Konya Bilim Merkezi İlimge

Absürdizm: Her Şey Koca Bir Saçmalık Mı?

 Umutcan Uzuntaş
 6 dk  243

Latince “absurdus” kökünden geldiği düşünülen, dilimize ise Fransızca “absurd” şekliyle aynen geçmiş olan absürt kelimesi; saçma, akla aykırı ve uyumsuz anlamlarına gelmektedir. Dolayısıyla absürdizm, yaşamın anlamsızlığı, amaçsızlığı ve evrenin akla yatmayan işleyişi içinde bir anlam arayışında olmanın ne kadar absürt olduğuyla ilgili bir felsefedir. Bu anlam arayışının boşa olduğunu, insanı dünya ve yaşam arasında bir tür çatışmaya götüreceğini savunur. Varoluşçuluk akımının içinden veya ardılı olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Varoluşçuluk, 19 ve 20. yüzyılların savaş dolu buhranlı günlerinden dolayı bunalıma giren insanların kendini ve varlığını sorgulaması üzerine çıkmıştır. Absürdizm ise bu sorgulamanın sonucunda bir yere varılamadığı, her şeyin anlamsız olduğu, evreni anlamanın olanaksız olduğunu ileri sürer. Çünkü her şey saçmadır, boşunadır ve eğer ortada bir anlam ya da amaç varsa kişi bunu kendi belirlemiştir. Bunun dışında herhangi bir yüce amaç varsa dahi kişiler bunu bilemez, anlayamaz.

Absürt kavramı ilk olarak Danimarkalı filozof Soren Kierkegaard tarafından kullanılmıştır. Varoluşçu bir filozof olan Kierkegaard, paradoks üzerinden bir absürtlük yorumu yapar. Ona göre absürt, bir gereksinim olmaksızın ortaya çıkan herhangi bir eylemdir ve paradoksa benzer şekilde iki zıt gücün çatışmasıdır. Kierkegaard din kavramını kullanır, akla yatkın ve yatkın olmayan edimlerin sonucunu inançla bağdaştırır. İki zıt güç ile kastettiği budur, kişinin mantığı ve inancı arasındaki çatışma, bunların uzlaştırılamaması sonucu paradoksal bir absürt durum ortaya çıkarır. Buna örnek olarak, "Korku ve Titreme" adlı eserinde, İbrahim Peygamber ve oğlunun yaşadığı durumu irdeler. Ona göre, peygamber sadakatini kanıtlamak üzere oğlunu kurban etmektedir. Ancak yaratıcının, oğlunun ölmesine izin vermeyeceğini ve onu kurtaracağını bilmektedir ki absürtlük tam buradadır. Elbette Kierkegaard yaratıcıyı reddetmez ve dini, kendi deyimiyle, tutarlı veya tutarsız olduğunu bilerek kabullenir. Absürdizmin özü de ona göre kabullenmekten geçer. Çünkü kişiler yaşamlarında sınırlı kontrole sahiptir, karşılarına saçma güçlükler çıkacak ve çoğu zaman bu güçlüklerin üstesinden gelemeyeceklerdir. Bu nedenle, bu gibi güçlüklerde kişilerin kendilerini ve yaşamlarını yeniden yorumlamaları gerekmektedir. Kierkegaard için yaratıcı olgusunun büyük yer kapladığı görülmektedir.


