Rahip John, on ikinci yüzyıldan on yedinci yüzyıla kadar Avrupalılar tarafından doğudaki uzak bir Hıristiyan imparatorluğunu refah içinde yönettiği sanılan efsanevi bir kraldı. Ülkesinin başlangıçta Asya’da olduğu sanılıyordu ancak 1300'den itibaren giderek Etiyopya’da olduğu düşünülmeye başlandı.
On ikinci yüzyıl, Hristiyan dünyası için pek de iyi geçmiyordu. Barbar ve vahşi olduklarına inandıkları Türk ve Müslümanlar karşısındaki haçlı seferlerinde alınan yenilgi ve doğunun Avrupa’dan oldukça ileride ve zengin olduğunun ortaya çıkması ile Kilise ve krallıklar çok zor duruma düşmüşlerdi. Mukaddes Hristiyanlık, İslam tarafından mağlup ediliyor ve her geçen gün doğu gelişmeye devam ediyordu. İşte bu sebeplerden dolayı Kilise, Müslümanları yenebilmek ve kendi dünyasını ayağa kaldırmak için tekrardan bir haçlı seferi düzenlemek istiyordu. Ancak Avrupa halkı bu savaş için hiç de gönüllü değildi. İşte Rahip John efsanesi tam olarak burada başladı.
1165 yılında Bizans Prensi Emmanuel’e doğudan bir mektup ulaştı. Mektup, doğuda hüküm süren John adında Hristiyan bir kral tarafından gönderilmişti. Yazdıklarına göre Kudüs Krallığı’na yardım etmek amacıyla çıktığı bir sefer sırasında Dicle Nehri kıyısında ordusu ile mahsur kalmıştı ve Hristiyan dünyasını yardıma çağırıyordu. Avrupa halkı bu ismi ilk kez duymuyordu. Bu tarihten 20 yıl kadar önce Piskopos Otto Babi, Kudüs tarihinden bahsederken bu ismi zikretmişti. Mektupta hâkim olduğu ülke (Hindistan’dan Babil’e kadar uzanan bir ülke) hakkında şu ifadeler yer alıyordu. “Ülkem fillerin, develerin, cücelerin, devlerin, tek gözlü adamların, keçi ayaklı insanların, Yecüc ve Mecüc’ün vahşilerinin, insan etiyle beslenen ve ölmekten çekinmeyen varlıkların evidir… Ülkemin nehirlerinden bal ve süt akar, ne zehirli bir bitki biter ne de bir hayvan birini yaralar… Bölgemde, bitmek bilmeyen dalgaların yükseldiği kumdan bir deniz var. Kimsenin aşıp geçemediği... Üç günlük bir yolculuk denizi aşmaya yardımcı olursa kocaman dağlar ve onun eteğine uzanmış bir nehir göze çarpar. Durmadan hareket eden nehri aşacak biri yoktur, nehir yalnız yılda dört gün durulur.” Mektubun ana dili Latinceydi ancak kısa sürede tüm Avrupa dillerine çevrildi. Sokaklarda Rahip Kral’ın hikâyesi dolaşıyordu. Bu mektup tam da Kilise’nin istediği şeyin olmasını sağlamıştı. Avrupa halkı sokaklarda bu mektubu ve hikâyesini anlatıyordu. Bu hikâyenin Kilise tarafından planlanarak bilinçli bir şekilde mi ortaya atıldığı yoksa Hristiyan dünyasını harekete geçirmek isteyen bir dindar tarafından mı uydurulduğu bilinmemektedir. Kesin olan şey, hikâyenin tam da Kilise’nin istediği şeyi gerçekleştirmiş olmasıydı: Kilise yeni bir haçlı seferi istemesine rağmen insanlar artık savaşmak için yeni bir sebep ya da onları itici bir güç bulamıyordu. Bu kralın ortaya çıkışı insanların savaşa gitmesi için bir sebep bulmalarını sağladı. Avrupa halkının bekledikleri güç gelmişti ve bu sayede Kilise ve Avrupa ülkelerinin kralları, Üçüncü Haçlı Seferi için ordu toplamayı başardılar.
