Dövmeler ve pigercingler başta olmak üzere birçok vücut modifikasyonu, Neolitik çağlardan bu yana yaygın olarak kullanılmıştır. İnsanlar yüzyıllardır kültürel, dini ve estetik nedenlerle vücutlarına dövme yaptırma dürtüsü hissetmişlerdir.
Dövme, birçok kültürde bağımsız olarak gelişirken tarihi kayıtlar antik Yunan dövmesinin M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzandığını göstermektedir. Yunanlılar derilerini mürekkeplemeye başlayan ilk insanlar arasında yer almaktadır.
Antik Yunanistan'da, insanların dövme konusunda bugün olduğundan çok daha fazla olumsuz görüşe sahip olduğu görülmektedir. Antik Yunan toplumunda dövme yaptıranlar ya da daha doğru bir ifadeyle kendisine dövme yapılanlar; yabancılar, köleler, suçlular ve tutsaklar olduğu için dövmeler “ötekiliğin” bir işareti olarak görülüyordu.
Bir gelenek olarak dövme, antik Yunanistan'da suçluları cezalandırmak ve toplumdan dışlananları tespit etmek için bir yol olarak gelişti. Kölelere, genellikle eski Yunancada köle anlamına gelen "Δούλος" kelimesinin ilk harfi olan delta (Δ) harfiyle dövme yapılırdı. Suç işleyen kişilerin alınları başta olmak üzere vücudunun görünen yerlerine, suçlarının türüne göre semboller veya harflerle dövme yapılırdı. Antik Yunan tarihçisi Herodotos'a göre eski Yunanlılar, bu cezalandırma yöntemini suçlular ve savaş esirleri üzerinde sıklıkla dövme kullanan Perslerden alıp geliştirmişlerdir.
Tarihçi Herodotus, Pers Savaşları sırasında komutanları Leontiades tarafından geride bırakılan bazı Thebaililerin düşman kuvvetlerine katıldığından bahseder. Herodotos’un anlattığına göre Persler, kendilerine katılan ve hain olarak niteledikleri Thebaili Yunan sığınmacılara dövme yapmışlar ve bu adamlar dövme işaretleri yüzünden Thebai'ye dönememişlerdir. Perslerin yenilgisi ve kaçışlarından sonra hain olarak görüldükleri için eski yurtlarına dönmeleri imkânsız hale gelmiştir.
Yine Roma döneminde yaşayan Yunan tarihçi Plutarkhos’un anlattığı başka bir örnekte Atinalılar, Sisamlı tutsakları savaşta yendikten sonra alınlarına şehirlerinin simgesi olan baykuş dövmesi yapmışlardır. Sisam kuvvetleri farklı bir savaşta Atinalılara karşı galip geldiklerinde, karşılık olarak Atinalıların alınlarına Sisam savaş gemilerini dövme yapmışlardır. Plutarkhos ayrıca Siraküzalı savaşçıların, 7000 tutsağın alnına Siraküza’nın amblemi olan bir at figürünü dövme yaptıklarını anlatmaktadır.
Tek İstisna Trakyalılar
Yunanlılar genellikle dövmeyi yabancı bir uygulama olarak görüyorlardı ve karşılaştıkları dövmeli insanlar çoğunlukla Yunan değildi. Hem edebi hem de arkeolojik kanıtlar, tek istisnanın eski Trakyalılar olduğunu göstermektedir. Dövmeler, Doğu ve Güney Avrupa'da, özellikle Balkanlar'da yaşayan eski bir toplum olan Trakyalılar arasında yüksek statünün bir simgesiydi. Antik Yunanlılar, Trakyalıları kabile halinde kalmış savaşçılar ve hatta barbar olarak görüyorlardı. Herodotos'a göre Trakyalılarda dövmeler asalet ve yüksek sosyal mevki göstergesiyken, bir kişide dövme olmaması düşük doğum işaretiydi ve kabilesinin zayıflığını gösteriyordu.
Antik çağda çok güçlü ve hatta gaddar savaşçılar olarak tanınan yüksek statülü Trakyalı kadınların vücutları yoğun bir şekilde dövmelerle kaplıydı. Trakyalı erkekler arasında dövmeler, aristokrasiyi köylülükten açıkça ayıran yüksek sosyal statü ve asaletin bir göstergesiyken tersine, Yunan deneme yazarı Plutarkhos’a göre, adı kabaca "deli kadınlar" veya "çılgınlar" olarak tercüme edilen Trakyalı kadınlar (Maenads), Orpheus'u öldürdükleri için kocaları tarafından bir ceza olarak dövme yapmak zorundaydılar.
