“Hayber, Hayber Ya Yahud!” yani “Ey Yahudi, Hayber’i Hatırla!” sloganın temeli, Hayber Gazvesi’ne dayanmaktadır. Hayber Gazvesi, Yahudilerin Rasulullah’a karşı açık düşmanlığının bir göstergesidir. Allah Rasulü vefatına kadar din, ırk ayırmadan herkesi İslam’a davet etmiştir. Yahudilerin bir kısmı müstesna olmak üzere çoğu bu davete icabet etmemiş, hatta Rasulullah’ı öldürmeye dahi çalışmışlardır.
Hayber öncesinde Yahudilerle Hudeybiye Antlaşması imzalanmış, bu antlaşma ile Yahudilerin müttefikleri ile araları bozulmuştur. Müslümanlar bu durumu lehlerine çevirerek Yahudilerin eziyetine karşı taarruza geçme fırsatı bulmuşlar, zorlu şartlar altında savaşarak düşmana galip gelmişlerdir.
Hayber Gazvesi, İbn İshak’a göre Hicret’in 7. yılının Muharrem ayında gerçekleşmiştir. Vakîdi’ye göre ise Hudeybiye Seferi’nin dönüşünde, Hicret’in 7. yılının Safer ya da Rebiü’l-evvel ayında gerçekleşmiştir. İbni Hacer, İbn İshak’ın görüşünü Vakıdi’nin görüşüne tercih etmektedir.
Nadiroğulları’nın liderleri Hayber’e yerleşinceye kadar burada yaşayan Yahudiler Müslümanlara eziyet etmiyorlardı. Nadiroğulları Medine’den sürüldükten sonra Müslümanlara düşmanca davranmaya başladılar. Nadiroğulları’nın ileri gelenlerinden Selam bin Hukayk, Kinane bin Ebu’l-Hukayk ve Huyey bin Ahtab Hayber’in yeni liderleri oldular. Memleketlerine dönme arzusu onların Müslümanlara karşı duydukları kin ve nefreti artırdı. Çevrelerindeki insanları, Müslümanların onları arkalarından vuracakları korkusuyla tahrik ettiler. Böylece Hayber, Müslümanlar için tehlike arz etmeye başladı. Hudeybiye Antlaşması’ndan sonra nazil olan Fetih Suresi, Hayber’in fethinin habercisi niteliğindeydi:
“O ağacın altında sana bağlılık sözü verdikleri sırada Allah o müminlerden razı olmuştur; gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur ve güven vermiş, pek yakın bir fetihle ve elde edecekleri birçok ganimetle de kendilerini ödüllendirmiştir. Allah, izzet ve hikmet sahibidir. Allah elde edeceğiniz birçok ganimeti size vaad etmiş ve başarıyı şimdi vermiş, insanların ellerini de üzerinizden çekmiştir ki, bunlar aynı zamanda iman edenlere bir kanıt olsun ve Allah sizi dosdoğru yola iletsin. Henüz elde edemediğiniz başkaları da var. Kuşkusuz bunlar Allah’ın bilgisi ve gücü dâhilindedir; şüphesiz Allah her şeye kadirdir.”(Fetih,18-20)
Müslümanlar gelen bu ilahi güçle birlikte Hayber’e doğru ilerlediler. Hayber Yahudilerinin sağlam kalelere ve güçlü ordulara sahip olduklarını biliyorlardı. Allah Rasulü, beyaz sancağı verdiği Ali b. Ebû Talip öncülüğündeki orduları gece ilerletiyordu.
Rasulullah, Abbad bin Bişr komutasında bir keşif grubu oluşturdu. Düşman hakkında bilgi edinmeleri için onları önden gönderdi. Abbad bin Bişr yolda Yahudilere çalışan bir bedeviyi yakaladı. Bedevi: "Yahudilerle Gatafanlılar’ın birlikte olduğunu, sağlam güçlü kalelerde hazır olarak beklediklerini söyledi." Yahudi kabile liderlerinden olan Kinane bin Ebu’l-Hukayk bedeviye: "Git de yolda Müslümanların önlerine geç. Onlar senin kim olduğunu anlamazlar. Onlara sayımızın çokluğunu anlat. Onları korkut, elde ettiğin bilgilerle hemen geri yanımıza dön." demiş, bedevi de Müslümanları aldatmaya çalışmıştır. Abbad bin Bişr’in bedeviye eman vermesi üzerine bedevi doğruları anlattı: "Onlar, Yesrib Yahudilerine yapmış olduklarınızdan dolayı korkuya düşmüş bir gruptur." dedi.
