Emevi hanedanının üyesi olan I. Abdurrahman b. Muaviye, Şam'dan sürgün edildikten sonra yaklaşık üç yüzyıl boyunca İber yarımadasını yöneten Endülüs Emevî hanedanın kurucusudur. I. Abdurrahman Endülüs Emevî devletini kurmuş, bölgenin altyapısını iyileştirmenin ve emirliğini genişletmenin yanı sıra, Müslümanların kontrolündeki Endülüs bölgesinin başkenti olan Kordoba'da yeni bir cami inşa etmek istemiş, bunun için çalışmalar başlatmıştır.
786'da Abdurrahman b Muaviye’nin emriyle Ulu Cami'nin inşası başladı. Bina ancak bir yıl sonra tamamlandı. Ancak Endülüs Emevî Devleti’nin çöküşüne kadar hanedanlığın sonraki halefleri, camiye daha büyük ibadethaneler, avlular ve özel geçitler gibi çeşitli özellikler eklemeye ve geliştirmeye devam etti.
II. Hakem 961 yılında camiyi genişletti. Genişletilen camiye 11 nef ve 11 kemer gözü ilave edildi. Sütun sayısı 200’den 320'ye çıkartılarak caminin uzunluğu 48 metre daha uzatıldı. 987 yılında Vezir el-Mansur caminin doğu taraflarına 8 tane daha nef ekletti ve bu sayede avlu genişletilmiş oldu.
On birinci yüzyılın başlarında hilafet, iç savaş nedeniyle devlet Müslüman hanedanlara bölündü. Emevî halifeliğinin yıkılmasıyla camideki genişletme çalışmaları sona erdi. Caminin büyük kısmı hasar görerek, yağmalandı.
Kastilya Kralı III. Ferdinand, 1236'da Kurtuba’yı fethetti ve camiyi bir Hıristiyan katedraline dönüştürdü. Şapel ve sunak gibi bazı özellikler eklenmesine rağmen, mimari süslemelerin ve tasarımların çoğu on dördüncü yüzyıla kadar bozulmadan kaldı. On dördüncü yüzyılın sonlarında tamamlanan Kraliyet Şapeli, halifeliğin düşüşünden bu yana Kurtuba Ulu Camisine eklenen (Katedrali’ne) ilk büyük eklentiydi.
On beşinci yüzyılın sonları, caminin nefler, kemerler ve tonoz gibi daha gotik özellikler almaya başladığı dönemdi. 1500'lü yıllarda Kral V. Charles, caminin merkezinde Rönesans katedral nefinin inşasına izin verdi. Bu inşa caminin yapısına zarar verdi. Daha sonra yaşanan depremde caminin bir kısmı zarar gördü, onarım ve güçlendirmeler yapılmasına rağmen orijinal İslam mimarisinin bir kısmı yıkıldı.
Camiden katedrale dönüştürülen yapı, yüzyıllar boyunca birçok kez yenilendi, onarıldı ve değiştirildi. Yıllar ilerledikçe krallar şapellerdeki barok unsurlar gibi kendi modifikasyonlarını uyguladılar. On dokuzuncu yüzyılın başlarında, bir mihrabın arkasında eski caminin özellikleri bulundu ve binanın İslami özelliklerini restore etme çabası başladı. Kordoba Camii, 1984 yılında UNESCO Dünya Mirası Alanı ilan edildi.
Kurtuba Camii'nin birçok mimari unsuru İslam ve Batı mimarisini beraber bulunduruyordu. Yıllar geçtikçe el değiştirdiği için İslam ve Hıristiyan mimarisinin kaynaşmasının en önemli örneği haline geldi. Kurtuba Ulu Camii’nin dikkate değer mimari özelliklerinden bazıları şunlardır:
1) Çizgili Çift Kemerler: 800'den fazla Roma/Vizigot granit ve mermer sütun, caminin tuğlasını ve taş katmanlı at nalı kemerlerini, özellikle de hipostil salonunda veya merkezdeki ibadet alanını desteklemektedir. Bu salon caminin önemli bir odak noktasıdır.
