1900’lü yıllarda Avrupa’da diş fırçalama alışkanlığı yerleşmemişti ve diş sağlığı ile alakalı konular henüz insanların gündemini meşgul etmiyordu. Diş bakımın nasıl yapılacağı üzerine herkes tarafından bilinen bir yöntem yoktu. Çürük diş ile ilgi yapılan tek işlem o dişi çekmekti.
Birçok Avrupa ülkesi gibi İsveç de bu sorundan mustarip ülkelerden biriydi. Ülkede, üç yaşından küçük çocukların %83’ünün dişleri çürüktü. Aynı dönemlerde Amerika Birleşik Devletleri ordusu, 1. ve 2. Dünya Savaşı sırasında orduya, alt ve üst çeneden karşılıklı altı tane sağlam dişe sahip olanları alıyordu ki bu diş sağlığının standardını göstermekteydi. İsveç’te diş hekimleri ve devlet çalışanları bu sorun için bir çalışma yapmaya karar verdiler. Çalışmanın yapılacağı grubun üyeleri akıl hastalarından seçildi. Gerekçe ise akıl hastalarından vergi alınmamasıydı. Ayrıca bu hastalar çalışamadıkları için devlete yüktü ve bu deneye katılarak devlete olan borçlarını ödemiş olacaklardı.
İsveç çapında iki yüze yakın akıl hastası, Lund şehrindeki Vipeholm Akıl Hastanesi’ne getirildi. Hastalara ve yakınlarına sadece onları iyileştirmek istediklerini ve çürük dişlerinin tedavi edileceğini söylediler. Deneyden ve detaylarından ise hiçbirinin haberi yoktu. Hastalar 1 ile 6 arasında puan alacakları bir IQ testine tabi tutuldu. Puanlamada en aşağıda olanlar yani sıfır puan alanlar aptal (idiot) olarak adlandırıldı. Daha yüksek puan alanlar bir kez daha sınava tabi tutuldu. Böylece deney yapılacak olanların akil hastalığı testle sabitlenmiş oldu ve deney bu şekilde meşrulaştırılmış oldu.
1945 yılında hükümet, diş çürükleri ve şeker arasındaki ilişkiyi anlamak için deneyi başlattı. İlk iki yıl hastalara A, B, D vitaminleri ve florür tabletleri içeren düşük nişastalı bir diyet uyguladılar. Deneklere yemek saatleri haricinde atıştırmalık verilmedi. Bu sürecin sonunda hastaların %78’inin dişlerinde yeni çürükler oluşmadığı görüldü.
Deneyin ikinci aşamasın bir öncekine göre daha sancılı olacaktı. Hastalar dört gruba ayrıldı. Diyetlerine normal bir İsveçlinin günlük tüketeceği şeker miktarının iki kat fazlası kadar şeker eklendi. İlk grup şekerli yiyecek tüketirken ikinci grup şekerli içecekler tüketti. Diğer gruba da öğünler arasında dişlere yapışan şeker, karamel gibi besinler verildi. İlk iki grupta zaman içinde kayda değer olaylar olmadı ama öğünler arası dişe yapışan şekerleme tüketenlerin dişlerinde çürümeler gözlemlendi. Dişlere yapışan şekerlemeler dolayısıyla oluşan çürükler bazı hastalar üzerinde dayanılmaz diş ağrılarına neden oldu. Fakat deney devam etmeliydi, ne de olsa denekler akıl hastasıydı.
1964’te tıp topluluğu için geliştirilmiş insan deneyleriyle ilgili bir dizi etik ilke getiren Dünya Tabipler Birliği Helsinki Deklarasyonu’nu onaylandı. Fakat Vipeholm deneyi bu tarihten daha önce gerçekleştirilmişti ve o dönemde etik hakkında uluslararası bir fikir birliği henüz oluşmamıştı. Bu deneyi yapanlar ahlaki açıdan bu deneyde bir sorun görmediler. Emekli karyoloji profesörü Bo Krasse, “Biz diş hekimleri, çalışmanın kendisinde herhangi bir etik sorun görmedik.” demiş ve sonuca odaklı olduklarını dile getirmiştir.
