Konya Bilim Merkezi İlimge

Felsefede Geist Kavramı

 Ayşe Ovalı
 6 dk  295

Almanca bir kelime olan “Geist” kabaca “hayalet”, “ruh” ve “akıl veya zihin” olmak üzere üç anlama çevrilebilmektedir. Geist aynı zamanda Georg Wilhelm Friedrich Hegel’in 1807 tarihli “Tinin Görüngübilimi” adlı eserinde merkezi bir kavramdır. Hegel’in 18. yüzyılın sonlarındaki dünya tarihiyle ilgili görüşlerinde Weltgeist (dünyanın ruhu), Volksgeist (ulusal ruh) ve Zeitgeist (çağın ruhu) kavramları önemli yer işgal etmektedir.

Geist kavramı, “akıl” şeklindeki özel anlamını ancak 18. yüzyılda Fransız ruhçuluk akımının etkisi altında kazanmıştır. Bu anlamda hem genel olarak 18. yüzyıl Alman dilinde hem de 18. yüzyıl Alman felsefesinde son derece verimli hale gelmiştir. Geist, bundan sonra entelektüel dehanın, nüktedanlığın, yenilikçiliğin ve bilgeliğin niteliğine atıfta bulunmak için kullanılmaya başlanmıştır. Geist’ın bu özel “zihin, zekâ, bilgelik, soyut öz, ruh” anlamında kesin bir Türkçe karşılığı yoktur. Bu nedenle çevirmenler bazen Geist’i Almanca’dan alıntı bir kelime olarak kullanmaktadırlar.

Hegel’in felsefesinde merkezi bir kavram olan Geist, çoğu yoruma göre gerçek bir nesne ya da aşkın veya tanrısal bir şey değil, tarih hakkında felsefe yapmanın bir aracıdır. Hegel’e göre Napolyon gibi tarihin akışını değiştiren büyük oyuncular, Geist ya da mutlak ruh (kendi ifadesiyle bir “akıl hilesi”) tarafından farkında olmadan kullanılır ve tarihsel görevini tamamladığında tarihle ilgisi kalmaz; dolayısıyla tarihin teleolojik (amaçsal) ilkesine tabi kılınırlar.

Weltgeist kavramı 18. yüzyıldan daha eski olup, ilk başlarda 16. yüzyılda “laiklik, dinsizlik” (spiritus mundi) anlamında, 17. yüzyılda da “insan” anlamında kişiselleştirilmiştir. Ayrıca 17. yüzyıldan itibaren Weltgeist, tüm doğaya nüfuz eden manevi bir öz veya aktif prensip olan panenteizm anlamında felsefi veya manevi bir “dünyanın ruhu” (anima mundi, Spiritus universi) anlamını edinmiştir. Mıknatıs ile demir arasındaki veya ay ile gelgit arasındaki çekim gibi fiziksel duyular da dâhil olmak üzere “evreni canlı tutan şey” anlamında kullanılmıştır.


Bu Weltgeist fikri, 18. yüzyıl Alman felsefesinde oldukça etkili olmuştur. Felsefi bağlamlarda Geist’ın, Christian Thomasius’un 1709 tarihli “Versuch vom Wesen des Geistes” (Ruhun Doğası Üzerine Deneme) adlı eserinde olduğu gibi evrene içkin canlandırıcı bir ilke olduğuna inanılmıştır. Bu inanç, 18. yüzyılın sonlarında Goethe’nin etkisiyle Alman düşüncesinde egemen hale gelmiştir.

