Zeyd Bin Sabit, hicretten on bir yıl önce 611 yılında Medine’de doğdu. Hazrec kabilesinin Neccâroğulları koluna mensuptur. Babası Sâbit, Buâs savaşında öldüğünde Zeyd altı yaşındaydı. Annesi Nevvâr bint Mâlik’tir. Henüz 6 yaşındayken babası vefat edince annesi tarafından büyütüldü.
Zeyd, 11-12 yaşlarındayken Musab Bin Umeyr vasıtasıyla İslam’ı kabul etti. Çok zeki ve yetenekli olan Zeyd, Müslüman olur olmaz Kur'an-ı Kerim'in o güne kadar nazil olan ayetlerini ezberledi. Kuran’ı Kerim-i ezberlerken aynı zamanda etrafındaki çocuklara da öğretti.
Rivâyetlere göre, Hz. Peygamber Medine’ye geldiğinde Zeyd’in yakınları kendisine “Ey Allah’ın Resulü! Oğlumuz Zeyd, Kur’an’dan on yedi sure ezberledi. Onları size nâzil olduğu gibi doğru bir şekilde okuyabilir. Ayrıca o, okuma ve yazma konusunda da istidatlıdır. Bu hususta size hizmet etmek ve yakın olmak istemektedir. Arzu ederseniz onu dinleyeniz” diyerek talepte bulundular. Resûlullah, Zeyd’in ezberlediği sureleri dinlediğinde kıraatinin çok berrak ve güzel olduğunu, okuyuş esnasında durduğu ve durakladığı yerlere dikkat edip anlayarak okuduğunu müşahede etti. Hz. Peygamber onun bu kabiliyetine hayran kalarak ondan, zekâ, beceri ve kararlılık gerektiren İbranice ve Süryanice dillerini öğrenmesini istedi. Çünkü başka dillerle yazılmış çeşitli mektuplar Rasûlüllah’a geliyordu. Bunların okunup anlaşılması, kimi zaman da cevap verilmesi gerekiyordu. Allah Rasûlü, okuma yazma bilmediği için bunları başkalarına çoğunlukla da Yahûdîlere okutmak zorunda kalıyordu. Hâlbuki Allah Rasûlü mektupların konusunu yabancıların öğrenmesini istemiyordu. Bunun için Zeyd, hemen işe koyularak çok kısa bir zamanda hem İbranice hem de Süryanice’yi en güzel şekilde okuyup yazmayı öğrendi. Bundan sonra gelen mektupları okuma ve bunlara cevap yazma işlemlerini Zeyd yürüttü. Zeyd b. Sâbit’in ayrıca Farsça, Rumca, Kıptîce ve Habeşçe bildiği, Farsça’yı Kisrâ'nın elçisinden, Rumca’yı Resûlullah’ın hâcibinden, Habeşçe’yi ve Kıptîce’yi de yine Resûlullah’ın hizmetçilerinden öğrendiği rivayet edilmektedir.
Aynı zamanda vahiy kâtipliği de yapmış olan Zeyd b. Sâbit, Kur’an konusundaki kudretlerden biridir. Öyle ki Hz. Peygamber döneminde Hazrec kabilesinden kurra olan dört kişiden biri de Zeyd b. Sâbit’tir.
Zeyd, hicretin 5. yılındaki Hendek Savaşı ve Tebük Gazvesi başta olmak üzere, Resûlullah ile birlikte birçok savaşa şahitlik etti. Hendek Gazvesi’nde hendek kazmaya ve çıkan toprağı taşımaya yardım etti. Hz. Peygamber onun bu çabasını görünce, ‘O, çocukların en hayırlısıdır!’ diye takdir etti. Hayber’in fethi sırasında Zeyd’e Müslümanlar’ın sayısını tespit etme görevi verildi.