Absürdizmin en büyük temsilcilerinden kabul edilen Albert Camus bu görüşe karşı çıkar. Onun için yaratıcı diye bir olgu yoktur. Çünkü yaratıcı olgusu, bir inancın ve umudun ürünüdür ki bunları absürtten yani yaşamın gerçekliğinden kaçış olarak yorumlar. Yaşamın anlamını, herhangi bir dinle veya benzeri bir metafiziksel olgu ile aramaya çalışmayı “felsefi intihar” olarak görür. İntihar kavramı ise her şekliyle karşı olduğu bir olgudur. Bu düşüncelerinin arka planında Camus, gerçekten oldukça zor ve saçma bir yaşantı sürmüştür. Birinci Dünya Savaşı’ndan bir yıl önce Cezayir’de, bir Fransa sömürgesinde dünyaya geldi. Henüz bir yaşındayken babasını kaybetti. Sonrasında 20. yüzyılın travmatik bütün olaylarına; Bolşevik devriminden Nazilere, İspanya iç savaşından Cezayir katliamına kadar hepsine tanık oldu. Yetmezmiş gibi bir de tüberküloz hastalığına yakalandı. O dönemler tedavisi pek gelişmemiş olduğundan yaşamının kalanını her an ölüm tehdidiyle geçirdi. Ölüme böylesine yakın olmak düşüncelerinin şekillenmesinde etkili olmuş olabilir. Belki de bu yüzden intihar kavramına böyle karşı durmaktadır çünkü kendisi ne olursa olsun hayatı tüm absürtlüğüyle yaşanılabilir bulmuştur. Bu konuyu "Sisifos Söyleni" adlı eserinde Sisifos karakteri üzerinden anlatır. Sisifos, Tanrılar tarafından cezalandırılmıştır ve sonsuza kadar yuvarlak bir kayayı, dik bir yamaçtan zirveye itmek zorundadır. Kayayı her zirveye getirişinde kaya yuvarlak olduğu için aşağı düşer ve Sisifos en baştan tekrar itmeye başlar. Tanrılar için bu anlamsız ve boşa çaba, birine verilebilecek en büyük cezadır. Ancak Camus’ya göre, Sisifos aslında mutludur. Yaşamının anlamını, anlamsızlığının orta yerinde, evrende ararken bir kayada bulmuştur. Camus için saçmalıkla yaşama zorunluluğunu fark eden ve buna meydan okuyarak saçmalığı bir ideal gibi yaşayan kişiler amacına ulaşmıştır. Onun absürdizmine göre, kişilerin varoluştan bu yana sürdürdükleri evrensel anlam arayışı tamamen boşunadır. Kişi kendi anlamını ve amacını bu saçmalıklar içinde, saçmalıklara rağmen bizzat kendisi bulmalıdır.


Öte yandan, intihar olgusu absürdizm için önemli bir konudur. Çünkü bu konuda fikir ayrılıkları mevcuttur. Camus için intihar felsefenin temel sorunudur. Örneğin Rus filozof Sigizmund Krjijanovski’nin “Bir Cesedin Otobiyografisi” adlı eserinde intihar olgusu absürdizme bağlanır. Başkahramanımız yaşamın herhangi bir anlamı ve amacı olmadığını fark eder, yaşamının bu absürt varoluşta devam etmesinin de bir anlamı olmadığına inanır ve intihar eder. Jean Paul Sartre ve Camus en belirgin fikir ayrılığını bu konuda gösterir. Sartre için iki tür varlık vardır; kendinden varlık ve kendisi için varlık. Dünya özü itibariyle tek başına kendinden varlıktır. Bilinç olmadan bu dünya anlamsızdır, bu sebeple Sartre saçmalığı özde görür. Bilinç ise kendisi için varlıktır ve dünyaya anlam yüklemektedir. Camus bu görüşte değildir, saçmalık varlığın özünde değildir. Absürt yani saçmalık, bilinç ile dünya arasındaki çatışma sonucu oluşmaktadır. Burada bilinçten dolayı bir saçmalık ortaya çıkmaktadır. Çünkü bilinç anlam veremediği, açıklayamadığı ya da beklemediği olgularla karşılaşır ve buna tepki olarak anlam verme çabasına girdiği zaman saçmalık doğar. Camus’nun inanç örneği vermesinin sebebi budur. İntihar konusundaki ayrımın kaynağı da budur.

Sartre, saçmalığı özde bir pranga olarak yorumladığından intihar onun için bir tür başkaldırıdır. Ancak Camus intiharı tıpkı metafiziksel umutlar ve ilahi beklentiler gibi bir kaçış olarak görür. Kişinin yaşamına son vermesinin kimse için akla dayalı bir anlamı yoktur, kişi böyle yaparak gerçekleştirebileceği ve absürtten doğurabileceği anlamı da yok etmiş olur. Camus’ya göre kişinin kendi absürt yaşamına son vermesi kadar absürt olan başka bir şey yoktur. Zaten anlamını kavrayamadığımız, kocaman bir saçmalık yığınından ve ussal aykırılıktan ibaret olan dünyada, Sisifos konumunda birçok birey vardır. Bu bireyler kendi anlamlarını bulmuş ve yaşama bir amaç vermişlerdir. Yaşam koca bir saçmalıksa da bunu fark etmek ve kabullenmek, saçmalığın üstesinden gelmek üzere atılacak ilk adımdır. Bu sebeple absürdizm, saçmalıklar içinde anlamlı bir şey görebilmektir.

