Yol, kaos ve düzen Çin felsefesinin merkezinde yer alan üç önemli kavramdır. Yol, düşünce ve eylemle ortaya çıkarılacak doğal bir yapıdır. Kaos, insanlar bir “yol” bulamayınca ortaya çıkar. Yol bulamamak herkes ve her şey için kötüdür. İnsanlar ve topluluklar doğru yolu takip ederse “düzen” ortaya çıkar. Düzen sadece siyasi bir sorunu çözmekle ilgili olmayıp aynı zamanda barışı getirmek, refahı artırmak ve toplumsal huzurla ilgilidir.
Yol veya Tao kavramı, düşünce ve eylemle açığa çıkan kozmosun doğal yapısını ifade eder. Düzeni yaratan “ilkeler” olabileceği gibi siyasal söylemin yapısı ve içeriği de olabilir. Çin felsefesi, siyasi söylem ve düzenin Tao ile nasıl uyumlu hale getirileceğine dair birçok yorumu içermektedir. Düzenin sağlanmasında yolun önemi, kaosun damgasını vurduğu tarihsel arka planda açıkça ortaya çıkmaktadır.
M.Ö. 771- M.Ö. 221 yılları arasında Çin parçalanmıştır. Çin felsefesi, rakip krallıklar arasındaki savaşlar, göç ve yoksullukla birlikte bu güvensizlik, vahşet ve toplumsal çöküş ortamında başlamıştır. Daha sonra diğer felsefelerin yanı sıra Konfüçyanizm, Taoizm ve Legalizm olarak bilinen düşünce biçimleri gelişmiş ve hepsi düzen kurmaya çalışmıştır. Tabi ki burada isimleri verilen üç “okul”dan daha fazlası bulunmaktadır ki Çinliler o dönemde siyasi düzen arayan düşünce sistemleri için “yüz düşünce okulu” tabirini kullanmaktadırlar. Bu üç filozof o dönemdeki göreceli önemleri ve fikirlerinin günümüze kadar devam etmeleri sebebiyle ön plana çıkmaktadır.
Konfüçyanizm
Konfüçyüs, Büyük Usta Kong Zi'nin (M. Ö. 551 - 479) Latince karşılığıdır. Toplumsal rollerin, erdemli davranışların, ritüellerin yerine getirilmesini vurgular. “Konfüçyüsçü Düzen” fikri kadim bilgeliği taklit etmeye dayanmaktadır. Bu, her kişinin belirli rolleri yerine getirmesi gerektiği anlamına gelir. Rolü seçen kişi değildir: Roller, kişinin toplum içinde sahip olduğu yere göre verilir. Konfüçyanizmde rol, kişinin ne olacağına ve buna göre ne yapacağına karar verir. Yani kişiye uyum sağlayan rol değildir, bilakis kişi role uyum sağlamak zorundadır. En önemli roller “baba, oğul”, “ağabey, küçük erkek kardeş”, “hükümdar, tebaa”, “büyük arkadaş, küçük arkadaş” ve “koca, karı”dır.
İnsanların rollerine uyması düzenin sağlanması için gerekli olmakla birlikte henüz yeterli olmayan bir koşuldur. Roller erdemle yerine getirilmediği müddetçe insanlar bilge olmayı başaramazlar. Tao burada kendisini düzenleyici bir prensip olarak gösterir. Bir kişinin rollerini erdemli bir şekilde yerine getirmesi çok çaba gerektirir. Kişinin eylemlerini Tao ile uyumlu hale getirme sürecine “kendini geliştirme” denir. Konfüçyüs, yardımseverlik, doğruluk, ritüel, mülkiyet, sadakat, bilgi ve büyüğe saygı gibi iptidai erdemleri sayar ve kişilerin bu erdemleri rollerine uygun olarak yerine getirdiklerinde toplumsal düzenin kurulacağını öngörür.
Taoizm
Temellerinin tarihi şahsiyeti tartışmalı Laozi tarafından atılan ve Zhuangzi, (M.Ö 369 – 290) tarafından geliştirilen Taoizm’in merkezi kavramı Tao'dur. Bu söylemde Tao, hakikat sürecinin kendisidir. Tao, şeylerin bir yandan dönüşürken diğer yandan bir araya gelme şeklidir. Tao'nun ne olduğu dille ifade edilemese de onun başka dünyaya ait bir varlık olduğu düşünülmemelidir. Aksine Tao bütünseldir. Bu, gerçekliği şekillendiren bir kalıptır, yani Tao gerçekliğin yapı taşıdır. Sadece Tao ile birliği deneyimleyenler “wu-wei”ye erişebilirler. “Wu-wei” kişinin eylemlerine Tao'nun akmasına izin vermesi, Tao'nun doğal akışına müdahale etmemesi olarak anlaşılabilir. Eylemlerinin Tao'sunu (doğal yapısını ve sosyal yeterliliğini) anlamak için kişinin kendisini eğitmesi gerekmektedir.
