İkinci Dünya Savaşı’nın 1939’da patlak vermesiyle beraber İran tarafsızlığını ilan etmiş ama bölgede bulunan Sovyet tehdidi ve İngilizlerin ülke içinde hâkimiyet kurma çabaları nedeniyle Rıza Şah, döneminde Nazilere daha yakın olmuştur. Güttüğü politika ilerleyen süreçlerde Sovyet tehdidiyle beraber müttefik devletlerin de ilgisini ülke üzerine çekmiş ve ülke içerisinde sorunlar hızla artmıştır.
1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’ya girmesiyle başlayan İkinci Dünya Savaşı Ortadoğu’da da yankılara neden olmuştur. İran bu süreçte tarafsızlık bildirgesi ilan etse de savaştan uzak kalamamıştır. Kuzeyinde Sovyet Rusya ve içişlerine sürekli müdahale eden İngiltere nedeniyle Almanya’ya yakın bir tutum sergilemiştir. 1941’de İran’da Alman hâkimiyeti yüksek seviyelere tırmanmış, üniversiteler başta olmak üzere birçok kurumda Almanlar varlık göstermiştir. Almanları ve İranlıları bir araya getiren fikirlerden bir diğeri, iki ulusun da ortak kökeni olduğuna inanılan “Aryan Irk” meselesidir.
Ocak 1941’de Naziler Sovyet Rusya’yı işgal edince İran Şahı’nın Nazilere olan yakınlığı müttefik ülkelerde endişeye neden olmuştur. Çünkü müttefik ülkeler, Sovyet Rusya’nın işgali sürecinde İran’ı “tedarik caddesi” olarak kullanmak istemişlerdir. Temmuz 1941’de müttefik devletler Rıza Şah Pehlevi’ye kesin bir uyarı çekerek müttefik devletlere katılması gerektiğini ve Almanya’ya savaş ilan edip ülke içindeki Almanların İran’dan çıkarılması gerektiğini bildirmişlerdir. Şah bu bildiriyi görmezden gelince 25 Ağustos 1941’de İngiltere ve ABD İran’ı işgal etmiştir. İşgaller ve işgallerin halk üstünde oluşturduğu gerginlikler, isyanlar sonucunda Rıza Şah Pehlevi istifa etmiş ve Güney Afrika’ya kaçmak zorunda kalmıştır.
1942-1943 yılları arasında İran’da ABD’nin nüfuzu artmış, ABD İran’a askeri danışmanlıklar vermiştir. ABD nüfuzunun bu süreçte çok fazla artmasının nedeni Şah Pehlevi’nin yerine gelen oğlu Muhammed Rıza Şah’ın müttefik devletlere yakınlığı, ABD’nin süper güç yolunda oluşu ve Şah’ın ABD’den ekonomik destek alabileceğine olan inancıdır. ABD’nin ülke üzerindeki etkisinin artışıyla aynı oranda ülkede enflasyon, yolsuzluk ve yoksulluk da artmıştır. Muhammet Rıza Şah, bu süreçte insanların baskı ve enflasyon üzerine olan tepkilerini azaltabilmek için 1937’de komünistlik suçlamasıyla içeriye atılan insanları dışarıya çıkartmıştır. Dışarıya çıkan bu insanlar “Tude Partisi”ni kurmuşlar ve bir noktada parti, Sovyetlerin siyasi aracı haline gelmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın ülke halkı üzerindeki ekonomik baskıları ile birlikte halk isyanları çıkmış, bu süreç içerisinde otorite boşluğundan yararlanan İngiltere güneydeki aşiretlerle müttefik olurken, Sovyetler de İran’ın kuzeyinde kontrolünü arttırmıştır. Rıza Şah Pehlevi’nin düşüşüyle ordunun aşiretler üzerindeki gücü azalmıştır. Böylece aşiretler de güçlenmeye başlamış ve Rıza Şah döneminde kaybettikleri topraklarını geri almak için devletle çatışmışlardır.