#Absürdizm #Albert Camus #Soren Kierkegaard
1
1
0
Kaynakça

Ceviz, Alper. “Albert Camus’nun Yabancı Kitabının Absürdizm Kuramı Üzerinden İncelenmesi ve Fener Adlı Kısa Animasyon Projesi”, Yüksek Lisans Tezi, TC Maltepe Üniversitesi, 2023.

Kierkegaard, Soren. Felsefe Parçaları ya da Bir Parça Felsefe. Çev. Doğan Şahiner. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2020.

Kim, H. Hannah. “Camus and Sartre on the Absurd”, Philosophers’ Imprint, 21(32), 2021, 1-11.

Koç, Emel. “Albert Camus’nun Saçma Felsefesi: Caligula, Yabancı ve Sisifos Söyleni”, SOBİDER, 3(6), 2016, 1-19.

Tetik, Kevser. “Sigizmund Krjijanovski’nin Bir Cesedin Otobiyografisi Adlı Eserinde Varoluşçuluk, Absürdizm ve Dışavurumculuk”, Söylem Filoloji Dergisi, 7(3), 2022, 668-697.


BENZER MAKALE
Felsefi Düşüncede Arkhe

Felsefi Düşüncede Arkhe

Evrenin nasıl ortaya çıktığı, evrende var olan şeylerin kökeninin ne olduğu sorusu insanlığın en eski ve temel...

Çin Felsefesinde Toplumsal Düzen Fikri

Çin Felsefesinde Toplumsal Düzen Fikri

Yol, kaos ve düzen Çin felsefesinin merkezinde yer alan üç önemli kavramdır. Yol, düşünce...

Nietzsche ve Üstinsan Kavramı

Nietzsche ve Üstinsan Kavramı

Karakteristik pos bıyığı, acı yaşantısı ve kafa karıştıran eserleriyle tanınan Friedrich W. Nietzsche, felsefenin büyük...

Mary’nin Odasına Ziyaret

Mary’nin Odasına Ziyaret

Zihin felsefesinde tartışılagelen en temel konulardan biri fizikalizm üzerinedir 1931 yılında Otto Neurath ve 1932’de...

Bir Basitlik İlkesi: Ockham’ın Usturası

Bir Basitlik İlkesi: Ockham’ın Usturası

Ockham'ın usturasının prensibi genellikle İngiliz teolog, mantıkçı ve bir Fransisken rahibi olan Ockhamlı William'a...

Gazzâli ve Rüya Argümanı

Gazzâli ve Rüya Argümanı

Müslüman filozof ve hukuk bilgini Ebu Hamid el-Gazzâli (1058-1111), Descartes'tan 500 yıl önce...

İnsanı Hayvan Sayan Felsefi Görüş: Animalizm

İnsanı Hayvan Sayan Felsefi Görüş: Animalizm

Türkçeye “hayvancılık” olarak çevirebileceğimiz animalizmin ayırt edici iddiası temel metafizik...

Elealı Zenon ve Paradoksları: Aklın Sorgusu

Elealı Zenon ve Paradoksları: Aklın Sorgusu

Yaklaşık 2500 yıl kadar önce Elealı filozof Zenon ortaya birtakım fikirler attı ve çılgınca sorular sordu. Zenon...

Skolastik Felsefenin Doğuşu

Skolastik Felsefenin Doğuşu

8. ve 15. yüzyıllar Hıristiyan Ortaçağ felsefesinde Skolastik dönem olarak bilinmektedir. Bu dönemde...

George Orwell’in Siyaset Felsefesi

George Orwell’in Siyaset Felsefesi

Orwell’in siyaset felsefesinde temel iki kavram; 1930’ların ortasından hayatının sonuna kadar savunduğu sosyalizm...

ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER