İki Kılıç Doktrini, Orta Çağ boyunca Avrupa siyasetine yön vermiş bir kuramdır. Papa I. Gelasius’la başlayan öğreti, bu dünyanın esas olarak iki güç eliyle; rahiplerin kutsal yetkileri ve kralların iktidarları tarafından yönetildiğini vurgular. Bununla birlikte siyasi liderlerin din adamlarının yetkisi altında olmasından dolayı “dinsel düzene hükmetmek değil itaat etmekle” yükümlü olduğunu, aynı şekilde “rahiplerin de gücün Sezar tarafından verildiğini bilmesi gerektiğini” savunur.
Gelasius’un beyanları, imparatora hem siyasi hem de dini otorite yetkisi veren Bizans geleneğinin temellerini baltalamaya yönelik bir dizi papalık girişiminin habercisidir. Tanrı’nın yeryüzündeki temsilini iki krallık arasında bölen Gelasius, her birinin kendi amaçları tarafından belirlenen eylem alanını detaylandırır; siyasi yönetimin imparatorun tek ayrıcalığı olduğunu ve dini otoritenin rahibin tekelinde bulunduğunu belirtir. Her iki güç; Kilise ve İmparatorluk, bu dünyada paralellik içinde var olmuşlardır ancak farklı hedeflere yönelmişlerdir. Siyasi lider kamu düzeninden sorumludur, rahip ise ruhların kurtuluşu ile meşguldür. Aziz Pavlus’un siyasi otoritenin ilahi kaynağını tanımasına uygun olarak her biri yetkisini doğrudan Tanrı’dan alır (Romalılar XIII: 1-2). Prensipte her bir düzen diğerinden bağımsızdır ancak aralarındaki işbölümü mutlak değildir: Kutsal törenleri rahipten alan hükümdar manevi konularda ona bağlıdır; rahip ise yöneticiye bağlıdır ve kamu düzeniyle ilgili tüm konularda ona itaat eder.
Gelasius’un açıklamaları, imparator ile dini seçkinler arasındaki ilişkileri yeniden tanımlamaya çalıştığı bir dönemde Karolenj din adamları için bir meşruiyet kaynağı olarak hizmet etti. Dindar Louis’e yazılan bir mektupta, diyarın piskoposları Hıristiyan âleminin iki gücünü ayırmanın arzu edilir olduğunu vurguladılar. Kısa bir süre sonra Jonas d’Orléans da İsa’nın önderlik ettiği Hıristiyan toplumunun organları olan Kilise ile Devlet arasında istenen koordinasyonu sağlamak için Gelasius’tan alıntı yaptı. Gelasius din adamlarının kutsal düzeydeki üstünlüğünü kabul etse de Jonas, bir adım daha ileri giderek bu manevi üstünlüğün din adamlarına siyasi liderin tüm faaliyetlerini denetleme hakkını ve hatta görevini verdiği sonucuna vardı. Aynı zamanda Gelasius’a güvenen Rheims’li Hincmar da rahiplerin üstünlüğünü ileri sürüyordu. Meshetme töreni, din adamlarının meshedilmiş kral veya imparator üzerindeki üstünlüğünü kanıtlıyordu. Gelasius’un önermeleri, Ferrières başrahibi Servatus Lupus tarafından siyasi liderin Kilise’nin emirlerinin yürütme kolu haline gelmesi yönündeki talebini meşrulaştırmak için kullanıldı.
Dini düzenin dışından farklı yazarların daha aktif olduğu 11. yüzyıl, bu bakımdan Gelasiusçu teorinin evrildiği ve onun Avrupa toplumlarında yayıldığı dönem oldu. Dönemin gelişmekte olan üniversitelerinde, hukuk fakülteleri çerçevesinde Roma hukukunun ağırlığı artıyordu. İmparatorlar ve papalar arasındaki mücadele, Hıristiyan âlemindeki iki ana düzen arasında istikrarsız ilişkiler doğuruyordu. Bu sorunu açıklığa kavuşturmak için Gelasiusçu teoriye olan güven gitgide artıyordu. Bununla birlikte iki kılıç sembolünün kullanımı Kilise ile Devlet arasındaki uçurumun genişlemesinde önemli bir rol oynadı ve Gelasius’un teorisinin kalbinde yer alan işbirliği ve uyum ilkesi zayıflamaya başladı.
Tam bu sıralarda Aachen’li Gottschalk (1076), Luka İncilinin 22. bölümünün 38. pasajından ilham alarak iki kılıç sembolünü, kral ve rahip arasındaki görev bölümünün uygun bir alegorisi şeklinde kullandı ve böylece Gelasius’un güç paylaşımı ilkesini doğrulamaya çalıştı. Kraliyet kılıcı Mesih’in düşmanlarıyla savaşması içindi ama aynı zamanda din adamlarını disipline sokmak için de kullanılabilirdi. Piskoposların kılıcı ise inananlara siyasi lider olan meshedilmiş kralın emirlerine itaati aşılamakla sınırlıydı. Gottschalk’a göre bu oldukça taraflı işbölümü başarıldığında iktidar ile kutsallık arasındaki yenilenen işbirliği ve uyum, İncillerde belirtildiği gibi Tanrı’nın iradesinin gerçekleşmesini sağlayacaktı (Matta XXII: 21).
İki kılıç metaforu daha sonra imparatorluk sancağının amblemi haline geldi. Papa VII. Gregory’nin din adamlarının tüm alanlarda mutlak üstünlüğüne ilişkin iddialarını çürüten 1090 civarında yayınlanan isimsiz bir inceleme, her ikisi de Gelasius’tan alınan iki ilkeyi; imparatorluk gücünün ilahi kaynağı ve piskoposların itaat etme görevini daha da vurguladı.
13. yüzyılın başlarında papa ile imparator arasındaki mücadelenin yeniden başlaması, Gelasius’un teorisini bir kez daha siyasi tartışmanın odağına yerleştirdi. II. Frederick, sırasıyla her biri tarafından kontrol edilen alan içindeki iki gücün ilahi hakkını tanıdığını ilan ederek Gelasius’un ilkelerine bir miktar bağlılık gösterdi. Frederick’i, Gelasius’un teorisini papalık müdahalesine karşı güçlü bir kalkan olarak gören bazı destekçileri de takip etti. İki kılıç doktrininin radikal kilise yorumu papalık dışında, yüksek din adamları ve manastır tarikatlarının üyeleri arasında bir miktar destek kazandı. Teorinin radikal yorumu adına en önemli konuşmacılar arasında 12. yüzyıldaki Bernard de Clairvaux, Hugues de St. Victor, Salisburyli John ve 13. yüzyıldaki St. Bonaventura bulunmaktaydı. Genel olarak bu isimler hem “maddi kılıcın” hem de “ruhsal kılıcın” nihai olarak Papalığa ait olduğunu savundular.
Papalık saldırısı karşısında siyasi liderlerin bağımsızlığını savunmak için Gelasiusçu teorinin kullanılması imparatorluk sancağının ötesine yayıldı. İngiliz ve Fransız monarşilerinin sözcüleri de teoriyi kullanışlı buldular. Örneğin Fleury’li Hugh (1102-1105), Gelasius teorisini kraliyet gücünün ilahi kaynağının kanıtı ve kral ile papa arasında istenen iş bölümünün gerekçesi olarak gösterdi. İnsanın zayıflığını bilen İsa Mesih, muhteşem hükmünde güçler ayrılığını emretmişti (Matta XXII:21).
