Hıristiyanlık, başlangıçta Yahudilik içerisinde ortaya çıkmış bir dini harekettir. Bu durum İncil metinlerinde İsa’nın yeni bir din getirmediği, onun yalnızca bir tamamlayıcı olduğu ve tebliğinin yalnızca Yahudilerle sınırlı olduğu şeklinde açıkça ifade edilmektedir. Fakat zaman içerisinde İsa’nın tebliğ ettiği Yahudiliğin tamamlayıcısı olma anlayışı, Pavlus tarafından değiştirilerek müstakil bir din haline getirilmiştir.
Yahudilikten ayrı bir din olarak tarih sahnesinde yerini alan Hıristiyanlık, Roma İmparatorluğu’nun desteğini de alarak hem siyasi hem de dini anlamda tartışmaların yaşanmasına neden olmuştur. Özellikle 313 Milano Fermanı ile Roma’da dini serbestliği elde eden Hıristiyanlar, teolojik olarak farklı düşüncelerini sesli şekilde dile getirmeye başlamıştır. Bu durum imparatorluğun geleceği için dini birliği sağlaması amacıyla serbest bıraktığı Hıristiyanların bölünme yaşaması ve imparatorluktan ayrılmasına neden olmuştur. Bunu fark eden İmparator, teolojik tartışmaları sona erdirmek amacıyla 325 yılında bir konsil düzenleyerek bu anlaşmazlıklara son vermek istemiştir. İznik’te düzenlenen bu konsilde Arius’un “oğulun yaratılmış olduğu, bu durumda onun Tanrı olmadığı” düşüncesine karşı çıkılmıştır. İskenderiye Patriği olan Athanasius de Arius’un düşüncesine karşı çıkarak “İsa’nın Tanrı ile aynı özden olduğu” düşüncesini savunmuştur. İznik Konsili’nde Athanasius’un düşüncesi kabul edilmiş, Arius ve taraftarları aforoz edilmiştir.
381 yılında eksik bırakılan konuların sonuca ulaştırılması amacıyla İstanbul’da bir konsil daha düzenlenmiş ve bu konsilde Hıristiyanlığın Tanrı anlayışı olan teslis inancı şekillenmiştir. Konsilde, “baba-oğul-kutsal ruh”un Tanrı olduğu kabul edilmiştir. Hıristiyanlık tarihinde ilk ayrılmanın başladığı yer, İstanbul Konsili’nden sonra Meryem’in konumunun ne olduğuna dair tartışmalar olmuştur. İsa’nın ezelden beri Tanrı olduğunu kabul edenler, Meryem’in “theotokos” yani “tanrı annesi” olduğunu savunmuşlardır. İstanbul Patriği Nestorius, Meryem’e “theotokos” denilemeyeceğini; zira İsa’nın doğduğunda bir insan olduğunu bu nedenle Meryem’e, “christokos” yani “Mesih annesi” denilebileceğini savunmuştur. Bu açıklamaya göre İsa’da hem insani hem de ilahi olmak üzere iki tabiat bulunmaktadır. Nestorius ve taraftarlarına göre Meryem insani tabiatı doğurmuş, logos doğumdan sonra İsa’ya hulul etmiş ve Tanrı olmuştur. Hıristiyanlar arasındaki bu tartışma 431 yılında düzenlenen Efes Konsili ile sonuca bağlanmış, Meryem’in “theotokos” yani “tanrı annesi” olduğu kabul edilerek Nestorius aforoz edilmiştir.
Efes Konsili’nde monofizit yani tek tabiatı savunanlar lehine alınan karar sonucunda Nestorius ve taraftarları ana gövdeden dışlanmış, ayrı bir grup olarak kendilerini Nestorius’a nispetle “Nasturiler” olarak adlandırmışlardır. Nasturiler’in ana gövdeden ayrılması Roma İmparatorluğu’nun siyasi, Hıristiyanlar’ın ise dini birliği için sıkıntı oluşturmuştur. Roma bu durumu düzeltmek için yeni bir konsil toplayarak birliği sağlamayı amaçlamıştır. 451 yılında Kadıköy’de toplanan konsilde İsa’da yalnızca tek bir ilahi tabiat olduğu reddedilmiş, onun iki ayrı tabiata sahip olduğu fikri kabul edilmiştir.