Peygamber'in vefatından sonra Sakîfe günü, halk içlerinden bir halife seçmek için bir araya geldi. Ensar, Muhacirlere: "Bizden bir kişi ve sizden bir kişi" dedi. Fakat Zeyd bin Sabit bütün insanları razı eden sahih bir görüş söyledi. Dedi ki: "Resûlullah muhacirlerdendi, biz de onun destekçileriydik. Ben halifenin de muhacirlerden olması gerektiğine inanıyorum. Biz de onun destekçileri olacağız." dedi. Bu sözünden sonra halk onu haklı buldu ve halife Hz. Ebu Bekir seçildi.
Ebu Bekir es-Sıddık, halife olarak seçildikten sonra irtidat savaşları başladı. Müslümanlar bununla meşgul oldular. Yemame savaşında çok sayıda Kur'an-ı Kerim hafızı şehit oldu. Hz. Ömer’in teşvikiyle Hz. Ebu Bekir, Kur’ân-ı mushaf haline getirme kararı aldı. Hz. Ebu Bekir bu görevi, Peygamberin Kur’ân’ı vahiy meleği Cebrail’e son okuyuşunda hazır bulunan, vahiy kâtibi ve hafız olan Zeyd Bin Sabit’e verdi. Bu nedenle Zeyd, Kuran’ı mushaf haline getirme ile ilgili komisyonun başında yer almış ve bu olayla bilinmiştir. Zeyd, bu görevin kutsallığının ve azametinin ortaya çıkardığı büyük zorluğu anlatırken “Vallahi, benden bir dağı yerinden oynatmamı isteseler, benim için Kur'an'ı toplamaktan daha kolay olurdu” demiştir.
Zeyd, Kur'ân'ı en doğru şekilde toplamak için detaylı araştırmalara başladı. Kuran’ın yazılı bulunduğu hurma dallarını, ince taş levhaları ve hafızların ezberlerini bir araya getirdi. Toplama işini bir sene gibi kısa bir zamanda tamamladı. Daha sonra ashâbın tamamını bir araya toplayıp onlara mushafı okudu. Müslümanlar okunanları onayladı. Bu şekilde kitap haline getirilen Kur’ân sahifeleri, vefatına kadar Hz. Ebû Bekir’in, sonra Hz. Ömer’in, daha sonra da Hz. Ömer’in kızı ve Rasûlüllah’ın hanımı olan Hz. Hafsa’nın yanında kaldı.
Hz. Ömer döneminde Zeyd, Kur’ân okuma ilminin öğretilmesine yoğunlaştı. Zeyd, ayrıca fetva işlerini de yürütüyordu. Hz. Ömer, hacca gittiğinde Zeyd’i her zaman vekil tayin ederdi. Yermük gününde de ganimetleri taksim etmekle görevlendirdi. Ayrıca fetva konusunda çok hassas olan Hz.Ömer, altı alim dışında kalan kişilerin fetva vermesini yasakladı. Fetva veren altı alimden biri de Zeyd Bin Sabit’tir.
Hz. Osman döneminde, fetihlerin artmasıyla Müslümanlar geniş coğrafyaya yayıldı. Fethedilen şehirlerdeki Müslümanlar, kendilerine İslam’ı ve Kuran-ı Kerim’i öğretecek kimselere ihtiyaç duyuyorlardı. Huzeyfe b. el-Yemânî bu sorunu Hz. Osman’a bildirdi. Ashap büyüklerinin görüşüyle mevcut olan nüshadan birkaç tane çoğaltılarak bu şehirlere gönderilmesine karar verildi. Bu vazife için aralarında Zeyd b. Sâbit’in de bulunduğu dört kişilik bir heyet vazifelendirildi. Heyet, kitap halinde bulunan Kuran-ı Kerim’den yedi tane çoğaltıp başta Basra ve Şam olmak üzere çeşitli şehirlere gönderdi. Bu şekilde Kur’ân’ın okunuşu konusundaki sorunlar engellenmiş oldu. Kuşkusuz, bu hizmetteki en etkin kişi Zeyd b.Sâbit’tir. Ayrıca Hz. Osman da Hz. Ömer’in uygulamasını benimsemiş ve hac zamanında Zeyd Bin Sabit’i yerine vekil bırakmıştır.
