkıcı olanı insan kaybıydı: 223 sömürgeci öldürüldü ve 226 kişi yaralandı. Neredeyse her sömürgeci tanıdığı birini kaybetti. Diğer tarafta, Aborjinlerden 200 kadarı savaştan sağ kurtulabildi ve hem ülkelerini hem de yaşam tarzlarıyla birlikte tanıdıkları hemen hemen herkesi kaybeden bu insanlar 1830’ların başında Flinders Adası’na sürgün edildiler. Kötü barınma koşullarına mahkum edilen, evlerinden sürgün edilen, duygusal travma geçiren, hastalıklarla boğuşan ve ciddi şekilde yetersiz beslenen yerleşim yerindekilerin çoğu ise birkaç yıl içinde öldü.
İlk bakışta bu durum oldukça dengesiz bir çatışmaya işaret etmektedir. Bununla birlikte 1824-1831 yılları arasında Aborjinlerin 306’sının spesifik bir şekilde işkenceyle öldürüldüğüne dair kanıtlar mevcuttur ve gerçek rakam bunun iki katını bulmaktadır. Görünen asimetri, adanın birkaç bin asıl sakininin çoğunun muhtemelen doğrudan beyaz adamlar tarafından değil, onların yol açtığı hastalık, yıkıcı çatışma ve genel kargaşa nedeniyle öldürülmüş olmasından kaynaklanmaktadır. Dahası, Aborjinler sayılarını yenileyemezken öldürdükleri her sömürgecinin yerine yüzlerce kişi daha gelmiştir.
Kara Savaş’ı kaybetmiş olsalar da Tasmanya Aborjinlerinin çabaları anılmayı hak etmektedir. Sadece mızraklar ve sopalarla donanmış olarak, Avustralya’nın herhangi bir yerindeki yerli halklar arasında en sert direnişi sergilediler ve neredeyse iki düzine kalana kadar mücadeleyi sürdürdüler. Bunların birçoğunun ismi bilinmektedir. Hatta elimizde, beyaz bir adamın kurşunuyla parçalandıktan sonra kendi kolunu kesip dağlayan ünlü direniş lideri Tongelongerter gibi savaşçıların portreleri bile bulunmaktadır. Bu tür karakterler ilgimizi ve hayranlığımızı hak etmektedir.
Ayrıca bu katliam gibi savaşın tüm suçu, çoğu önemsiz suçlar nedeniyle hapsedilip adaya gönderilen ve yabancı bir ülkede, daha da yabancı bir düşmanın elinden ölümleriyle karşılaşan İngiliz sömürgecilere atılmamalıdır. Bazıları hiç silah tutmamıştı, hatta bir Aborjin kampına ateş bile etmemişti; gaddar ve tacizkar olan bazıları siyah düşmanlarını her fırsatta öldürmüştü ama elini kana bulamayan sömürgeciler koşulların kurbanıydı. Asıl suç, dönemin hâkim gücü İngiliz siyasetinde aranmalıdır.
Günümüzde “Kara Savaş” Avustralya ordusunu içermemesinden dolayı Avustralya Devleti tarafından bir savaş olarak tanınmamaktadır. Yerli Tasmanyalılar İstila Günü’nde kendi anma törenlerini düzenlerken, Kara Savaş resmi olarak tanınmadığı için yıldönümlerinde herhangi bir etkinlik bulunmamaktadır. Tasmanyalılar haklı olarak Kara Savaş’ın biraz daha tanındığını görmek istemektedirler.
Britannica, “Black War”, Erişim 10 Şubat 2024, https://www.britannica.com/event/Black-War
Clements, Nicholas, “Black War:Fear, Sex and Resistance in Tasmania, University of Queensland Press, 2014.
Reynolds, Henry, Clements, Nicholas, “Tongerlongeter: First Nations Leader and Tasmanian War Hero”, NewSouth Publishing, 2022.
Turnbull, Clive, “Black War: The Extermination of the Tasmanian Aborigines”, F. W. Cheshire, 1948.
Çoğu zaman kendisine atfedilen kutsallıkla birlikte anılan öğretmenlik mesleğinin de bir tarihsel süreci...
Sicarii olarak tanımlanan grup adını suikast faaliyetlerinde kullanılan hançerden almaktadır. Kısa ve kıvrımlı olan...
Amerikan İç Savaşı, ekonomileri tarıma dayalı olan ve köleleri iş gücü olarak kullanan Güney...
Suriye ve Mısır önderliğinde Arap Devletleri 1973 yılının 6 Ekim’ine denk gelen Ramazan ayının onuncu gününde,...
Vaat Edilmiş Topraklar (Arz-ı Mev’ud), Tanrı'nın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere verdiğine inanılan...
Hitler'e karşı savaş başladığında neredeyse tüm Yahudi örgütleri müttefiklerle güçlerini...
Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İsrail'in kuruluş süreci de katliamlarla doludur. İsrail'in...
30 yıl savaşları 1618-1648 yılları arasında Almanya merkezli gerçekleşen ama bütün Avrupa’yı içine...
1578 yılında Portekiz Kralı, Muhammed El Mütevekkil’e destek vermek amacıyla ordusuyla Fas’a çıkarma...
Günümüzde neredeyse her alanda kullandığımız bir ürün olan şeker, Hindistan'dan başlayarak...