Konya Bilim Merkezi İlimge

İslam Ordusunun Genç Komutanı: Üsame bin Zeyd

 Havva Yılmaz
 5 dk  2310

Üsâme bin Zeyd, hicretten sekiz yıl önce miladi 614 yılında Mekke’de doğmuştur. Babası Hz. Peygamber’in azatlı kölesi Zeyd b. Hârise, annesi Ümmü Eymen’dir. Üsame, annesi ve babası Resulullah’a hizmette bulunmuşlardır. Bundan dolayı Üsâme bin Zeyd ömrünün yaklaşık yirmi yılını Hz. Peygamber’in yanında onun terbiyesiyle geçirmiş, ailenin bir ferdi olmuştur. Sahabe arasında Resulullah’ın sevgilisi lakabıyla tanınmıştır. 18 yaşlarında birçok sahabenin önüne geçerek Peygamber Efendimiz tarafından komutan tayin edilmiştir.

Resulullah’ın vefat edeceğine yakın bir dönemde Şam bölgesinde Rumlara karşı savaşmak için büyük bir ordu hazırlanmıştı. Resulullah, Üsâme b. Zeyd’e hitaben “Seni hazırlanan ordunun başına komutan tayin ediyorum. Hemen harekete geç, babanı şehit edenlerin üzerine yürü. Allah, sana zafer ihsan ederse, orada fazla durma, geri dön! “buyurmuştur.


Ordu hicri 632 yılının Safer ayında Şam bölgesine gönderilmek için hazırlandı. Orduda; Ebû Bekir, Ömer, Sa’d b. Ebî Vakkas ve Ebu Ubeyde gibi sahabelerin ileri gelenleri de bulunmaktaydı. Ordunun komutanlığına azatlı bir kölenin oğlunun tayin edilmesi, genç ve tecrübesiz oluşu bazı sahabeler tarafından eleştirilere neden oldu. Bu sözlerin etkisi altında kalan Üsâme’nin annesi Ümmü Eymen, Resûlullah’a gelerek Üsâme’nin bu tür görevleri biraz daha tecrübe kazandıktan sonra üstlenmesinin daha iyi olacağını söyledi. Resulullah bunun üzerine öfkelendi ve askerleri toplayarak onlara şu şekilde hitap etti: “Ey İnsanlar! Üsâme’yi komutan yapmam hakkında bazılarınızdan bana ulaşan sözler ne anlama geliyor? Vallahi siz Üsâme’nin komutanlığına itiraz ettiğiniz gibi daha önce onun babasının komutanlığına da itiraz etmiştiniz. Vallahi, onun babası nasıl komutanlığa layıksa oğlu da komutanlığa öyle layıktır. Onun babası benim yanımda nasıl insanların en sevgilisiyse, o da benim yanımda insanların en sevgilisidir. İkisi de her türlü iyiliğe layıktırlar. Ona hayır tavsiye edin. Çünkü o sizin iyilerinizdendir.” buyurdu. Hz. Peygamber kendi eliyle Üsâme’ye bir sancak bağladı. Resulullah İslâm’ın işi ehline verme hususuna ne kadar önem verdiğini, ashabın bazı tereddütlerine rağmen liyakati her şeyden önde tuttuğunu bu olay ile göstermiş oldu.  

Allah Resulü’nün kesin emri üzerine Üsâme ve ordusu sefere çıkmak için hazırlanmışlardı. Üsâme’nin ordusuna katılacak olan Müslümanlar, Peygamber’le vedalaşıp tekrar karargâhın kurulduğu Curf mevkine döndükleri sırada Resulullah’ın hastalığı şiddetlenmişti. Üsâme ve askerleri hareket etmek üzereyken Ümmü Eymen’in elçisi, ordunun hazır bulunduğu yere gelerek Resûlullah’ın vefat haberini vermiştir. Bunun üzerine Üsâme ordusuyla birlikte Medine’ye geri dönmüştür. Hz. Peygamber’in vefat etmesi hareketin ertelenmesine sebep olmuştur. 

Hz. Peygamber’in vefatından sonra Müslümanlar tarafından halife seçilen Hz. Ebû Bekir'in ilk icraatı hazır bekleyen Üsâme ordusunu hemen harekete geçirmek olmuştur. Bu konuda aceleci davranmasının nedeni, Resulullah'ın hastalandığı zaman dahi ısrarla bu ordunun çıkmasını istemesi olmuştur. Hz. Ebû Bekir’in bu kararı üzerine ashaptan bazıları Hz. Ömer öncülüğünde Üsâme’nin henüz genç olması sebebiyle onun yerine daha tecrübeli birinin komutan tayin edilmesinin uygun olacağını bildirmişlerdir. Ancak Hz. Ebû Bekir, onu Rasûlullah’ın tayin ettiğini, onun verdiği kararı kesinlikle yerine getireceğini; onun bağladığı düğümü asla çözemeyeceğini açıklamıştır. Üsâme bu yaşananlardan rahatsız olmuş ve görevden affını istemiştir. Ancak Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber’in hazırladığı orduyu geri çeviremeyeceğini ifade ederek bu talebi reddetmiştir. Hazırlıkların tamamlanmasının ardından Üsâme ve ordusu harekete geçmiştir. Hz. Ebubekir Üsâme’nin komutanlığı konusundaki kararlılığını göstermek ve askerin tereddütlerini gidermek amacıyla bizzat orduyu kendisi uğurlamaya karar vermiştir. Üsâme ve diğer komutanlar atlarına binmiş durumdayken Hz. Ebubekir onun yanında yürümüştür. Üsame: "Ey Allah'ın Resulü'nün halifesi! Ya sen de binersin yahut ben de inerim." deyince Hz. Ebu Bekir: "Allah'a yemin ederim ne sen inersin ne de ben binerim" demiş ve kendisine getirilen ata binmeyi de reddetmiştir.

