Maneviyat ve ölümden sonraki yaşam inancına derinden bağlı bir uygarlık olan Antik Mısır kozmolojisi, ruh kavrama ayrı önem atfeder. Antik Mısırlılar, dini ritüellerinin ve cenaze törenlerinin merkezinde yer alan çok yönlü bir ruh anlayışına sahiptirler. Fiziksel yaşamı aşan ölümsüz bir özün varlığına olan bu inançları, ahirete ilişkin algılarını ve ölülerinin huzur içinde uyumaları amacıyla yapılan ritüelleri şekillendirmektedir. Yapılan mezarların ihtişamı, ölümden sonra cesede uygulanan detaylı mumyalama işlemleri ruh anlayışının karmaşıklığını ortaya çıkarmaktadır.
Antik Mısır’da kabul edilen ruh anlayışını anlamak için bilinmesi gereken ilk kavram “Ka”dır. Ka’nın her insanda doğumuyla birlikte ortaya çıktığına inanılmaktadır. Kişi öldüğü zaman Ka’nın ölen kişiye katılan ruhsal ikizi olduğu, öldükten sonra varlığını bu ruhsal ikize borçlu olduğu kabul edilmektedir. Yaşam boyunca kişinin ikizi gibi onunla beraber olduğuna inanılan Ka’nın, kişi öldükten sonra da varlığını sürdürdüğüne inanılmaktadır. Kişi çocuksa Ka’sının çocuk, kadınsa Ka’sının kadın, erkekse Ka’sının erkek olduğu düşünülmektedir.
Öldükten sonra bedenin yaşam gücünü koruyanın Ka olduğuna inanılmaktadır. Ka’nın kişinin yaşam gücünü ve mevcut ebediyeti temsil ettiği kabul edilmektedir. Astral bir varlık olduğuna inanılan Ka’nın tüm yaşam için yol gösterici özelliği olduğu düşünülmekte, bedenin koruyucusu ve rehberi olduğuna inanılmaktadır. Ka’nın bedenden ayrılması ile bedenin öldüğü, tekrar Ka ile birleşene kadar kişinin yaşam ve bilinç kazanamadığı kabul edilmektedir. Ancak beden ölü durumdayken bile Ka’nın canlı ve bilinçli bir şekilde varlığını koruduğuna inanılmaktadır. Öyle ki Ka’nın canlı bir insan gibi yemeye ve içmeye ihtiyacı duyduğu, bu nedenle insanların ölen kişilerin Ka’sı için yiyecek ve içecek sunmaları gerektiği kabul edilmektedir.
Zaman içerisinde yiyecek ve içecek yerine Mısırlılar taşa, toprağa kazıdıkları yiyecek ve içecek tasvirlerinin Ka için daha faydalı olduğuna inanmışlardır. Çünkü bu sayede hem yiyecekler bozulmamış hem de ritüellerin maliyeti daha azalmıştı. Ka’nın mezarın içerisine, mezara çizilmiş olan bir kapı resminden girdiğine inanılmaktadır. Ka’nın içeri girmesi için çizilen bu kapının temsili olması gibi yiyeceklerin de temsili olmasında bir sorun görülmemişti.
Antik Mısır’da ruhu anlayabilmek için önemli bir başka kavram olan “Ba”nın, Ka içerisinde yer alan ruh olduğu inancıdır. Ba’nın kişinin hem fiziksel hem de ruhsal enerji gücünü temsil ettiği kabul edilmektedir. Genellikle insan başlı kuş veya yağmur kuşu şeklinde tasvir edilmektedir. Ba’nın ölünün öte dünya ve mezar dışında var olan dünya arasında haberleşebilme özelliği olduğuna inanılmaktadır. Ba’nın gece boyunca yer altındaki mezarda bulunduğu, gündüz de güneş ışığına çıktığı kabul edilmektedir. Yani Ba’nın Tanrıların arasında bulunduğu ve gün ışığında yaşadığına inanılmaktadır. Canlılığını kişinin ruhsal ikizi olduğuna inanılan Ka’dan aldığına inanılan Ba’nın, geceleri mezara dönmek zorunda olduğu kabul edilmektedir.
Ba’nın da Ka gibi beslenmek zorunda olduğuna ancak onun beslenmesinin Ka gibi yaşayan insanların getirdiği yiyecekler veya duvarlara çizilmiş yiyecek tasvirleriyle olmadığına inanılmaktadır. Çünkü Ba’nın Tanrılar arasına yükseldiği, bu nedenle onunla ilgilenecek olanın Tanrılar olabileceği kabul edilmektedir. Yapılan dualar ve büyülü sözler sayesinde yemek çiftlerinin Tanrılara verildiğine ve Tanrılar tarafından da ruha aktarıldığına inanılmaktadır. Yani Ba’nın varlığını sürdürebilmesi ve yiyecek sağlaması için geride kalan akrabalarına ihtiyacı duyduğu, akrabalarının Tanrılar için sunduklarından Ba’ya da verildiği kabul edilmektedir.