2) Hipostil Salonu: Büyük bir hipostil (sütunlarla dolu anlamına gelir) ibadethanesi ortasında çeşme bulunan bir avlu, bir portakal ağacı, avluyu çevreleyen kapalı yürüyüş yolu ve bir minareden oluşur. Geniş ibadet salonu, tekrarlanan geometrisiyle büyütülmüş görünür. Taş ve kırmızı tuğladan oluşan iki katmanlı, simetrik kemerlerin çarpıcı bir kombinasyonunun filizlendiği, geri dönüştürülmüş antik Roma sütunlarıyla inşa edilmiştir.
3) Çan Kulesi: Kentin en yüksek yapısı olan çan kulesi, orijinal minarenin bulunduğu yerdir. Bu süreçte minare kısmen yıkılmış ve çan kulesinin içine kapatılmıştır. Ancak modern restorasyonlar yapıya orijinal İslami özelliklerin çoğunu geri kazandırmıştır.
4) Tonozlu Tavanlar: Caminin tavanları ve kubbeleri, daha sonraki Gotik mimarinin erken habercisi olan, geometrik desenlerle süslenmiş nervürlü ve altın mozaik dekorla tamamlanmıştır.
5) Mihrap: Genel olarak camilerde mihraplar Mekke’nin olduğu yöne doğru yapılmaktadır. Ancak Kurtuba Camii'nin mihrabı Mekke'nin bulunduğu güneydoğu yerine güneye bakmaktadır. Bu caminin mihrabı benzersiz bir şekilde gösterişlidir; çoğu mihrap gibi bir duvarın içine yerleştirilmiş mihrap yerine, altın küplerle süslenmiş küçük bir oda olarak inşa edilmiştir.
Kurtuba Ulu Camii, İslam Dünyasındaki en büyük üçüncü cami olarak yerini almıştır. Yüzyıllar boyunca dünya çapındaki mimari tarzları etkilemiştir. Camii İspanya'nın İber yarımadasında Müslüman egemenliği altındayken gelişen bir İslam sanatı tarzı olan Mağrib mimarisinin en önemli örneğidir. Benzersiz kemerler, karmaşık döşemeler ve bitki örtüsüyle karakterize edilen yeni bir estetik ortaya konulmuştur.
Yıldırım, Feyza. “KURTUBA ULU CÂMİİ’NİN PORTAL TEZYÎNÂTI”. Lale 5 (31 Ocak 2022), 18-49.
“Kurtuba Câmii | Milli Kütüphane”. Erişim 15 Nisan 2024. https://dijital-kutuphane.mkutup.gov.tr/tr/periodicals/articlecatalog/details/3145
“KURTUBA ULUCAMİİ - TDV İslâm Ansiklopedisi”. Erişim 15 Nisan 2024. https://islamansiklopedisi.org.tr/kurtuba-ulucamii
Hemen hemen her erkeğin dolabında bulunan özel günlerde ya da işe giderken tercih ettiği kravatın tarihi M.Ö....
Yunan mitolojisinde “Adonis Miti” olarak bilinen, doğadaki ölüm ve yenilenmeyi sembolize ettiği kabul...
Birbirine dolanan siyah ve beyaz iki yarım dairenin, her iki tarafında zıt renklerden bir nokta bulunan Yin-Yang sembolü...
Maviyi yaygın bir renk olarak düşünmek doğaldır. Mavi, gökyüzü ve okyanus ile ilişkilendirilir....
Barok kelimesi Portekizce “tam yuvarlak olmayan şekilsiz inci” anlamına gelen “barroco” kelimesinden...
Vatikan, 44 hektarlık bir yüz ölçümüne sahip olması nedeniyle dünyanın en küçük...
Samarra Ulu Camii, Irak'ın Samarra şehrinde bulunmaktadır ve Sâmerrâ 'da bulunan en önemli tarihi...
Hurma palmiyesi olarak bilinen büyük bir ağaçta yetişen hurma dünyanın en tatlı meyvelerinden biridir....
“Ankh” sembolü, “yaşamın haçı, hayatın sembolü” olarak bilinmekte ve düz bir...
Bishwa Bengalce "dünya", ijtema ise Arapça 'içtima' yani "toplantı" anlamına gelir. "Dünya...