M.Ö. 4. yüzyılda yaşayan eski bir Yunan filozofu olan Soli'li Clearchus, Trakyalı kadınların dövmeleri için alternatif bir açıklama sunmaktadır. Clearchus'a göre dövmeleri bozulmadan kalan İskit mumyalarından da anlaşılacağı üzere, karmaşık ve ustaca dövmeler yaptıkları bilinen Trakyalılar ve İskitler arasındaki bir savaşın ardından İskitler birçok Trakyalıyı esir aldı. Savaşçılıklarıyla meşhur İskit kadınları bütün erkekleri öldürdükten sonra Trakyalı kadın meslektaşlarının vücutlarının bir kısmına dövme yaptırdı. Clearchus, Trakyalı kadınların daha sonra onları tutsak edenlerle olan ilişkilerini ortadan kaldırmak amacıyla vücutlarının geri kalanını da dövmeyle kaplamaya karar verdiklerine inanmaktadır. Bu da kısa süre sonra Trakyalı kadınlar arasında gelenek haline gelen bir eylem olmuştur.
Ünlü Yunan tarihçisi Ksenophon da Anabasis adlı eserinde dövmeli yabancılarla karşılaşmasını anlatır. Ksenophon, Karadeniz yakınlarındaki yolculukları sırasında vücutlarına çiçek şekilleri ve desenlerle dövmeler yapılmış "Mossynoikoi" halkı ile karşılaştığını yazar.
Antik Yunan'da cezai önlem olarak dövme uygulaması, Hristiyanlık baskın din haline gelinceye kadar devam etti. İmparator Konstantin M.S. 330'da yüze yapılan dövmeleri yasakladığını ve Yunanistan'da suçlulara ceza olarak dövme uygulamasına kesin bir şekilde son verdiğini açıkladı. Bunun sebebi olarak insanın, Tanrı'nın suretinde yaratılmasından ötürü kişinin yüzünü kirletmesinin aslında Tanrı'ya bir hakaret olduğunu savundu. 8. yüzyılda İkinci İznik Konsili tarafından putperestlikle bağları nedeniyle dövme bir bütün olarak yasaklandı.
Dövme, son yıllarda dünyanın büyük bir bölümünde ana akımın sıradan bir parçası haline gelmesine rağmen daha önceki birçok toplumda suçla bağlantılı bir işaretti. Günümüz dünyasında suçla olan bağlantısının antik bir miras olup olmadığı ise bir muamma olarak duruyor.
Herodotos, “Tarih”. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 2019.
Plutarkhos, “Plutarch’s Lives.” Erişim: 15.07.2023. https://www.gutenberg.org/files/14033/14033-h/14033-h.htm
Clearchus of Soli, “Text, Translation and Discussion”. Routledge, 2022.
Ksenophon, “Anabasis- Onbinlerin Dönüşü”. Kabalcı Yayınları, 2011.
Wichmann, Anna. “Tattoos Were for Criminals in Ancient Greece”. Erişim:13.07.2023 https://greekreporter.com/2023/07/15/tattoos-ancient-greece/
G. Kyriakoua, A. Kyriakoub, Th. Fotas, “Dermatostiksia (tattooing): An act of stigmatization in ancient Greek culture”. Histories and Humanities in Dermatology, 112 (10), 907-909. Erişim:13.07.2023 https://www.actasdermo.org/es-dermatostiksia-tattooing-an-act-stigmatization-articulo-S1578219021002456#bib0015
Hemen hemen her erkeğin dolabında bulunan özel günlerde ya da işe giderken tercih ettiği kravatın tarihi M.Ö....
Yunan mitolojisinde “Adonis Miti” olarak bilinen, doğadaki ölüm ve yenilenmeyi sembolize ettiği kabul...
Birbirine dolanan siyah ve beyaz iki yarım dairenin, her iki tarafında zıt renklerden bir nokta bulunan Yin-Yang sembolü...
Maviyi yaygın bir renk olarak düşünmek doğaldır. Mavi, gökyüzü ve okyanus ile ilişkilendirilir....
Barok kelimesi Portekizce “tam yuvarlak olmayan şekilsiz inci” anlamına gelen “barroco” kelimesinden...
Vatikan, 44 hektarlık bir yüz ölçümüne sahip olması nedeniyle dünyanın en küçük...
Samarra Ulu Camii, Irak'ın Samarra şehrinde bulunmaktadır ve Sâmerrâ 'da bulunan en önemli tarihi...
Hurma palmiyesi olarak bilinen büyük bir ağaçta yetişen hurma dünyanın en tatlı meyvelerinden biridir....
“Ankh” sembolü, “yaşamın haçı, hayatın sembolü” olarak bilinmekte ve düz bir...
Bishwa Bengalce "dünya", ijtema ise Arapça 'içtima' yani "toplantı" anlamına gelir. "Dünya...