Johann Ulrich von König gibi romantik saray şairlerinin dilinde Weltgeist, Doğa’nın dişil ilkesinin karşısında aktif, eril ilke olarak karşımıza çıkmaktadır. Weltgeist, Goethe’de Tanrı’nın eşanlamlısı olmaya yaklaşmakta ve her şeye hükmeden iradeye dönüşmektedir. Johann Gottfried Herder’de ise artık kendisine dualar yazılacak kadar güçlenmiştir: “Ey Dünya’nın ruhu, güçlü olduğun kadar iyiliksever de ol ve şefkatle ama zalimce yarattığın bana açıkla, benim yüzümden acı çeken duyarlıların kaderini…”

Bu terim özellikle 19. yüzyılın başlarında Hegel ve takipçileri tarafından benimsenmiştir. 19. yüzyılda, Hegel (1807) tarafından kullanılan terim, doğanın veya evrenin canlandırıcı ilkesi anlamından çok dünya tarihini ileriye götüren, görünmez güç anlamında yaygınlaşmıştır. Hegel’in Napolyon’u “at sırtındaki dünya ruhu” olarak tanımlaması meşhur olmuştur: “İmparatorun - bu dünyanın ruhunun - keşif için şehirden çıktığını gördüm. Böyle bir insanın, burada tek bir noktada toplanıp; at üstünde, dünyaya uzanıp ona hâkim olduğunu görmek gerçekten muhteşem bir duygu.”

Volksgeist veya Nationalgeist, bir halkın (Volk) “ruhunu” , onun “milli ruhunu” veya “ulusal karakterini” ifade etmektedir. Nationalgeist terimi 1760’larda Justus Möser ve Herder tarafından kullanılmıştır. Bu dönemde ulus terimi, “etnik grup, ırk” anlamında kullanılmaktadır ve 1800’den sonra çoğunlukla Volk (halk) terimi ile değiştirilmiştir. 19. yüzyılın başlarında Volksgeist terimi, Friedrich Carl von Savigny tarafından “halkın” adalet duygusunu ifade etmek için kullanılmıştır. Savigniy, Voltaire’in ulusların ruhu ve Montesquieu’nun “Yasaların Ruhu” eserindeki “esprit” (ruh) kavramını açıklamaya çalışmıştır. Hegel ise bu terimi “Tarih Felsefesi Üzerine Dersler” adlı eserinde aynı anlamda kullanmıştır.

Almanya’da Volksgeist kavramı çağlar boyunca gelişmiş ve disiplinler arasında anlam değişikliğine uğramıştır. En önemli örnekler şunlardır: Edebiyat alanında Schlegel ve Grimm Kardeşler, kültür tarihinde Herder, siyasi tarihte Hegel, hukuk alanında Savigny ve psikoloji alanında Wundt’tur. Bu da kavramın belirsiz olduğu anlamına gelmektedir. Üstelik yaygın olarak bilindiği gibi Romantizm ile sınırlı değildir. Kavram Amerikan kültürel antropolojisinde de etkili olmuştur.


Zeitgeist (çağın ruhu veya zamanın ruhu) ise Weltgeist’e benzer şekilde, belirli bir çağın özelliklerine hâkim olan görünmez bir etkeni veya gücü tanımlamaktadır. Terimi meşhur eden Hegel olmuştur. Ancak kavramın ortaya çıkışı ve yaygınlık kazanması Hegel’den önce gerçekleşmiş, çoğunlukla Herder ve Goethe’den kaynaklanmıştır. Günümüzde de kullanılan terim, daha pragmatik olarak örneğin mimarlık alanında neyin kabul edilebilir veya zevkli olduğunu belirleyen bir modaya atıfta bulunmak için kullanılmaktadır.

Hegel, Tinin Görüngübilimi’nde (1807) hem Weltgeist hem de Volksgeist’i kullanır ancak; Zeitgeist bileşiği yerine Geist der Zeiten “zamanın ruhu” ifadesini tercih eder. Hegel, kültür ve sanatın kendi zamanını yansıttığına inanır. Bu nedenle modernitenin özünde “özgür ve etik bir kültür” olması nedeniyle modern dünyada klasik sanat üretmenin imkânsız olacağını savunur.