Halifenin bu davranışını gören Müslümanlar, Üsame bin Zeyd’in komutan olarak atama kararlılığını açık bir şekilde görmüş oldular. Halife bu davranışıyla da yetinmeyerek Medine’de Hz. Ömer'in kendisine yardımcı olarak kalması için komutan Üsâme’den müsaade istemiştir. Halifenin, emrinde bulunan bir komutandan izin alması normal karşılanan bir uygulama değildi. Hz. Ebû Bekir’in bu davranışıyla ulaşmak istediği asıl gaye, askerlerin başlarındaki komutan hakkında tereddüte düşmemeleri, komutanlarından emin olmalarıdır.

Üsâme bin Zeyd İslâm ordusuyla birlikte babasının şehit olduğu yere, Suriye’deki Belka bölgesine kadar gitti. Akabe Körfezi’nin doğu kesimlerinde irtidat eden kabilelerle savaştı. Ordusuyla birlikte Übnâ (Hânü’z-Zeyt) köyüne girdi. Başarıyla sonuçlanan bu hamlenin neticesinde Müslümanlar kayıp vermezken düşman tarafında ciddi kayıplar gerçekleşti ve esir düşenler oldu. Üsâme ordusu kırk veya yetmiş gün içinde görevini yerine getirip muzaffer bir şekilde döndü. Medine’ye döndüklerinde Müslümanlar tarafından sevinçle karşılandılar.

#Üsame bin Zeyd #Şam #komutan
0
0
0
Kaynakça

Atalay, Selma Rabia Nur. “Hz. Peygamber Dönemi’nde ve Sonrasında Üsâme b. Zeyd”. İdrak Dini Araştırmalar Dergisi 2/1 (15 Haziran 2022), 147-164.

TDV İslâm Ansiklopedisi. “ÜSÂME b. ZEYD”. Erişim 22 Mayıs 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/usame-b-zeyd 

Balci, İsrafil. “Hz. Ebû Bekir Dönemi Dış Politikasından Siyasî ve Ahlakî Yansımalar”. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 12/12-13 (01 Nisan 2001),

Sabuncu ,Ömer“ Hz. Ebu Bekir’in Üsame Ordusunu Göndermesi.” Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Ocak 2019)


BENZER MAKALE
İngiltere Tarihindeki Kanlı Kraliçe

İngiltere Tarihindeki Kanlı Kraliçe

İngiltere tarihinde Protestan reformuna karşı çıkarak, Katolik inancını savunan Kraliçe Mary'nin Protestan...

Modern Üniversitenin Kurucusu: Wilhelm von Humboldt

Modern Üniversitenin Kurucusu: Wilhelm von Humboldt

Wilhelm von Humboldt, Prusyalı bir devlet adamıdır. Bakanlık ve diplomatlık yanında filozof, dilbilimci ve eğitimcidir....

Ortaçağ Yahudi Alimi: Saadia Gaon

Ortaçağ Yahudi Alimi: Saadia Gaon

Asıl adı Saadia ben Yosef olan Saadia Gaon Müslümanlar arasında Said el-Feyyumi olarak tanınmaktadır. Babilonya’da...

Osmanlı Mimarisine Yön Veren İsim: Mimar Sinan

Osmanlı Mimarisine Yön Veren İsim: Mimar Sinan

Osmanlı’nın en gözde mimarı olan Sinan, Kayseri’nin Ağırnas köyünde dünyaya gelmiştir. Yavuz...

Said Halim Paşa’nın Hayatı ve Düşünceleri

Said Halim Paşa’nın Hayatı ve Düşünceleri

Said Halim Paşa, döneminin İslam çizgisindeki aydınlarındandır. Çağdaşlarının aksine İsviçre’de...

Bir İslam Sanatçısı: Sıdıka Cuma

Bir İslam Sanatçısı: Sıdıka Cuma

Sıdıka Cuma, eleştirmenlerce beğenilen, birçok ödüle sahip çağdaş İslam sanatçısı, grafik...

Peygamber Efendimizin Şairi: Hassan Bin Sabit

Peygamber Efendimizin Şairi: Hassan Bin Sabit

Hz. Peygamber’i, ashabını ve İslâm dinini, müşriklerin hicivlerine karşı şiirleriyle savunduğu için...

Ölümcül İsyan: An Lushan Ayaklanması

Ölümcül İsyan: An Lushan Ayaklanması

755-769 yılları arasında Çin’de süren An Lushan ayaklanması sonucu 36 milyon insan hayatını kaybetmiştir....

Meşhur Astronomi Alimleri: Mecrîtî ve Zerkali

Meşhur Astronomi Alimleri: Mecrîtî ve Zerkali

Astronomi insanlık tarihi kadar eski bir bilimdir. Gökyüzü her zaman insanlar için bir merak konusu...

Hüccetülislâm: İmam Gazzali mi? İmam Gazali mi?

Hüccetülislâm: İmam Gazzali mi? İmam Gazali mi?

“Hüccetülislâm” ve “Zeynüddin” isimlendirmeleri ise İmam Gazzali’nin...

ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER