1054 yılında çalkantılı olaylar sonucunda Roma ve İstanbul birbirlerini aforoz ederek ayrılmış ve bugün Katolik ve Ortodoksluk olarak bildiğimiz iki büyük mezhebin ortaya çıkmasına sebep olan ilk büyük adım atılmıştır. Bu ayrılmanın ardından İstanbul’da Roma’dan bağımsız bir Ortodoks Patrikhanesi kurulmuştur. 1204 yılında Latinlerin İstanbul üzerine düzenledikleri Haçlı Seferi ile kesintiye uğramışsa da Bizans’ın yıkılışına kadar Patriklik makamı var olmaya devam etmiştir.
Büyük ayrılmanın yaşandığı dönemlerde Türkler hızla fetihlerde bulunmuş ve Hıristiyanların bulundukları yerleri kendi hakimiyetine almaya başlamıştır. Bizans Anadolu’da ilerleyen Türklere karşı Roma’dan yardım istemiş ve birleşme için girişimde bulunan iki kilise aralarındaki ihtilaflar sebebiyle bunu gerçekleştirememiştir. Roma’dan destek alamayan Bizans İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul, 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilerek Osmanlı hakimiyetine girmiş ve Ortodoks Hıristiyanlar için yeni bir dönem başlamıştır.
İstanbul, Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildikten sonra patriğin, Sultanı ziyarete gelmemiş olması Sultan’ın dikkatini çekmiş ve bu durumu sordurmuştur. Hıristiyanlar kendilerinin bir patriklerini olmadığını söyleyince, Fatih Sultan Mehmet hiç vakit kaybetmeden patrik seçilmesini emretmiş ve doğu-batı birleşmenin olmaması için İstanbul Patrikliğini desteklemiştir. Tıpkı Roma’da olduğu gibi patrik seçimi gerçekleştirilmiş ve Georges Scolarius, II. Gennadios ismiyle Türk hakimiyetindeki ilk Patrik seçilmiştir. Böylece Ortodoks Kilise, Roma esaretinden kurtularak özgürleşmiştir.
Patrikhane makamı ilk olarak Havariyyun Kilisesi olmuştur. Zamanla çeşitli gerekçelerle yer değişikliği yaşayan Patriklik makamı son olarak Fener’de bulunan Aya Yorgi Manastırı’na taşınmıştır. Osmanlı döneminde Patriklik makamı Roma döneminde olduğundan daha rahat bir hale gelmiş, yalnızca Rumların değil, Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ kiliselerinin de dini otoritesi olma görevini yürütmüştür. Bu dönemde Patrik, vezirlerle aynı statüde kabul edilmiş, vergi vermemiş ve her türlü tehlikeye karşı yeniçeri muhafız birliği tarafından korunmuştur. Osmanlı devleti hiçbir şekilde Ortodoks kilise teşkilatına karışmamıştır. Bütün bu haklara karşı Osmanlı Devleti, Patriklerin Sultana sadık kalmasını, devletin kanunlarına riayet etmesini ve birleşme için çalışmalar gerçekleştirilmemesini istemiştir.
Patrikhane, Osmanlı topraklarında bu denli rahat şekilde yaşıyorken, dışarıdan gelen etkilerle ve Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflamasını fırsat bilerek gizliden gizliye eski Bizans’ın kurulması için çalışmalar yürütmeye başlamıştır. Patrikhane, Anadolu’da Türk hakimiyetine son verilmesini, İstanbul’un başkent olduğu büyük bir Bizans’ı yeniden diriltmeyi ve yakın doğuda Yunanistan kurma fikri olan "Megali İdeası'nı" inşa etmek için çalışmalara başlamıştır. Bu emellerine ulaşabilmek amacıyla ayaklanmalar başlatılmıştır. II. Mahmud zamanında yapılan bu ayaklanmaların sorumlusu olarak Fener Patriği V. Gregorius sorgulanmış ve suçunu itiraf ettikten sonra idam edilmiştir. Bu olaydan sonra idamın gerçekleştiği yer olan patrikhanenin orta kapısı “kin kapısı” olarak bilinmekte ve o günden itibaren kapalı tutulmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti Lozan’dan sonra patrikhaneyi denetlemeye başlamış, patrik olacak kişinin Türk vatandaşı olması gerektiği ve seçimler sırasında da Türkiye’de görevli olması şartı getirmiştir. Lozan’dan sonra Fener Patrikliği pasif duruma getirilmiş ve yazışmalarda kilise lideri başpapaz olarak anılmış, patrik sıfatı kullanılmamıştır.
1925 yılında dönemin patriği Grigoryos ölmüş, yerine Konstantinos patrik seçilmiştir. Ancak Yunanistan’da buna karşı çıkanlar olmuş ve Konstantinos’un mübadeleye tabi olması gerektiğini hatta bunu Türk hükümetinin istediğini iddia etmiştir. Yaşanan sıkıntılı süreçlerden sonra Konstantinos istifa etmiş yerine İzmir metropoliti III. Basileios gelmiştir. Yetmiş dokuz yaşında patrik olan Basileios dört yıl sonra ölmüş yerine Fotios patrik seçilmiştir.
II. Dünya Savaşı’nın ardından Amerika desteği alan Patrikhane tekrar sorun çıkarmaya başlamıştır. Patrik seçilmesi ile ilgili uyulması gereken şartları sağlamayan Athenagoras Amerika tarafından, 1948’de Türkiye için güven verici olduğu gerekçesiyle patriklik makamına getirilmiştir. Oysa Athenagoras hem Türk vatandaşı değildir hem de Türkiye topraklarında görev yapmamaktadır. Kısacası anlaşma şartları çerçevesinde Patrik olması mümkün değildir. Fakat arkasında olan güç nedeniyle anlaşma şartlarını yerine getirmek adına Athenagoras Türk vatandaşı yapılmış ve Patrik seçilmiştir. Ancak Athenagoras güven verici izlenimin aksine patrik olur olmaz siyasi olayların içinde yer almıştır. Yaptığı pek çok siyasi müdahale dışında her zaman Rumları Türklerden ayıracak şekilde söylemlerde bulunmuş, dinlerine ve ırklarına sahip çıkmalarını belirtmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nde en uzun patriklik görevini yapan Athenagoras, II. Vatikan Konsili sırasında da patriklik makamında yer almış ve Katoliklerle Ortodoksların dostluğundan bahsederek birleşmeye vurgu yapmıştır.
Athenagoras’tan sonra Fener Patrikliği görevine halen devam eden Bartholomeus gelmiştir. Selefleri gibi dış güçlerin desteğini alarak Türkiye’de faaliyette bulunmak istediği bilinmektedir. O, Fener Patrikhanesi’nin Türkiye’nin gurur duyması gereken bir ayrıcalık olduğunu söylemiş ve din adamı yetiştirmek için Türkiye’den bağımsız olacak şekilde Heybeli Ada Ruhban Okulu’nun açılmasını istemiştir. Ancak patrikhanenin faaliyetleri Lozan’da kararlaştırıldığı şekliyle uygulanmakta ve anayasaya aykırı icraatlarda bulunulmasına izin verilmemektedir.
Günümüzde Fener Patrikhanesi, İstanbul’da yaşayan Rum kökenli Hıristiyanlar ve Türk vatandaşı olan Rum Ortodoks cemaatinin başpiskoposluğu olarak kabul edilmektedir. Türk devleti sınırları içinde on iki metropolitlikleri yer almaktadır. Ayrıca Türkiye dışında da metropolit ve piskoposlukları bulunmaktadır. Türkiye sınırları içerisinde yer alan metropolitlikler; Kadıköy Metropolitliği, Tarabya Metropolitliği, Adalar Metropolitliği, Gökçeada ve Bozcaada Metropolitliğidir. Patrikliğin Türkiye Cumhuriyeti dışındaki metropolitlikleri ve başpiskoposlukları ise şunlardır: Girit Başpiskoposluğu, On İki Ada Metropolitliği, Amerika Başpiskoposluğu, Avustralya Başpiskoposluğu, Avrupa Metropolitlikleri, Kanada’daki Toronto Metropolitliği, Arjantin Buenos Aires Metropolitliği, Panama metropolitliği, Hong Kong Metropolitliği, Yunanistan’da Fener Patrikliğine bağlı metropolitlikler, Fener Patrikhanesine bağlı manastır ve kurumlardır.
