Diyobendilik 19. yüzyılın sonlarında Hindistan'ın Diyobend kentindeki Dârü’l-Ulûm Medresesi çevresinde şekillenmiş bir ekoldür. Bu İslam düşünce ekolü İngilizlerin 1866 Hindistan'daki İslam devrimini durdurmasının ardından, bir grup Hintli âlim Muhammed Kâsım Nânotevî’nin öncülüğünde kurulmuştur.
Kuruluş amacı; İngilizlerin hâkimiyetindeki Hindistan’da bulunan Müslümanları, başkent Delhi'nin yıkıldığı ve tüm kontrolün İngilizlerin eline geçtiği bir ortamın tehlikelerinden korumaktı. Nânotevî bu dik duruşuyla Batı'nın Hindistan içerisindeki ilerlemesine ve Hint Yarımadası'ndaki materyalist uygarlığa karşı güçlü bir tepkiyi ortaya koydu.
Diyobendilerin böyle bir ekol kurmaktaki temel amacı, Nânotevî’nin Dâru’l-Ulûm’un kuruluşu esnasında söylediği “Bizim eğitimden maksadımız aslı itibariyle Hindistanlı, kalbi ve aklıyla Müslüman olan bir gençlik yetiştirmektir. Bu gencin içinde İslâm medeniyetini oluşturma heyecanı bulunmalı, siyasi açıdan da canlı bir İslâmî şuura sahip olmalıdır.’’ şeklindeki ifadeleridir. Bu sözleri dini-siyasi görüşlerini açıkça ortaya koymaktadır.
Görüşleri zamanla Hindistan sınırlarına aşan Diyobenbliler, dünya çapındaki Müslümanları korumak için cihat kavramını kutsal bir görev olarak kabul ettiler ve İslami olmayan her türlü düşünceye karşı çıktılar. Bu sebeple İslam hukukuna bağlı kalmanın tek kurtuluş yolu olduğu konusunda ısrar ettiler ve her koşulda İslam’ın kurallarına sıkı sıkıya bağlı kalınması gerektiğini savundular.
Diyobendiler akaid konusunda ise Ebu Mansur el-Maturidi'nin mezhebini takip ettiler. Fıkhî konularında ise İmam Ebu Hanife'nin mezhebine tabidirler. Manevi gelişim konusunda Nakşibendiyye, Çiştiyye, Kadiriyye ve Seherverdiyye'nin tasavvuf tarikatlarını mensupturlar.
Başlangıçta küçük bir dini eğitim yeri olarak kurulan medrese, ilerleyen süreçte İslam dünyasının en popüler eğitim kurumu olarak görülmeye başlanmış ve İslam ülkelerinden öğrenciler farklı sanat ve bilim dallarında eğitim ve araştırma yapmak için buraya akın etmişlerdir. Medreseye dünyanın her yerinden yaklaşık 5.000 öğrenci gelmiştir. Artan talebi karşılamak amacıyla eğitim ve araştırma hizmetleri için yeni binalar inşa edilmiş ve zamanla bunlar 230 dershane, 400 oda, 8 öğrenci yurdu ve büyük bir kütüphaneyi de içine alacak şekilde genişletilmiştir. Bunun sonucunda kurum medreseden üniversiteye dönüştürülmüş; daha iyi hizmet verebilmek için Arapça, Farsça, Urduca gibi dillerinde kaleme alınmış yüz binden fazla basılı kitap ve el yazması içeren bir kütüphaneye ev sahipliği yapmıştır. Bu okuldan mezun olan öğrenci sayısı ise yüz bini geçmiştir.
Medresenin müfredatı ise ilk, orta, lisan, yüksek lisan olmak üzere dört seviyeden oluşmaktaydı. İlköğretimden lisans sürecine kadar eğitim zorunluydu ve sekiz yıl sürmekteydi. Yüksek lisans eğitimi isteğe bağlıydı. Ders olarak Nahiv, İslam Hukuku, Mantık, Hadis, Ahlak, Genel Tarih, Arûz, Modern Bilimler, Coğrafya, Sistematik Teoloji, Hindistan Tarihi ve Urduca dersleri görülmekteydi.
Her dönemde Dârü’l-Ulûm öyle başarılı âlimler çıkmıştır ki bu müessese zamanın dini ihtiyaçları doğrultusunda, doğru dini inançların ve dini ilimlerin yayılmasında değerli hizmetler sunmuştur. Buradan mezun olan âlimler ayrıca önem arz etmekteydi. Bunlardan ilki Diyobend’in ilk talebesi, Şeyhu’l-Hind unvanıyla tanınan Mahmud Hasan Diyobendi’dir. Mezun oluncaya kadar başta Muhammed Kasım Nanutevi ve Reşid Ahmed Ganguhi olmak üzere Daru’l-Ulûm Diyobend’in pek çok hocasından istifade etti; muhaddis Abdulğanî Müceddidî’den hadîs, Çiştiyye tarikatı şeyhi Hacı İmdadullah Muhacir Mekki’den tasavvuf dersleri aldı. Buradan mezun olan diğer ünlü âlimler ise şöyledir:
1-Ebu’l Hasen En-Nedvi
2-Muhammed Enver Şah el-Kaşmirî
3-Muhaddis Habiburrahman el-A’zamî
4-Hüseyin Ahmed el-Medeni’dir
Daru’l-Ulûm’un temeli, öyle samimi kişilerin ellerinde atılmıştı ki bu kurum kısa sürede İslam dünyasında akademik bir büyüklüğe yerleşmiştir. Bugün İslam dünyasında tanınmış dini ve akademik merkezlerin oluşumuna katkı sağlayan Diyobend’in önemli başarıları arasında dine hizmet etmesi, İslam’a destek olması, İslam sanat ve bilimlerinin yayılmasını sağlaması, dini bilgiye ihtiyaç duyan öğrencilere yardım etmesi sayılabilir.
Metcalf, Barbara D., “‘Traditionalist’ Islamic Activism: Deoband, Tablighis, and Talibs”, Items (blog), Erişim 14 Şubat 2024, https://items.ssrc.org/after-september-11/traditionalist-islamic-activism-deoband-tablighis-and-talibs/
Tay, Ömer, “Hanefî, Mâturîdî Gelenekten Gelen Diyobend Ekolü’nün Tasavvufa Bakışı”, Tasavvur / Tekirdağ İlahiyat Dergisi, 7(2), 1275-1304, 2021.
TDV İslâm Ansiklopedisi, “DİYÛBEND”, Erişim 14 Şubat 2024, https://islamansiklopedisi.org.tr/diyubend
Çoğu zaman kendisine atfedilen kutsallıkla birlikte anılan öğretmenlik mesleğinin de bir tarihsel süreci...
Sicarii olarak tanımlanan grup adını suikast faaliyetlerinde kullanılan hançerden almaktadır. Kısa ve kıvrımlı olan...
Amerikan İç Savaşı, ekonomileri tarıma dayalı olan ve köleleri iş gücü olarak kullanan Güney...
Suriye ve Mısır önderliğinde Arap Devletleri 1973 yılının 6 Ekim’ine denk gelen Ramazan ayının onuncu gününde,...
Vaat Edilmiş Topraklar (Arz-ı Mev’ud), Tanrı'nın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere verdiğine inanılan...
Hitler'e karşı savaş başladığında neredeyse tüm Yahudi örgütleri müttefiklerle güçlerini...
Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İsrail'in kuruluş süreci de katliamlarla doludur. İsrail'in...
30 yıl savaşları 1618-1648 yılları arasında Almanya merkezli gerçekleşen ama bütün Avrupa’yı içine...
1578 yılında Portekiz Kralı, Muhammed El Mütevekkil’e destek vermek amacıyla ordusuyla Fas’a çıkarma...
Günümüzde neredeyse her alanda kullandığımız bir ürün olan şeker, Hindistan'dan başlayarak...