1943’ten itibaren ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği için İran petrolleri büyük bir öneme sahip olmuş ve zaman içerisinde petrollere olan ilgi artmıştır. Süreç içerisinde ABD ve İngiltere’nin petroller konusunda birbirlerine yakınlaşmalarıyla birlikte Sovyetler Birliği biraz daha dışlanmış ve ilerleyen süreçlerde soğuk savaşın ilk nüveleri görülmeye başlanmıştır. İran bu süre zarfında Sovyetlerin ülke içerisinde güttükleri siyasi saldırılara karşılık ABD’ye yakın bir tutum sergilemiştir.
1944’te İngiltere, ABD ve Sovyetler Birliği İran hükümet yetkilileriyle İran petrolleri hakkında taviz alma üzerine görüşmeler yapmıştır. Bu görüşmeler Tude Partisi’ni rahatsız etmiş ve parti üyesi Reza Radmanesh yabancı ülkelere taviz verilmemesi hakkında İran hükümetine karşı çıkmış ve ülkede var olan yabancı nüfuzunu eleştirmiştir. Bu süreçte Sovyetler Birliği Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Kavtaradze İran’ın İngiltere ve ABD ile olan imtiyaz görüşmelerini endişeyle takip ettiklerini bildirmiş ve Azerbaycan, Gilan, Astrabad, Horasan ve Mazanderan’dan oluşan bölgelerden yetmiş beş yıllığına bir petrol tavizi talep etmiştir. 16 Ekim 1944’te İran, ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği Büyükelçiliklerine petrol tavizini savaş sonrasına ertelediklerini açıklamıştır. Sovyetler, İran’ın bu açıklamasını reddedilmekle eşdeğer bulmuş ve karşılık olarak ülkenin kuzeyindeki Türklerin anadilde okuma, eğitim, demokrasi gibi hak taleplerini desteklemiştir.
İngiltere ve ABD, 2 Mart 1946’ya kadar birliklerini İran’dan çekme sözü vermiştir. Bu süre zarfında Rusya geri çekilmemiş bilakis birliklerini arttırmış ve bölgedeki Azeri Türklerinin demokrasi ve hak taleplerini desteklemiştir.
Bu dönem içerisinde İran’ın kuzeyinde, Güney Azerbaycan bölgesinde Azerbaycan Demokratik Partisi, Azerbaycan Milli Hükümeti’ni kurmuştur. Kurulan bu hükümet İran’daki Azeri Türklerinin hak ve demokrasi talepleri için mücadele etmiştir. Azeri Türklerinin bu mücadelesi ABD ve İngiltere tarafından Sovyetlerin yönlendirilmesinde olduğu ve İran’ın müdahale etmediği takdirde Kuzey İran’ı Sovyetlerin işgal edeceğini dile getirmiştir. 1943 yılının Ekim ayında yapılan Moskova Toplantısı’nda ABD temsilcisi Dean Acheon, İran’ın ABD’ye ümit bağladığını ve İran’ın kuzeyinde yaşananların önce Azerbaycan’a sonra Türkiye’ye ve daha sonra da Orta Doğu’ya yayılacağını ve ardından üçüncü dünya savaşının ilk ateşi olacağına dair endişelerini dile getirmiştir.
Takip eden süreçte Sovyetler Birliği ve İran hükümeti petrol konusunda anlaşmış, bu da akabinde Güney Azerbaycan Milli Hükümeti’nin sonunu hazırlayan bir anlaşma olmuştur. Sovyetler Güney Azerbaycan’daki tüm kuvvetlerini geri çekmiş ve bölgeyi savunmasız bırakmıştır. Sovyetlerin çekilmesiyle beraber 10 Aralık 1946’da Amerikalı General Schwartzkopt ve 12 Aralık 1946’da Şah ordusu Tebriz ve Urumiye’ye girmiştir. Bölgedeki özerk yönetime son vermiş bu olaylar esnasında on sekiz bin insan katledilmiştir.
