Bisikletin Tarihi Serüveni

Bisiklet, yüzyıllar öncesine dayanan zengin bir tarihe sahiptir. Başlangıcı itibariyle ahşap bir alet olarak imal edilen bisiklet, basit bir mekanizmaya sahip oluşuyla bilinmektedir. Bugün gördüğümüz şık ve yüksek teknolojili makineler haline gelinceye kadar geçen sürede sayısız dönüşüm geçirmiştir. Bisikletin ortaya çıktığı ilk tarih ve gelişimi arasında birkaç yüzyılın geçtiği bilinmektedir.

Bisikletin tarihi 19. yüzyılın başlarına, “koşu makinesi” veya diğer bilinen ismi ile “Draisine” icadına kadar uzanmaktadır. 1817 yılında bir Alman baronu olan Karl Drais, ahşaptan yapılmış iki tekerlekli ve pedalsız bir cihaz icat etmiştir. “Draisine” veya “Laufmaschine” olarak bilinen bu makinede direksiyon için bir gidon ve sürücü için yastıklı bir koltuk bulunmakta, kullanıcı ayaklarını yere bastırarak ve makineyi ileriye doğru iterek bu aleti kullanabilmekteydi. Her ne kadar sınırlı bir işlevselliğine sahip olsa da Drais'in icadı, bisiklet tasarımında gelecekteki gelişmeler için zemin hazırlamıştır.

Bisiklet tarihinin bir sonraki dönüm noktası ise 1860'larda pedalların eklenmesiyle olmuştur. Fransız demirci Pierre Michaux ve oğlu Ernest, 1863 yılında Draisi’nin icat ettiği bisikletin ön tekerleğine pedallar takarak modern bisiklete çok benzeyen bir araç icat ettiler. "Michaux Velocipede" olarak bilinen bu icat sayesinde bisiklet tarihi, itme gücü yerine pedal kullanımına evrilmiştir.

1860'ların sonu ve 1870'lerin başında ise "Ordinary" veya "Penny-Farthing" isimli bisiklet popülerlik kazanmıştır. Sahip olduğu büyük ön tekerleği ve küçük arka tekerleği ile Penny-Farthing bisikleti, sürücülerin her pedal devrinde daha uzun mesafeler kat etmesini sağlamaktaydı. Ancak bu bisiklet, sahip olduğu şekli ve tasarımı ile sürücüyü yerden yüksekte konumlandırdığı için kullanıcı yönünden güvenlik riskleri de taşımaktaydı. Dolayısıyla Penny-Farthing'e binmek ve inmek ciddi bir beceri gerektirmekte, bu da sık sık kazalara yol açmaktaydı.

1870'lerin başlarına gelindiğinde ise bisiklet teknolojisi ve kullanımı kendine özgü bir hal almıştı. Tahta araba teknolojisine dayanan ana materyalin yerini zarif "sıradan" bisiklet malzemesi almıştı. Parçaların birleşiminde kullanılan eski malzemelerin yerini ise günümüzde de kullanılan çelik jantlar, dolgu kauçuk lastikler ve standartlaştırılmış parçalarının aldığı bilinmektedir. İngiliz mucit ve bisiklet endüstrisinin babası olarak bilinen James Starley'in 1871’de tasarladığı model Ariel, sıradan bisikletin tasarım standardını belirlemiştir. Ariel, 48 inçlik (122 cm) bir ön tekerleğe ve 30 inçlik (76 cm) bir arka tekerleğe sahipti. Starley'in ortaya koyduğu bu tasarım ve sonraki 10 yıl boyunca bisiklet için yaptığı üretken iyileştirmeler ona "Bisiklet Ticaretinin Babası" unvanını kazandırmıştır. 1874 yılına gelindiğinde bisiklet endüstrisinin merkezi Paris'ten Coventry'ye kaymış ve İngiltere 20. yüzyıla kadar teknik gelişmelere öncülük etmiştir.

1880'lere gelindiğinde ise "emniyet bisikletinin" piyasaya sürülmesi bisiklet dünyasında devrime sebep olmuştur. Pedalları arka tekerleğe bağlayan bir zincir tahriki, elmas şeklinde bir çerçeve ve benzer boyutta tekerleklere sahip olan emniyet bisikleti, daha dengeli ve erişilebilir bir sürüş deneyimi sunmaktaydı. Dolayısıyla bu tasarım yüksek tekerlekli Penny-Farthing'e nazaran daha güvenli bir alternatif olmasının yanında modern bisikletin taslağı haline gelmiştir.

Bisikletin tarihi, Baron Karl Drais'in ahşap draisinden günümüzün gelişmiş bisikletlerine kadar uzanan bir yenilik ve ilerleme öyküsüdür. Geçirdiği her evrim, değişim ve gelişimi ile insanoğlunun dünyasında önemli bir rol oynamıştır.