Bu deneyler 1945-1955 yılları arasında gerçekleştirildi. Deneyin sonucu olarak şekerli besin tüketimi kısıtlanmalıydı. Bu sonuç firmaların hoşuna gitmemişti. Ayrıca yetkililer garip bir şekilde deneyin sonucunu hemen halkla paylaşmadı. Deney sonucunda şeker ve diş çürükleri arasında bir ilişki olduğu öğrenildi. Bir süre geçtikten sonra halk bu konuda uyarıldı. Hükümet, deney sonucunda ulaşılan veriler ışığında küçük yaştaki çocuklara şekerli besinler üzerine eğitimler vermeye başladı. Şeker tüketimini azaltmak için kampanya düzenlendi. Bu durum yapay tatlandırıcıların imalatı konusunu gündeme getirdi.
Kampanyalar eşliğinde çocuklara sadece cumartesi günleri şekerli besin verilmesi üzerine girişimlerde bulunuldu. Bir nesil haftada sadece cumartesi günleri şekerli besin tüketimini deneyimledi ve kısıtlama nesil üzerinde olumlu etkiler bıraktı. Sadece cumartesi günleri gerçekleşen şeker tüketimi üzerine firmalar, çocuklara özel ürettiği şekerli besinler için “Lördags godis” (cumartesi şekeri) kavramını icat etti.
Vipeholm deneyleri, hastalardan izin alınmadan yapılmış deneylerdir ve etik anlamda tartışmalara neden olmuştur. Tıp etiği ve araştırma etiği konularında dikkat çeken ve batının mental açıdan dezavantajlı konumda olan vatandaşlarına bakış açısını gösteren güzel bir örnektir.
LeMotte, Sandee. “Vipeholm experiments in Sweden rotted teeth of the mentally handicapped to study sugar's effect on cavities”, CNN, 30.10.2019, Erişim: 20.10.2023https://us.cnn.com/2019/10/30/health/swedish-cavity-experiment-wellness/index.html
Kara, Burcu. “Vipeholm deneyleri: İsveç neden akıl hastalarının dişlerini döktü?”, 21.09.2022, Erişim:20.10.2023 https://evrenatlasi.com/vipeholm-deneyleri-isvec-neden-akil-hastalarinin-dislerini-doktu/
Çağlar, Sibel. “Vipeholm Deneyleri: Dişlerin Nasıl Çürüdüğünü Anlamamızı Sağlayan Ürkütücü Bir Çalışma”, 25.08.2023, Erişim:21.10.2023 https://www.matematiksel.org/vipeholm-deneyleri-nedir/#google_vignette
Seaver, Carl. “The Appalling History of the Vipeholm Experiments”, Erişim:21.10.2023 https://www.historydefined.net/vipeholm-experiments/
Hemen hemen her erkeğin dolabında bulunan özel günlerde ya da işe giderken tercih ettiği kravatın tarihi M.Ö....
Yunan mitolojisinde “Adonis Miti” olarak bilinen, doğadaki ölüm ve yenilenmeyi sembolize ettiği kabul...
Birbirine dolanan siyah ve beyaz iki yarım dairenin, her iki tarafında zıt renklerden bir nokta bulunan Yin-Yang sembolü...
Maviyi yaygın bir renk olarak düşünmek doğaldır. Mavi, gökyüzü ve okyanus ile ilişkilendirilir....
Barok kelimesi Portekizce “tam yuvarlak olmayan şekilsiz inci” anlamına gelen “barroco” kelimesinden...
Vatikan, 44 hektarlık bir yüz ölçümüne sahip olması nedeniyle dünyanın en küçük...
Samarra Ulu Camii, Irak'ın Samarra şehrinde bulunmaktadır ve Sâmerrâ 'da bulunan en önemli tarihi...
Hurma palmiyesi olarak bilinen büyük bir ağaçta yetişen hurma dünyanın en tatlı meyvelerinden biridir....
“Ankh” sembolü, “yaşamın haçı, hayatın sembolü” olarak bilinmekte ve düz bir...
Bishwa Bengalce "dünya", ijtema ise Arapça 'içtima' yani "toplantı" anlamına gelir. "Dünya...