Tao'ya uygunluk otomatik olarak düzene yol açar çünkü Tao her şeyin doğal düzenidir. Tao ile bir olmanın tek yolu, kendini meşguliyetlerden ayırmak ve wu-wei, yani "zahmetsiz eylem" uygulamaktır. Wu wei kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey yapmamak, felsefi olarak ise genellikle "zahmetsiz eylem" olarak tercüme edilmektedir. Taoizm için özellikle önemlidir ancak felsefi bir terim olarak birçok nüansı vardır. Bir anlamda, insani meselelere katılma arzusunu yok etmekten kaynaklanan, gerçek bir eylemsizlik tavrını ifade eder. Bununla birlikte, bir durumun Tao'suna özellikle uyum sağlayan bir eylemi de ifade edebilir. Tao, ortaya çıktığı şekliyle ve değiştirilmeden bırakılırsa, her zaman iyiliği ve düzeni doğurur. Erdem ayinlerden ya da kişisel gelişimden değil, Tao'dan gelir.
Legalizm
"Hukukçu okul" (Fajia), temel kavram olarak Fa'yı (standart veya yasa) kullanan farklı filozoflar tarafından geliştirilmiştir. Ana savunucuları şunlardır: Shen Dao (M.Ö. 350-275), Shang Yang, (M.Ö. 390-338), Li Si (M.Ö. 280-208), Shen Buhai (M.Ö. 400-337) ve Hanfei (M.Ö. 280-233).
Amaçları devleti güçlendirerek düzen sağlamaktır. Hükümet ve yönetim araçlarını standartlaştırarak hükümdarın konumunu güçlendirmek istemişlerdir. Standardizasyon, tüm insanlar için geçerli ve uygulanabilir genel bir kurallar dizisini, ağırlık, ölçü ve hesap birimlerinde tekdüzeliği ve öngörülebilir idari süreçleri içermektedir. Yöneticiler, övgü ve cezadan oluşan "iki kulp” kullanarak düzen ve barışa yol açan ve iyi işleyen bir devlet mekanizması yaratabilirler.
Genel olarak Legalizm, devletin düzenlendiği yerde toplulukların da düzenlendiği fikrine dayanmaktadır. Düzen güce, güç de düzene yol açar. Bu nedenle Konfüçyüsçü yetkinliğe ve Taocu wu-wei'ye kesinlikle karşı çıkmışlardır. Liderlik idealleri standartlara veya yasalara göre yönetmektir. Onların söyleminde, doğal Tao'yu tanımlamak ve sosyal standartları ona göre şekillendirmek hükümdarın görevidir. Daha sonra devlet mekanizması standartlara uyulup uyulmadığını denetler ve standartları koruyarak sosyal eylemleri doğal Tao ile uyumlu hale getirir.
Antik Çin’de kaos ortamına karşı genel olarak üç düşünme biçimi ortaya çıkmıştır. Konfüçyanizm, ritüellerle şekillenen bir rol ve erdem etiği sistemi geliştirmiştir. Konfüçyüs ve takipçileri, geçmişin bilgeliği olan Tao'yu taklit ederek düzeni yeniden sağlamak istemişlerdir. Taoistler toplumun eylemlerine meydan okuyarak düzen kurmayı arzulamışlardır. Onlara göre wu-wei'ye ulaşıldığında Tao ortaya çıkar ve doğal bir düzen yaratır. Legalistler ise Tao'ya dayalı standartlar oluşturmanın otomatik olarak düzene yol açacağını düşünmüşlerdir.
Yu-Lan, Fong, “Çin Felsefesi Tarihi”, İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2019.
Suzuki, Daisetsu Teitaro, “Çin Felsefesi Tarihi”, Say Yayınları, 2012.
Chun, Wu, “Çin Felsefe Tarihi”, Kaynak Yayınları, 2020.
Ovalı, Turgay, “Çin Felsefe ve Düşüncesinin Antik Kentlerine Yansıması”, Journal of Academic Value Studies (JAVStudies), 5 (4), 2019, 684-699.
Evrenin nasıl ortaya çıktığı, evrende var olan şeylerin kökeninin ne olduğu sorusu insanlığın en eski ve temel...
Karakteristik pos bıyığı, acı yaşantısı ve kafa karıştıran eserleriyle tanınan Friedrich W. Nietzsche, felsefenin büyük...
Zihin felsefesinde tartışılagelen en temel konulardan biri fizikalizm üzerinedir 1931 yılında Otto Neurath ve 1932’de...
Ockham'ın usturasının prensibi genellikle İngiliz teolog, mantıkçı ve bir Fransisken rahibi olan Ockhamlı William'a...
Müslüman filozof ve hukuk bilgini Ebu Hamid el-Gazzâli (1058-1111), Descartes'tan 500 yıl önce...
Türkçeye “hayvancılık” olarak çevirebileceğimiz animalizmin ayırt edici iddiası temel metafizik...
Yaklaşık 2500 yıl kadar önce Elealı filozof Zenon ortaya birtakım fikirler attı ve çılgınca sorular sordu. Zenon...
8. ve 15. yüzyıllar Hıristiyan Ortaçağ felsefesinde Skolastik dönem olarak bilinmektedir. Bu dönemde...
Orwell’in siyaset felsefesinde temel iki kavram; 1930’ların ortasından hayatının sonuna kadar savunduğu sosyalizm...
Sokrates etik ve ahlak konularında konuşmuş önemli bir isimdir. Mutlu olmayı ahlaklı olmakla bir sayan Sokrates'e...