13. yüzyılın sonunda Fransa Kralı Güzel Philip ile Papa VIII. Boniface arasındaki bitmek bilmeyen çatışma, İki Kılıç Kuramı’nın zayıflamasının habercisiydi. Piskopos Pamiers Bernard Saisset’in geleneksel dini imtiyazlara açıkça aykırı olarak kraliyet elçileri tarafından hapsedilmesi ve din adamlarının mali dokunulmazlığı konusundaki mücadelelerden birkaç yıl sonra papa diplomatik manevra için fazla alan bulamaz olmuştu. Boniface hala iki kılıcın varlığını kabul etse de papa dünyevi kılıcın Kilise’nin emirlerine tamamen teslim edilmesini talep ettiğinden, aralarındaki herhangi bir önemli ayrım anlamsız hale geldi. Fiilen ise dünyevi kılıç artık kralların elindeydi.
5. ve 14. yüzyıllar arasında rahip ve kral, Kilise ve Devlet arasındaki dinamik İki Kılıç Teorisi’nin zamanın değişen siyasi yapılarıyla bağlantılı olarak farklı yorumlarla anlaşılmasını sağlamıştır. Batı Roma İmparatorluğu çerçevesinde ortaya çıkan Alman monarşilerinin ve Erken Orta Çağ’da papalığın zayıflığı, Hıristiyanlığın iki ana gücünü bir arada yaşamasını teşvik etmiş; böylece İki Kılıç Teorisi’nin ortaya çıkmasına ve gelişmesine yol açmıştır. Ancak 11. yüzyıldan itibaren iki kılıç metaforu Gelasius dengesine karşı atılan bir adım haline gelmiş; bu, yavaş yavaş siyasi bağımsızlığa giden yolu açan siyasi oluşumların gelişiminin bir ifadesi halini almıştır. 14. yüzyılda yarı-ulusal devletlerin ortaya çıkışıyla birlikte egemenlik fikrinin yeniden canlanması, teoriyi anlamsız hale getirmiştir.
Menache, Sophia, “The Gelasian Theory From A Communication Perspective: Development And Decline”, Edad Media. Rev. Hist., 13, 57-76, 2012.
Özpolat, Haşim, “Tanrının Siyasetinden Siyasetin Tanrısına Egemenlik Kuramının Dönüşümü”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 23 (2), 143-166, 2017.
Çavuş, Levent, “Modern Tanrı-Devletin Tarihöncesi: Hıristiyanlık’ta ve İslam’da İktidar”, Milel ve Nihal, 14 (1), 201-233, 2017.
Ağaoğulları, Mehmet Ali, Köker, Levent, “Kral-Devlet ya da Ölümlü Tanrı”, İmge Kitapevi, 2009.
Çoğu zaman kendisine atfedilen kutsallıkla birlikte anılan öğretmenlik mesleğinin de bir tarihsel süreci...
Sicarii olarak tanımlanan grup adını suikast faaliyetlerinde kullanılan hançerden almaktadır. Kısa ve kıvrımlı olan...
Amerikan İç Savaşı, ekonomileri tarıma dayalı olan ve köleleri iş gücü olarak kullanan Güney...
Suriye ve Mısır önderliğinde Arap Devletleri 1973 yılının 6 Ekim’ine denk gelen Ramazan ayının onuncu gününde,...
Vaat Edilmiş Topraklar (Arz-ı Mev’ud), Tanrı'nın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere verdiğine inanılan...
Hitler'e karşı savaş başladığında neredeyse tüm Yahudi örgütleri müttefiklerle güçlerini...
Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İsrail'in kuruluş süreci de katliamlarla doludur. İsrail'in...
30 yıl savaşları 1618-1648 yılları arasında Almanya merkezli gerçekleşen ama bütün Avrupa’yı içine...
1578 yılında Portekiz Kralı, Muhammed El Mütevekkil’e destek vermek amacıyla ordusuyla Fas’a çıkarma...
Günümüzde neredeyse her alanda kullandığımız bir ürün olan şeker, Hindistan'dan başlayarak...