Konsilde alınan bu karar sonucunda bu sefer de İsa’da tek tabiat olduğunu kabul eden Hıristiyan cemaatler dışlanmıştır. Konsil sonrasında başta Batı Süryanileri olmak üzere Kıpti ve Habeş Kiliseleri, Ermeni Kilisesi ana gövdeden ayrılarak bağımsız birer kilise kurmuşlardır. 553 yılında İstanbul’da düzenlenen II. İstanbul Konsili ile tek tabiatı savunan ve ana kiliseden ayrılan monofizit kiliseler ikna edilmek istenmiştir. Bu konsilde iki tabiata vurgu yapılmış, bununla beraber şahıs birliği ifade edilmiştir. Her ne kadar monofizit kiliselerin ikna edilmesi amacıyla Kadıköy Konsili’nde alınan karar yumuşatılmaya çalışılsa da bir sonuca ulaşılamamıştır.
Hıristiyanlık tarihinde teolojik anlaşmazlıklar nedeniyle yaşanan bu ilk ayrılık bugün Ayrılmış Doğu Kiliseleri olarak bilinen kiliselerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu ayrılık ciddi teolojik arayışların ve Hıristiyan inancının manzarasını kaçınılmaz olarak değiştirmiştir. Monofizit kiliselerin ayrılması yalnızca geçmişin bir kalıntısı olarak değil, aynı zamanda Hıristiyan inancının çeşitli dokusunun şekillenmesinde de etkili olmuştur.
Britannica, “Monophysite”, 18 Aralık 2023, Erişim 20 Aralık 2023, https://www.britannica.com/topic/monophysite
Çoban, Bekir Zakir, “Doğu Kiliseleri ve Monofizitizm”, Milel ve Nihal, 10/2, 14-27, 2013.
Eroğlu, Ahmet Hikmet, "Dinler Tarihi El Kitabı", ed. Baki Adam, 129-190, Ankara: Grafiker Yayınları, 2015.
Gündüz, Şinasi, “Hıristiyanlık”. "Dünya Dinleri" ed. Şinasi Gündüz, 104-158, Ankara: Milel ve Nihal Yayınları, 2018.
Şenay, Bülent, “Ayrılmış Doğu Kiliseleri”, Yaşayan Dünya Dinleri, 133-140, Ankara: Diyanet İleri Başkanlığı Yayınları, 2007.
Tümer, Günay, vd., "Dinler Tarihi", Berikan Yayınevi, 2017.
Yunanca “eikon” sözcüğünden gelen ikon veya ikona, imge, simge, tasvir anlamlarına gelmektedir....
1054 yılında Hıristiyan kiliseler arasında yaşanan büyük ayrılığın ardından İstanbul'da Roma'dan bağımsız...
“Işık Festivali”, “Makkabi Bayramı” olarak da bilinen Hanuka, Yahudiler tarafından her yıl Kislev...
Evanjelizm’in Amerika’ya girmesi ve burada sağlam şekilde inşa edilmeye başlaması, İngiltere’de ortaya...
Obon olarak da adlandırılan Bon festivali, Japonya’da “ataları anma bayramı” olarak kutlanmaktadır. Bon...
Caynizm’in dünya üzerinde tanınması ve yaygınlık kazanmasında etkili olan en önemli inanç “ahimsa”...
Şia, Hz. Peygamber’in vefatından sonra Hz. Ali’nin nass ile halife oluğuna inanır ve imametin kıyamete kadar...
Leonardo da Vinci denilince akla gelen eserlerinden biri de hiç şüphesiz Milano’da Santa Maria delle Grazie...
Yahudiler yüzyıllar boyunca seçilmiş halk olmaları nedeniyle kendilerini her zaman diğer toplumlardan ayrı tutmuş...
Aziz Shirdi Sai Baba'nın reenkarnasyonu olduğu kabul edilen Sathya Sai Baba'nın, Hindistan'da başlattığı...