Rasulullah ve ordusu, Hayber’e gece vakti ulaştı. Hayber ile Gatafan arasında bir vadi olan Reci’de çadırları ve ordugâhı kurdular. Bu vadi Gatafanlılar’ın Yahudilere yardım ulaştırmasını engellemek için seçilmişti. Sabah vakti tarlalarına giden bir grup Yahudi, İslam ordusunu gördü ve korkularından bağrışarak kalelerine sığındılar. Müslümanlar kaleleri kuşattı ve teker teker tüm kaleleri fethetmeye başladı. İlk düşen, Naim Kalesi oldu. Bu kalenin fethi tam 10 gün sürdü. Naim Kalesi kuşatma altındayken İslam sancağı Hz. Ebubekir’in elindeydi. Fakat fetih ona nasip olmadı. Rasulullah, "Yarın sancağı öyle bir yiğide vereceğim ki Allah ve Allah’ın Rasûlü onu sever, o da Allah’ı ve Allah’ın Rasûlü’nü sever. O, Hayber’i fethetmedikçe geri dönmeyecektir." buyurdu. Bu haber karşısında Müslümanlar heyecanlandılar. Hepsi bu müjdenin sahibi olmak istedi fakat bu müjde Hz. Ali’yeydi.
Rasulullah, Hz Ali’ye savaşmadan önce hepsini İslam’a davet etmesini söyledi. Hz. Ali, onlarla ne üzerine çarpışacağını söyleyince Rasulullah şöyle cevap verdi: "Onlar ‘Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah’ın kuludur ve resulüdür diye şahitlik edinceye kadar onlarla savaş. Bunu yaparlarsa canlarını ve mallarını senden korumuş olurlar. Hesapları Allah’a kalmıştır.” buyurdu.
Naim Kalesi’nin ardından İslam ordusu Sa’d bin Muaz Kalesi’ne yöneldi. Burası üç günde fethedildi. Daha sonra Zübeyr Kalesi fethedildi. En güçlü Yahudiler Natat mıntıkasında bulunmaktaydı. Buradan kaçabilenler Şık mıntıkasına sığındılar. Müslümanlar orayı da kuşattı. Tam 14 gün kuşatma altında kaldıktan sonra Yahudiler barış talebinde bulundular. Hayber de zorluklarla fethedilmiş oldu, tüm Yahudi kaleleri Müslümanların eline geçti. Hurma bahçelerini ise işletmek üzere Yahudilere bıraktılar.
Hayber Gazvesi’nde ölen Yahudilerin sayısı 93 kişiydi. Müslümanlardan ise 20 ya da 15 kişi şehit düşmüştü. Kalelerine çok güvenen Yahudiler neye uğradıklarını şaşırmış ve bu büyük yenilgiyi hazmetmekte zorlanmışlardır.
Apak, Adem. Ana Hatlarıyla İslam Tarihi. 4 Cilt. İstanbul: Ensar Neşriyat, 26.baskı., 2021.
Sallabi, Prof Ali Muhammed. Siyer-i Nebi Medine Dönemi. 2 Cilt. İstanbul: Ravza Yayınları, 2019.
Yazıcı, Muhammed. Hz Peygamber’in Hayatı. İstanbul: Ketebe, 2021.
“Fetih Suresi 18-19. Ayet Tefsiri - Diyanet İşleri BaşKanlığı”. Erişim 07 Ocak 2024. https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Fetih-suresi/4601/18-19-ayet-tefsiri
“Sebep ve Sonuçlarıyla Hayber Gazvesi.pdf”. Erişim 07 Ocak 2024. http://acikerisimarsiv.selcuk.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/1717/294474.pdf?sequence=1&isAllowed=y
718 yılında başlayan ve yaklaşık sekiz asır boyunca devam eden, 1492 yılında Gırnata’nın işgal edilip Endülüs...
Uhud Gazvesi, Mekke müşriklerinin Medine’deki Müslümanları yok etmek amacıyla Bedir’in ardından...
Suriye, Mısır, Filistin ve Ürdün bölgelerinin Müslümanlar tarafından fethinin ilk adımı...
Cahiliye Dönemi’nde Mekke'de bozulan asayişi temin etmek adına bir araya gelinerek kurulan topluluğa Hilfü’l-Fudûl...
Amr B Luhay, putları Hicaz bölgesine getirerek, Araplara putperestliği öğreten kişi olarak bilinir. Bazı rivayetlere...
Haberleşme ihtiyacı insanlık var olduğundan beri mevcuttur. Bu ihtiyacı gidermek amacıyla insanlar ilk çağlardan...
İslam topraklarında ortaya çıkmış olan medrese geleneği, İslam eğitim sisteminin temel kurumudur. Sözlükte...
Şii Karmati Devleti tarafından 929-930 yıllarında Mekke şehri ele geçirilmiş ve yağmalanmıştır. Karmati oluşumları...
Avarız, arıza kelimesinin çoğuludur. Kelime; kaza, bela, beklenmedik engel manasına gelir. İkincil anlam olarak olağanüstü...
İtalya Yarımadasından bir boğazla ayrılan Sicilya Adası, Müslümanlar tarafından 827 yılında ele geçirilmiştir....