Zeyd b. Sâbit, Hz. Ömer zamanında olduğu gibi Hz. Osman, Hz. Ali ve Emevîlerin ilk halîfesi Muâviye’nin ilk beş yılında da fetva makamı görevini sürdürdü. Zira Zeyd, ashâbın büyük alimlerinden biri olarak biliniyordu. Sadece Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemekle yetinmemiş, mirasla ilgili olan ferâiz ilmine de hakimiyet sağlamıştır. Nitekim Allah Rasûlü ashâbına: "Ferâizi en iyi bilen Zeyd’dir" dedi. Zeyd Bin Sabit’in sahip olduğu fıkıh usulü ve içtihadı kendi devrinde rakipsizdi. Yedi fıkıh âliminden birisi olan Saîd b. Müseyyeb başkalarından duyduklarını Zeyd b. Sâbit’e sormadan kabul etmiyordu. İmam Malik ise şöyle der: "Ömer'den sonra ümmetin imamı Zeyd bin Sabit'tir."
Bütün hayatı İslâm uğruna hizmetle geçen Zeyd b. Sâbit, hicretin 45. yılında (m. 665) vefat etti. Vefat ettiğinde 54 yaşındaydı. Müslümanlar onun kaybından dolayı çok üzüldüler. Nitekim Abdullah b. Ömer, onun öldüğü haberini aldığında “Bugün insanların âlimi öldü” derken, Ebu Hureyre : “Ümmetin mürekkebi öldü’’ demiştir.
TDV İslâm Ansiklopedisi. “ZEYD b. SÂBİT”. Erişim 17 Mayıs 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/zeyd-b-sabit
Aydın, Abdullah. “Zeyd B. Sabit’in hadis rivâyetindeki yeri“. Sakarya Üniversitesi, MasterThesis, 2019. https://acikerisim.sakarya.edu.tr/handle/20.500.12619/90041
Er-Ri̇zzo, Hasan Muzaffer. “İbn Hibbân’ın el-Mecrûhîn mine’l-muhaddisîni’d-du‘afâ ve’l-metrûkîn Adlı Kitabındaki Metodunun Elestirel Analizi”. Hadis Tetkikleri Dergisi 7/2 (30 Aralık 2009), 19-44.
Kutluay, İbrahim. “Hz. Peygamber’in Zeyd b. Sâbit’e Yahudi Yazısını/Dilini Öğrenme Talimatı Vermesi İle İlgili Rivâyetlerin Değerlendirilmesi”. Hadis Tetkikleri Dergisi 7/2 (30 Aralık 2009), 129-157.
İngiltere tarihinde Protestan reformuna karşı çıkarak, Katolik inancını savunan Kraliçe Mary'nin Protestan...
Wilhelm von Humboldt, Prusyalı bir devlet adamıdır. Bakanlık ve diplomatlık yanında filozof, dilbilimci ve eğitimcidir....
Asıl adı Saadia ben Yosef olan Saadia Gaon Müslümanlar arasında Said el-Feyyumi olarak tanınmaktadır. Babilonya’da...
Osmanlı’nın en gözde mimarı olan Sinan, Kayseri’nin Ağırnas köyünde dünyaya gelmiştir. Yavuz...
Said Halim Paşa, döneminin İslam çizgisindeki aydınlarındandır. Çağdaşlarının aksine İsviçre’de...
Sıdıka Cuma, eleştirmenlerce beğenilen, birçok ödüle sahip çağdaş İslam sanatçısı, grafik...
Hz. Peygamber’i, ashabını ve İslâm dinini, müşriklerin hicivlerine karşı şiirleriyle savunduğu için...
755-769 yılları arasında Çin’de süren An Lushan ayaklanması sonucu 36 milyon insan hayatını kaybetmiştir....
Astronomi insanlık tarihi kadar eski bir bilimdir. Gökyüzü her zaman insanlar için bir merak konusu...
“Hüccetülislâm” ve “Zeynüddin” isimlendirmeleri ise İmam Gazzali’nin...