Üçüncü ve Dördüncü Haçlı Seferlerinde gelen başarı ile Rahip Kral’ın adı unutuldu. Ancak Beşinci Haçlı Seferi’nde Müslümanlar tarafından yine mağlup edilince Rahip Kral tekrar akıllara geldi. 13. yüzyılda tarih sahnesine doğudan gelip Müslümanlara karşı acımasızca davranan ve onları yenen Cengiz Han çıktı. Hristiyan dünyası Rahip Kral’ın Cengiz Han olduğuna eminlerdi. Hemen onunla ittifak kurmak için haberler ve elçiler göndermeye başladılar. Ancak bir süre sonra haberler cevapsız kalmaya ve elçiler geri gelmemeye başlayınca Cengiz Han’ın sadece İslam dünyasına değil batı dünyasına da çok acımasız olan bir adam olduğu ve onun Rahip Kral John olmadığı anlaşıldı.
Rahip Kral John’u bulamayan Avrupa dünyasında kralın öldüğü söylentileri yayılmaya başladı. Bir rivayete göre John, Cengiz Han tarafından ihanete uğrayıp öldürülmüştü. Rahip John’un ölüm hikâyesi bile Kilise’nin arayışlarını durdurmadı. Kral’ı bulmak için düzenli olarak birlikler gönderildi. Ancak zamanla bu birliklerin sayısı azalmaya başladı. Bu azalışlar Rahip John’u arama sıklığını azalttı. Ta ki Avrupalılar Afrika’yı keşfedene kadar.
Birçok ticaret yolunun Müslümanların elinde olmasından dolayı yeni ticaret yolları bulmak isteyen Avrupa dünyası Afrika’yı keşfedip oradan ticaret yapmaya başladılar. Ancak bu sıralarda Avrupalı tacirler Rahip Kral’ın bu kıtada olduğu duyumlarını aldılar. Bunun üzerine Kilise ve krallar buraya keşif birlikleri gönderdi. Sonunda Rahip Kral’ın ülkesini buldular! Buldukları ülke Habeşistan’dı. Ancak Habeşistan mektupta bahsedildiği kadar görkemli ve güçlü bir ülke değil, ayrıca Müslüman sayısı gün geçtikçe artıyordu. Ancak bu tip eksikliklere aldırış etmeyen Avrupalılar Habeş kralı ile ittifak yapmaya başladılar. Habeş Kralı Lebna Dengel bu yakınlıktan memnundu ancak kendisine neden Rahip Kral John dediklerini anlayamamıştı. Sonunda Avrupalılar buranın Rahip Kral’ın ülkesi, Kral’ın da bekledikleri kişi olmadığını anladılar ve bir kez daha hüsrana uğradılar.
Daha sonraki yüzyıllarda Avrupa bilimde ve teknolojide gelişerek doğudan çok daha zengin hale geldi. Artık bir krala ihtiyaçları kalmadığı için de Rahip Kral efsanesi bir daha açılmamak üzere kapandı.
Hıstory Today, “The search of Prester John”, Erişim Tarihi: 13.12.2023. https://www.historytoday.com/miscellanies/search-prester-john
Britannica. “Prester John”, Erişim Tarihi: 13.12.2023. https://www.britannica.com/topic/Prester-John-legendary-ruler
Study.com, “Prester John | History, Legends & Legacy”, Erişim Tarihi: 13.12.2023. https://study.com/academy/lesson/prester-john-history-legend-facts.html
The Collector. “What Was the Medieval Legend of Prester John?”, Erişim Tarihi: 13.12.2023. https://www.thecollector.com/prester-john-medieval-legend/
Çoğu zaman kendisine atfedilen kutsallıkla birlikte anılan öğretmenlik mesleğinin de bir tarihsel süreci...
Sicarii olarak tanımlanan grup adını suikast faaliyetlerinde kullanılan hançerden almaktadır. Kısa ve kıvrımlı olan...
Amerikan İç Savaşı, ekonomileri tarıma dayalı olan ve köleleri iş gücü olarak kullanan Güney...
Suriye ve Mısır önderliğinde Arap Devletleri 1973 yılının 6 Ekim’ine denk gelen Ramazan ayının onuncu gününde,...
Vaat Edilmiş Topraklar (Arz-ı Mev’ud), Tanrı'nın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere verdiğine inanılan...
Hitler'e karşı savaş başladığında neredeyse tüm Yahudi örgütleri müttefiklerle güçlerini...
Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İsrail'in kuruluş süreci de katliamlarla doludur. İsrail'in...
30 yıl savaşları 1618-1648 yılları arasında Almanya merkezli gerçekleşen ama bütün Avrupa’yı içine...
1578 yılında Portekiz Kralı, Muhammed El Mütevekkil’e destek vermek amacıyla ordusuyla Fas’a çıkarma...
Günümüzde neredeyse her alanda kullandığımız bir ürün olan şeker, Hindistan'dan başlayarak...