Savaş sonrasında İran entelektüel kesimi ülke içerisinde çok dilliliğe karşı durup tek dil olan Farsçanın konuşulması gerektiğinin üzerinde durmuşlardır. Bu süreçte Türkçe bilen öğretmenler İran’ın farklı bölgelerine, Farsça konuşan öğretmenleri de Güney Azerbaycan’da görevlendirerek ülke içerisindeki Türklük bilincini kırıp İranlı olmak duygusunu üstün kılmak istemişlerdir. Müfredatta İran tarihi üzerine dersler arttırılmış, kütüphanelerde İran tarihi hakkında kitaplar hızla çoğalmış ve her alanda İran tarihinin anlatımı teşvik edilmiştir. Farslılaştırma politikası bölgede Türkçeye uygulandığı kadar Kürtçeye karşı da uygulanmıştır.
İngilizler, Sovyetlerin bölgedeki tutumuna benzer bir tutumu Kaşkay Türklerine de uygulamış, onları Sovyetler Birliği’ne karşı kışkırtmışlardır. İngilizlerin bu tavrının akabinde İran’da kabine değişimi ve Tude üyelerini kabineden uzaklaştırma hamleleri yapılmıştır. İran Milli Cephesi Sovyetlere sunulan Petrol imtiyazının kaldırılmasını istemiştir. Bu dönemlerde ABD İran ve Orta Doğu’da aktif bir rol üstlenmiştir.
İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte enerjiye olan açlık zaman geçtikçe artmış, bunun sonucunda gözler tekrar Orta Doğu’ya dönmüştür. Bu süreçte petrol varlığıyla ve de Sovyet tehdidiyle İran göze çarpmıştır. İran’da yaşanan bu kriz, enerji savaşları ve soğuk savaşın yüzeye çıkışının emarelerinden bazılarını taşımıştır.
Ahmedi, Hamid. “İran: Ulusal Kimlik İnşası”, Küre Yayınları, 2009.
Aslantepe, Gizem. “İran İslam Cumhuriyeti’nde Demokrasi ve Teslimiyet Tartışmaları: Rejimin İnşasında Meşruiyet Stratejileri”, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2022.
Bor, Yunus. “İran’da Kurulan Muhtar Azerbaycan Devleti ve Türkiye ile İran’ın Bu Devlete Yaklaşımı (1945-1946)”, Academic Knowledge, 5 (2), 243-261, 2022.
Garthwaıte, Gener R. “İran Tarihi”, İnkılap Kitabevi, 2011.
Özdemir, Seçil. “İran Devrim Süreci ve İran- ABD İlişkilerinin Seyri (1945- 1989)”, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı Yayınları, 2022.
Rahmanifar, Mohammad. “Güney Azerbaycan Milli Hükümeti’nin Toplumsal Kökleri (1945- 1946), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2023.
Ünal, Sonay. “Azerbaycan Demokrat Fırkası ve Milli Hükümeti (1945- 1946)”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2012.
Çoğu zaman kendisine atfedilen kutsallıkla birlikte anılan öğretmenlik mesleğinin de bir tarihsel süreci...
Sicarii olarak tanımlanan grup adını suikast faaliyetlerinde kullanılan hançerden almaktadır. Kısa ve kıvrımlı olan...
Amerikan İç Savaşı, ekonomileri tarıma dayalı olan ve köleleri iş gücü olarak kullanan Güney...
Suriye ve Mısır önderliğinde Arap Devletleri 1973 yılının 6 Ekim’ine denk gelen Ramazan ayının onuncu gününde,...
Vaat Edilmiş Topraklar (Arz-ı Mev’ud), Tanrı'nın Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelenlere verdiğine inanılan...
Hitler'e karşı savaş başladığında neredeyse tüm Yahudi örgütleri müttefiklerle güçlerini...
Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İsrail'in kuruluş süreci de katliamlarla doludur. İsrail'in...
30 yıl savaşları 1618-1648 yılları arasında Almanya merkezli gerçekleşen ama bütün Avrupa’yı içine...
1578 yılında Portekiz Kralı, Muhammed El Mütevekkil’e destek vermek amacıyla ordusuyla Fas’a çıkarma...
Günümüzde neredeyse her alanda kullandığımız bir ürün olan şeker, Hindistan'dan başlayarak...