Antik Mısır’da ruh inancını anlamamızı sağlayan son kavram ise ölen kişinin evrenle bir olan ölümsüz yanı Akh’dır. Akh’ın ölümden sonra varlığını devam ettiren kişinin kutsal zekâsı veya ruhu olduğuna inanılmaktadır. Akh’ın gözle görülemeyecek şekilde bedenin şeklini alan parlak ve ışıklı bir kutsal ruh olduğu kabul edilmektedir. Onun var olmasını sağlayan şeyin ise ölünün gücü ve ruhu olduğuna inanılmaktadır. İnsanlar ve tanrılar arasında bağ kurabilen Akh’ın bir bedene ihtiyaç duymadığı kabul edilmektedir. Akh’ın, ölmüş olan bedene değil Ka’ya bağlı olduğuna inanılmaktadır. Akh’ın ilahi bir tarafı olduğu yani Ba gibi insani olmadığı kabul edilmektedir.
Akh’ın beden içerisinde hapsedilmiş olduğu ve bedenin ölümüyle özgürlüğüne kavuştuğu düşünülmektedir. Gökyüzüne yükselerek manevi bir güç olduğuna inanılan Akh’ın dünya üzerinde hüküm süren ilahi varlığın alevi olduğuna ve ona geri döndüğüne inanılmaktadır. Akh’ın şekil değiştirerek tanrılar arasına karıştığı kabul edilmektedir.
Ölen kişiye ait olan; Ka, Ba ve Akh unsurlarının düzgün şekilde hareket edebilmeleri ve var olmaya devam edebilmeleri için ölünün bedeninin sağlam olması ve tanınabilir şekilde korunması gerektiği kabul edilmektedir. Bu sebeple ceset çürümesin ve bozulmasın diye mumyalama işlemi yapılmakta, böylece ölümsüzlüğe gidilen yolda bir adım atılmış olduğuna inanılmaktadır.
Brewer Douglas J –Teeter Emily, Mısır ve Mısırlılar, Çev. Nihal Uzun, Arkadaş Yayınevi, Ankara, 2017.
Budge E.A. Wallis, Mısır’da Ölüm Sonrası Fikri, Çev. Rengin Ekiz, Ege Meta Yayınları, İzmir, 2001.
Bunson Margaret R., Encyclopedia of Ancient Egypt, Facts on File, New York, 2002.
Friedell Egon, Mısır ve Antik Yakındoğu’nun Kültür Tarihi, Çev. Ersel Kayaoğlu, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, 2006.
Obayashi Hiroshi, Death and Afterlife, Princeton Univercity Press, USA, 1992.
Özer Yusuf Ziya, Mısır Tarihi, TTK Yayınları, Ankara, 1939.
Renouf Peter le Page, Mısır’ın Ölüler Kitabı, Çev. Erhan Altunay, On Bir Yayınları, İstanbul, 2018.
Sayce A.H., Antik Mısır ve Babil Tanrıları, Çev. Şebnem Duran, İlya İzmir Yayınevi, İzmir, 2013.
Yunanca “eikon” sözcüğünden gelen ikon veya ikona, imge, simge, tasvir anlamlarına gelmektedir....
1054 yılında Hıristiyan kiliseler arasında yaşanan büyük ayrılığın ardından İstanbul'da Roma'dan bağımsız...
“Işık Festivali”, “Makkabi Bayramı” olarak da bilinen Hanuka, Yahudiler tarafından her yıl Kislev...
Evanjelizm’in Amerika’ya girmesi ve burada sağlam şekilde inşa edilmeye başlaması, İngiltere’de ortaya...
Obon olarak da adlandırılan Bon festivali, Japonya’da “ataları anma bayramı” olarak kutlanmaktadır. Bon...
Caynizm’in dünya üzerinde tanınması ve yaygınlık kazanmasında etkili olan en önemli inanç “ahimsa”...
Şia, Hz. Peygamber’in vefatından sonra Hz. Ali’nin nass ile halife oluğuna inanır ve imametin kıyamete kadar...
Leonardo da Vinci denilince akla gelen eserlerinden biri de hiç şüphesiz Milano’da Santa Maria delle Grazie...
Yahudiler yüzyıllar boyunca seçilmiş halk olmaları nedeniyle kendilerini her zaman diğer toplumlardan ayrı tutmuş...
Aziz Shirdi Sai Baba'nın reenkarnasyonu olduğu kabul edilen Sathya Sai Baba'nın, Hindistan'da başlattığı...