Altıncı yüzyıldan beri tüm Ortodoksların lideri kabul edilen Fener Patrikhanesi’nin, günümüzde 5.305.000 üyesinin olduğu söylenmektedir. Bunlardan 5.000’inin Türkiye’de olduğu geri kalan kısmının ise Yunanistan ve diasporada yaşayan Ortodokslar olduğu bilinmektedir.
Ercan, Hikmet Yavuz. “FENER VE TÜRK ORTODOKS PATRİKHANESİ”. Tarih Araştırmaları Dergisi 5/8 (01 Mayıs 1967), 411-439. https://doi.org/10.1501/Tarar_0000000301
Özsüer, Esra. “İstanbul Ortodoks Fener Rum Patrikhanesi ve Balkan Kiliseleri Üzerindeki Tarihi Rolü”. International Balkan Annual Conference (IBAC). https://www.academia.edu/15716945/%C4%B0stanbul_Ortodoks_Fener_Rum_Patrikhanesi_ve_Balkan_Kiliseleri_%C3%9Czerindeki_Tarihi_Rol%C3%BC
Patsaman), Recep Paçaman (Retzep. “Dünden Bugüne Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi”. Recep PAÇAMAN. Erişim 24 Mart 2023. https://www.academia.edu/5562733/D%C3%BCnden_Bug%C3%BCne_Fener_Rum_Ortodoks_Patrikhanesi
Şahin, M. Süreyya. Fener Patrikhanesi Ve Türkiye. Ötüken Neşriyat, ts.
Yalçin, Emruhan. “Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin Ekümenikliği Tartışmaları ve Gerçekler”. Atatürk Yolu Dergisi 13/50 (01 Aralık 2011), 479-514. https://doi.org/10.1501/Tite_0000000366
Yildirim, Yrd Doç Dr Münir. “FENER PATRİKHANESİ VE EKÜMENİZM: DİNLER TARİHİ AÇISINDAN BİR ANALİZ”. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 15/1 (01 Mart 2006), 469-488.
TDV İslâm Ansiklopedisi. “FENER RUM ORTODOKS PATRİKHÂNESİ”. Erişim 24 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/fener-rum-ortodoks-patrikhanesi
Yunanca “eikon” sözcüğünden gelen ikon veya ikona, imge, simge, tasvir anlamlarına gelmektedir....
“Işık Festivali”, “Makkabi Bayramı” olarak da bilinen Hanuka, Yahudiler tarafından her yıl Kislev...
Evanjelizm’in Amerika’ya girmesi ve burada sağlam şekilde inşa edilmeye başlaması, İngiltere’de ortaya...
Obon olarak da adlandırılan Bon festivali, Japonya’da “ataları anma bayramı” olarak kutlanmaktadır. Bon...
Caynizm’in dünya üzerinde tanınması ve yaygınlık kazanmasında etkili olan en önemli inanç “ahimsa”...
Şia, Hz. Peygamber’in vefatından sonra Hz. Ali’nin nass ile halife oluğuna inanır ve imametin kıyamete kadar...
Leonardo da Vinci denilince akla gelen eserlerinden biri de hiç şüphesiz Milano’da Santa Maria delle Grazie...
Yahudiler yüzyıllar boyunca seçilmiş halk olmaları nedeniyle kendilerini her zaman diğer toplumlardan ayrı tutmuş...
Aziz Shirdi Sai Baba'nın reenkarnasyonu olduğu kabul edilen Sathya Sai Baba'nın, Hindistan'da başlattığı...
Şii gelenek içerisinde 19. yüzyılda ortaya çıkan Bahailik, Mirza Hüseyin Ali tarafından kurulmuştur....