Terim aynı zamanda daha yaygın olarak entelektüel veya estetik bir moda veya geçici heves anlamında kullanılmaktadır. Örneğin Charles Darwin’in 1859’da evrimin doğal seçilim yoluyla gerçekleştiği yönündeki önermesi, çağın ruhunun bir örneği olarak gösterilmiştir. Benzer şekilde 1920’lerde mantıksal pozitivizmin ortaya çıkışı, ardından davranışçılığı doğurması ve daha sonra 1950’lerden 1960’lara kadar davranışçılıktan post-modernizme geçiş, kendi dönemlerinin akademik “zeitgeist”ı şeklinde okunabilir.

#Hegel #Geist #Felsefe
0
0
0
Kaynakça

Gökberk, Macit, “Hegel’in Devlet Felsefesi”, Archives of Philosophy, 1 (2-3), 99-129, 1946.

Gökberk, Macit, “Positivism ve Geist Felsefesi”, Archives of Philosophy, 12, 24-30, 1961.

Hegel, Wilhelm Friedrich, “Tarih Felsefesi”, çev. Aziz Yardımlı, İdea Yayınevi, 2010.

Hegel, Wilhelm Friedrich, “Tinin Görüngübilimi”, çev. Aziz Yardımlı, İdea Yayınevi, 2010.

Herder, Johann Gottfried, “Outlines of a Philosophy of the History of Man”, Random Shack, 2016.

Von Savigny, Friedrich Karl, “System of the Modern Roman Law”, HardPress, 2019.

BENZER MAKALE
Felsefi Düşüncede Arkhe

Felsefi Düşüncede Arkhe

Evrenin nasıl ortaya çıktığı, evrende var olan şeylerin kökeninin ne olduğu sorusu insanlığın en eski ve temel...

Çin Felsefesinde Toplumsal Düzen Fikri

Çin Felsefesinde Toplumsal Düzen Fikri

Yol, kaos ve düzen Çin felsefesinin merkezinde yer alan üç önemli kavramdır. Yol, düşünce...

Nietzsche ve Üstinsan Kavramı

Nietzsche ve Üstinsan Kavramı

Karakteristik pos bıyığı, acı yaşantısı ve kafa karıştıran eserleriyle tanınan Friedrich W. Nietzsche, felsefenin büyük...

Mary’nin Odasına Ziyaret

Mary’nin Odasına Ziyaret

Zihin felsefesinde tartışılagelen en temel konulardan biri fizikalizm üzerinedir 1931 yılında Otto Neurath ve 1932’de...

Bir Basitlik İlkesi: Ockham’ın Usturası

Bir Basitlik İlkesi: Ockham’ın Usturası

Ockham'ın usturasının prensibi genellikle İngiliz teolog, mantıkçı ve bir Fransisken rahibi olan Ockhamlı William'a...

Gazzâli ve Rüya Argümanı

Gazzâli ve Rüya Argümanı

Müslüman filozof ve hukuk bilgini Ebu Hamid el-Gazzâli (1058-1111), Descartes'tan 500 yıl önce...

İnsanı Hayvan Sayan Felsefi Görüş: Animalizm

İnsanı Hayvan Sayan Felsefi Görüş: Animalizm

Türkçeye “hayvancılık” olarak çevirebileceğimiz animalizmin ayırt edici iddiası temel metafizik...

Elealı Zenon ve Paradoksları: Aklın Sorgusu

Elealı Zenon ve Paradoksları: Aklın Sorgusu

Yaklaşık 2500 yıl kadar önce Elealı filozof Zenon ortaya birtakım fikirler attı ve çılgınca sorular sordu. Zenon...

Skolastik Felsefenin Doğuşu

Skolastik Felsefenin Doğuşu

8. ve 15. yüzyıllar Hıristiyan Ortaçağ felsefesinde Skolastik dönem olarak bilinmektedir. Bu dönemde...

George Orwell’in Siyaset Felsefesi

George Orwell’in Siyaset Felsefesi

Orwell’in siyaset felsefesinde temel iki kavram; 1930’ların ortasından hayatının sonuna kadar savunduğu sosyalizm...

ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER