Yıllardır bilim insanları ve ebeveynler bebekleri iki dille yetiştirmenin faydaları üzerinde durmaktadırlar. İki dile sahip olmanın bilişsel yetenekleri, özellikle de problem çözmeyi geliştirdiği ifade edilmektedir. İki dil arasındaki iletişim genel olarak Avrupa, Asya (Hindistan, Filipinler), Afrika (Senegal, Güney Afrika) ve Kuzey Amerika (Kanada) gibi bölgelerde görülmektedir. Örneğin Kaliforniya'da 2035 yılına kadar anaokuluna kayıtlı çocukların %50'sinden fazlasının İngilizce dışında bir dil konuşarak büyümüş olması beklenmektedir.
İki dilde de konuşmaya karar veren aileler doğumdan itibaren çocuklarına bebeklerinin hiç konuşmama durumundan doğrudan iki dil konuşma durumuna geçtiğini ifade eder. Yani, bebeklerde iki dillilik zorunlu olarak her iki dilin de aynı anda edinilmesini içermektedir. Bu yöntemde başarılı olabilmek için ebeveynlerin her iki dile de hâkim olmaları ve çocukla konuşurken iki dili de ödün vermeden kullanmaları gerekmektedir. İki dilin konuşulduğu evlerde büyüyen bebekler için bu iki dili öğrenme neredeyse zahmetsizce gerçekleşmektedir.
Çocukların dil öğrenme yetilerinin en iyi olduğu dönem, doğum ile üç yaş aralığıdır. Yaşamlarının ilk yılında bebekler, iki dili hem işitsel hem de görsel ipuçlarını kullanarak ayırt edebilirler. 2-3 yaşlarında, küçük çocuklar dil değişikliğine karşı sinirsel bir tepki gösterirler. Dile özgü algısal farklılıklara duyarlılık, bebeklerin her dilin farklı temsillerini ayırmalarına yardımcı olur. İki dilli bir çocuğun yetiştirilmesinde en çok tercih edilen yol ise anne-babanın farklı dilleri konuşmasıdır. Diğer bir yol ise ebeveynlerin göçmen veya yabancı olması; ana dillerinin topluluk dilinden farklı olmasıdır. Her dile yeterince maruz kalmaları sağlanırsa çocuklar doğumdan itibaren iki hatta daha fazla dil öğrenebilirler. İki dil öğretilen bebekler iki dili birbirinden kolaylıkla ayırt edebilir; herhangi bir karışıklık yaşamazlar.
Diller pek çok açıdan farklılık gösterir örneğin; Rusça veya Mandarin dillerini bilmeyen biri muhtemelen birini diğerinden ayırt edilebilir. Bebekler de bu algısal farklılıklara duyarlıdır ve dilin ritmine uyum sağlarlar. Bebekler daha 4 aylıkken de Fransızca ve İspanyolca gibi ritmik olarak benzer dilleri birbirinden ayırt edebilirler. İki dilli bebekler, konu dilleri ayırt etmeye geldiğinde tek dilli bebeklere göre daha duyarlı olabilir. Son araştırmalar 4 aylık tek dilli ve iki dilli bebeklerin, farklı dilleri konuşan yüzleri ayırt edebildiğini göstermiştir. Bununla birlikte 8 aylık olduklarında, yalnızca iki dil bilenler bu ayrıma hâlâ duyarlıdır; tek dil bilenler ise yüz hareketlerindeki ince değişikliklere dikkat etmeyi bırakırlar. Yapay dil öğreniminden elde edilen kanıtlar, iki dilli bebeklerin tek dilli bebeklere göre çoklu ses ve hece akışlarında yapı bulma konusunda daha iyi olduklarını göstermektedir. İki dil bebeklerin kafalarını karışmak yerine kendi dillerini ayırt etmeleri konusunda daha duyarlı hale getirmektedir.
Ancak anlama sırasındaki dil kontrolü, erken iki dilli dil edinimini desteklemek açısından önemli olabilir. Her ne kadar 6 aylık tek dilli bebekler bazı kelimeleri anlayabilse de erken dönemde bebeklerde anlama nispeten yavaştır ve yaşamın ikinci yılında giderek hız kazanır. Günlük konuşma hızlı gerçek zamanlı olarak gerçekleşir ve bir kelimenin hızlı bir şekilde tanınması, takip eden kelimelerin anlaşılması açısından önemlidir.
Çocuklar kafa karışıklığı veya gecikme olmadan, çevrelerinin dilini veya dillerini öğrenmeye hazır doğarlar. Başarılı iki dilli gelişimi teşvik etmek için iki dilli çocuk yetiştiren ebeveynler, her iki dili de duyması ve konuşması için çocuklarına fırsatlar sunmalıdır.